The Chameleons etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
The Chameleons etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1 com

The Chameleons - The Fan And The Bellows (1988)


88 tarihli The Chameleons toplama albümü "The Fan And The Bellows", bir bütün olarak ele alındığında aslında ortalama seviyede seyreden bir albüm.. onu benim gözümde oldukça değerli yapan şey ise, grubun ilk dönemlerine ait olan ve biraz daha punk'a yakın duran, daha önce yayınlanmamış bazı parçaları içermesi.. albümün ikinci yarısında yer alan bu parçalar aslında yine The Chameleons'ın bilindik post-punk hallerinden aşina olduğumuz temaları (amaçsızlık, anlamsızlık, anlamsız kısır-döngüsel rutinler, bunalımlar, sıradan hayatın bayağılığı, kafa karışıklığı, anlam arayışı, vs.) yine harika bir şekilde işliyor, fakat bu sefer daha farklı bir tarzda: punk öfkesi ve gazıyla, dinleyeni zıplatıp dans ettirecek şekilde..

DWNLD
6 com

The Reegs - Rock The Magic Rock


DWNLD
0 com

The Reegs - Return Of The Sea Monkeys


The Chameleons 86'da Strange Times'ı yapıp dağıldıktan sonra grup elemanları başka gruplarda müzik yapmaya devam ettiler.. bunlardan birisi, bassist/vokalist Mark Burgess'in davulcu John Lever ile kurduğu "The Sun & The Moon", diğeri ise Chameleons'ın iki dahi gitaristi Reg Smithies ve Dave Fielding'in beraber kurduğu "The Reegs" idi.. çıkardıkları iki albüm The Chameleons albümleri kadar başarılı olmasa da, özellikle Chameleons hayranlarını hissiyat açısından tatmin edebilecek nitelikte, nostaljik tatlar taşıyan albümler..
91 yılındaki ilk albüm "Return of the Sea Monkeys" benim beğendiğim ve özellikle tavsiye ettiğim albümleri.. albüm, aslen The Kinks'e ait bir şarkı olan "See My Friends"in cover'ıyla başlıyor ve Velvet Underground'un "All Tomorrow's Parties"inin sözsüz ve "New Wave" bir cover'ı ile sona eriyor, ikilinin şanına yakışır atmosferik yorumlar iki şarkı da..
ayrıca grubun kanlı canlı bir davulcu yerine "drum machine" kullandığını da hatırlatayım, bunun ilginç bir hava kattığını düşünüyorum müziklerine..

DWNLD
1 com

The Chameleons - Strange Times


The Chameleons'ın 3. stüdyo albümü Strange Times, grubun 1986 yılındaki vedasına eşlik eden görkemli bir albüm.. (sanıyorum çok sevdikleri menejerleri Tony Fletcher'ın ani ölümü neden oldu ayrılmalarına).. herhangi bir "kendini tekrar"a asla düşmeyen, yine önceki her bir albüm gibi kendine has yepyeni bir sound.. ve yine onlar gibi, yıllar sonra dinlendiğinde bile parlaklığından hiç bir şey kaybetmeyen, yine bol kalp ağrılı, tüyleri diken diken eden enfes bir albüm..
(The Chameleons'ın bundan 15 sene sonra, yani 2001'de, 4. stüdyo albümleri "Why Call It Anything?" ile geri döndüğünü de hatırlatayım bu arada..)
bonus-track'lerde Bowie'nin "John, I'm Only Dancing"i ile The Beatles'ın Revolver albümü döneminden "Tomorrow Never Knows"un cover'ları yer alıyor..

Mad Jack
Caution
Tears
Soul In Isolation
Swamp Thing
Time the End of Time
Seriocity
In Answer
Childhood
I'll Remember

DWNLD

Bonus Tracks:
Tears (Full Arrangement)
Paradiso
Inside Out
Ever After
John, I'm Only Dancing
Tomorrow Never Knows

