Tarih, araştırma alanı olarak, insan kayıtlarına, yazılı ya da sözlü kaynaklara dayanır. Tarihi bilgi, geçmişteki olaylara ilişkin bilinenlerin, tarihe ilişkin güncel düşünce çerçevesiyle yorumlanmasıyla oluşur.
Tarih kelimesinin Batı dillerindeki tüm karşılıkları Grekçe istoria, istorien sözcüğünden gelmektedir. (Latince: his-toria, İtalyanca: storia, Fransızca: histo-rie, İngilizce: history, Almanca: Histo-rie). İyonya lehçesinde bildirme, haber alma yoluyla bilgi edinme anlamlarında kullanılan kelime, Attika lehçesinde görerek, tanık olarak bilme anlamlarının yanı sıra çok daha geniş bir anlam içeriğiyle fizik, coğrafya, astronomi, bitki ve hayvan bilgisi ve hatta giderek doğa bilgisini kapsayacak şekilde kullanılmıştır.
Daha fazlası...
I. Elizabeth, (d. 7 Eylül 1533 – ö. 24 Mart 1603). İngiltere'nin 17 Kasım 1558 tarihinden ölüm tarihine kadar olan süre içerisindeki kraliçesiydi. Ayrıca İrlanda'nın ve sembolik olarak da Fransa'nın kraliçesi olarak kabul ediliyordu. İngiltere'yi 16. yüzyıl boyunca yöneten Tudor hanedanının üyesi olan kral ve kraliçelerinin 5. ve en sonuncusuydu. Yaşamı boyunca hiç evlenmediği için Bakire Kraliçe adıyla da anılır. İngiliz kral ve kraliçeleri arasında en önemli rol oynayanlardan birisi olarak düşünülür.
Kraliçe Mary 17 Kasım'da öldü ve yerine Protestan Prenses Elizabeth tahta geçti. Mary'nin kocası II. Felipe Elizabeth ile evlenmek istedi fakat Elizabeth'in çocukluk aşkı Robert Dudley'e olan zaafı yüzünden evlilik gerçekleşmedi. Elizabeth ilk olarak kiliselerde mass ayininin uygulanmasını yasakladı, daha sonra kendini İngiltere klisesinin yöneticisi seçtirdi ve ülkeyi yeniden Protestan döneme döndürdü. Bunun sonucu olarak bir çok suikastla burun buruna geldi. Yakın koruması ve kraliyet muhafızları şefi Sir Francis Walsingham'ın uyguladığı politikalar sayesinde bu suikastlerden kurtuldu. Katolik İskoçya'ya karşı protestan lordları destekledi, verdiği desteğin deşifre olmasının ardından İskoçya ile savaşa girdi.Bu dönemde İskoçyanın başında Elizabeth'in babası VIII. Henry'nin kız kardeşi Margaret Tudor'un küçük torunu Mary Stuart vardı. Fransa'nın ölen kralının ardından Mary Stuart'ın annesi Marie Guise'in hanedanın başına geçmesinin ardından Fransa, İngiltere'yi işgal planlarına girişti. Fransa gibi büyük bir güçle savaşa girmenin hata olacağını düşünen Elizabeth baş danışmanı William Cecile'i Fransızlar ile müzakere için İskoçya'ya gönderdi.Muzakerelerden sonuç ancak Sir Francis Walsingham'ın Marie Guise suikastının ardından alındı. Fransızlar işgal planlarından vazgeçerek İskoçya'yı terkettiler ve Mary Stuart İskoç tahtından indirilerek kuleye kapatıldı,ardından burada planladığı suikast yüzünden vatan hainliği suçundan idam edildi. Böylece Elizabeth taht için alternatif bir katolik Tudor kanını ortadan kaldırdı. Büyük rakiplerine karşı büyük müttefiklere ihtiyaç duysada istemediği bir erkekle evlenmeyi reddetti ve bu yönde kendisine baskı yapan baş danışmanı William Cecile'in görevine son verdi. 1588 yılında II. Felipe'nin İngiltere seferinde Dönemin en büyük ve en güçlü deniz filosu olan İspanyol Armada'nın İngilizler tarafın yakılması Elizabeth'in isminin günümüze kadar unutulmadan gelmesini sağlamıştır. Kraliçe 1603 yılında ülkeyi uzun yıllar tek başına yönettikten sonra öldü, ölüm döşeğinde elinde Robert Dudley'in kendisine yazmış olduğu mektubun bulunduğu rivayet edilir.
|
Hospitalier Şövalyeleri, ya da St. Jean Şövalyeleri tarikatı (Latince: Cavalieri Ospitalieri / Hastane Şövalyeleri) 11. yüzyılda kurulmuş bir şövalye tarikatıdır. Sonradan ismi Rodos Şövalyeleri, çok sonralarıysa Malta Şövalyeleri olarak anılmıştır. Katolik bir yardım derneği olarak günümüze kadar ulaşmış olan bu tarikat tarihin bazı dönemlerinde bağımsız bir devlet olarak güçlü bir ordu ve donanmaya sahip olmuş Avrupa, İslam ve Osmanlı tarihi'nde büyük izler bırakmıştır. Merkezi İtalya'nın Roma kentinde bulunan tarikatın günümüzdeki resmi adı İtalyanca'da Sovrano Militare Ordine Ospedaliero di San Giovanni di Gerusalemme di Rodi e di Malta yani Kudüs, Rodos ve Maltalı St. Jean Egemen Askeri Hospitalier Tarikatı veya kısaca Malta Tarikatıdır.
Kudüs'teki St. Jean (Aziz Yuhanna) Kilisesi yakınında bir dinsel dayanışma örgütünce hasta hacıların tedavisi amacıyla işletilen hastanenin gelişmesiyle ortaya çıktı. 1099'da Haçlıların Kudüs'ü fethetmesinden sonra, hastanenin başrahibi Gerard Kudüs'teki çalışmalarını yoğunlaştırdı. Provence'lılarla İtalyanların Filistin yolu üzerindeki kentlerinde hanlar kurdu.Hastanede tedavi gören bazı haçlı şövalyeleri mallarının bir bölümünü buraya bağışladı; bazıları ise Kudüs'te kalıp hastanede kalıp hastaneye hizmet ettiler.Böylece zenginleşen hastane, hasta ve yoksullara hizmette olduğu kadar Müslümanlara karşı savaşta da etkin olan zengin ve güçlü bir kurum durumuna geldi.1291'de Akka'nın düşüşü ve Haçlı Prensliklerinin ortadan kalkması üzerine, mezhep üyeleri bir gün yeniden fethetmek umuduyla Filistin'e yakın olabilmek için Kıbrıs'a çekilip hacılara ve hastalara yönelik çalışmalarını burada sürdürmeye karar verdiler.
1309'da Rodos'u ele geçirdiler. Burada bir hastane kurup adayı bağımsız devlet gibi yönettiler. Doğu Akdeniz'de güçlü bir donanmaya sahip oldular.1522'de Osmanlı Rodos'u fethetti, ama 1530'da Kutsal Roma Germen İmparatoru V. Karl , Malta Adasını tarikata bağışladı. Şövalyeler Osmanlı saldırılarına karşı direnerek donanmalarını güçlendirdiler ve gelişmiş bir hastane kurdular; en parlak dönemlerini burada yaşadılar. Osmanlı tehdidinin azaldığı 17. ve 18. yüzyıllarda tarikat da giderek zayıfladı. 1798'de Malta adası Napolyon Bonapart'ın eline geçti. Tarikatın merkezi 1834'te Roma'ya taşındı.
|
Petra, (Yunanca: Πέτρα, Petra; Arapça: البتراء, al-Bitrā) Ürdün'ün Lut Gölü ile Akabe Körfezi arasındaki toprakları üzerinde yer alan antik kenttir.
M.Ö. 400 ile M.S. 106 yılları arasında Nebatiler'e başkentlik yapmıştır. Roma İmparatorluğu tarafından işgal edilene kadar başkent olarak varlığını sürdürmüştür. M.S. 400 yıllarından sonra deprem ve ekonomik sıkıntılardan dolayı kent gözden düşmüş ve zaman içinde unutulmuştur. Petra'nın ilk yapın amacı tarihçiler tarafından bulunamamıştı. Ancak yapılan son araştırmalarda
Petra'nın altında gizli gömülü bir bölüm olduğu ve bu bölümün kral mezarları olduğu araştırmalar
sonucunda kesinleşmiştir.
Petra antik kentinde tiyatro, tapınak, ev, gibi yapılar kireç taşına oyularak yapılmıştır. El-Khazna ve Roma döneminde yapılan amfitiyatro en bilinen yapılardır.
|
Efes Celsus Kütüphanesi, Efes Celsus Kütüphanesi, İzmir, Selçuk'ta bir kütüphane kalıntısı. Roma döneminde 115-117 yılları arasında inşa edilen kütüphane iki katlıdır. Zamanında 12.500 kitaba evsahipliği yaptığı tahmin edilmektedir
Yapının kalıntıları üzerinde yapılan çalışmalar, ön cephenin iki katlı görünümüne karşın, yapının üç katlı olduğunu göstermektedir. El yazmaları rulolar halinde, galerilerden oluşan üst katlarda saklanmıştır. 3. yüzyılda bölgeyi etkileyen depremler sırasında okuma salonu yanmış, ancak daha sonra tamir edilmiştir. Ön yüzünün yine Orta Çağ'da yaşanan bir deprem sonucu yıkıldığı sanılmaktadır. Depremde ön cephesi haricinde diğer kısımları yıkıldığından uzunca bir süre sonradan yapılan bir çeşmenin görkemli arka duvarı olarak kullanılmıştır.
|
- Orta Asya Türklerinde savaşçıların mezarlarının etrafına öldürdüğü düşman sayısınca balbal dikildiğini
- İdil Bulgarları'ın ilk Türk-İslam devleti olduğunu
- Göktürkler'in Türk adını siyasi olarak kullanan ilk Türk devleti olduğunu
- Harezmi'nin Hesab-ül Cebir vel-Mukabele kitabının, matematik tarihinde 1. ve 2. dereceden denklemlerin sistematik çözümlerinin yer aldığı ilk eser olduğunu
- Mozart'ın 35 yıllık ömrüne 626 eser sığdırdığını
- Daha fazlası...
Tarihte bugün
|
|