DWNLD
0 com

The Chameleons - What Does Anything Mean? Basically


The Chameleons'ın 1985 çıkışlı ikinci stüdyo albümü "What Does Anything Mean? Basically", sadece ismiyle bile grubun benzerleriyle arasındaki farkı ortaya koyar gibi.. ilk albümde "I have to know what is real and what is illusion" şeklinde dile getirilen arayış, bu sefer alenen ortaya konmuş sanki.. grubun bassist/vokalisti Mark Burgess ve saz arkadaşları, belli ki varoluşsal sıkıntılarla boğuşan ve genelde pek kimsenin sormadığı soruları soran, dünyayı/insanlığı/düzeni sorgulayan insanlar.. ve aslında bu bile The Chameleons'ın müziğinin neden pek herkese göre olmadığını açıklıyor..

albümün müzikal olarak ilk albümden geri kalır bir yanı yok bana kalırsa.. ilk dinleyişlerde prodüksiyon biraz zayıfmış gibi görünebilse de albüme alıştıkça bunun böyle olmadığı anlaşılıyor.. hissiyat olarak genel itibariyle yine karanlık bir albüm denebilir, yer yer bazı iç açıcı havalara rastlansa da..

Silence, Sea And Sky
Perfume Garden
Intrigue In Tangiers
Return Of The Roughnecks
Singing Rule Britannia (While The Walls Close In)
On The Beach
One Flesh
Home Is Where The Heart Is
P.S. Goodbye
In Shreds
Nostalgia

DWNLD
3 com

The Chameleons - Script Of The Bridge


The Chameleons, 80'li yıllarda faaliyet göstermiş olan en önemli post-punk gruplarından birisi.. atmosfer yaratma konusunda tartışılmaz bir dehaya sahip ve Cocteau Twins ile birlikte dream pop'un da ilk nadide örneklerini sergilemiş olan; 90'lı yılların shoegaze akımının pek çok grubunu (Slowdive'ları, Catherine Wheel'leri) öncelemiş, hatta sonraları Coldplay'leri, 2000'lerin post-punk revivalist'lerini (Interpol'leri, Editors'ları) ve müziklerinde atmosferik öğeler taşıyan daha nicelerini etkilemiş bir grup.. icra ettikleri müzikler gerek şarkı sözleri, gerek hissiyat açısından, gerekse müzikal açıdan oldukça başarılı ve (bana kalırsa) benzerlerinin de üzerinde, mükemmele oldukça yakın olmasına rağmen, her nedense kendi zamanlarında çok fazla tutulan bir grup olamamış The Chameleons; kendilerini farkedebilen ve keşfeden şanslı (ve seçkin?) azınlık üzerindeki etkileri her ne kadar derin olmuş olsa da.. (bir Joy Division'dan, bir The Cure'dan ne eksiği vardı bu grubun, Allah aşkına? diye de az sormamışımdır kendi kendime, sırf bu yüzden).. bu rağbet görmemiş olma durumunu, The Chameleons'ın "mainstream"den bilerek ve isteyerek uzak durmuş olmasına, "bağımsız" kalmadaki ısrarına, büyük plak şirketlerine ve müzik "piyasa"sına karşı takındıkları mesafeli ve eleştirel tavıra bağlamak da mümkün tabi.. ama daha ziyade, müzikleri sanki kendi zamanlarından bir on-yirmi yıl sonrasına hitap ettiği için kıymetleri o günlerde pek bilinememiş gibi geliyor bana, bilemiyorum..


1983 yılına ait debut albümleri Script Of The Bridge, The Chameleons'ı keşfetmiş olduğum sıralar zaten içinde bulunduğum zor ve buhranlı geçiş (bridge?) dönemine cuk oturmuş ve o zamanların puslu fon müziğini oluşturmuş, bir nevi soundtrack'i haline gelmişti.. gerek sözleri, gerek müziğiyle.. her ne kadar insanı daha da dibe batırma potansiyeli olsa da, o riski göze alıp, uzun zaman boyunca dinlemekten kendimi alıkoyamadığımı hatırlıyorum.. tabi ki aynı şeylerin sadece bu albüm için değil, daha sonra buraya koymayı düşündüğüm (azz sonra!) ve yine bu albüm kadar başarılı bulduğum diğerleri için de geçerli olduğunu söyleyebilirim..

Don't Fall
Here Today
Monkeyland
Second Skin
Up The Down Escalator
Less Than Human
Pleasure And Pain
Thursday's Child
As High As You Can Go
A Person Isn't Safe Anywhere These Days
Paper Tigers
View From A Hill

DWNLD

.

.

Öpücük