2012 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
2012 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
0 com

Non / Boyd Rice - Turn Me On Dead Man

0 com

Death Squad - Decay

0 com

Prairie​-​Liti​è​re

0 com

Sonic Youth - Antenna - A-D-D

0 com

The Sugargliders - A Nest With A View 1990 - 1994 (2012)



Avustralyalı ikilinin dolayımsız samimiyet, tasasızlık ve iyi dileklerle dolu singlelarının derlemesi. Ne zaman nerede olursanız olun geriye dönüp yaşadıklarınız, sevdikleriniz ve ellerinizden kayıp giden her şey üzerine düşündüğünüzde hepsini sıcak bir gülümsemeyle hatırlamanız; hep mutlu ve güzel olmanız, hep gülmeniz dileğiyle.


Download Limit: 50


0 com

Under The Snow


0 com

Eureka

0 com

Coyote Image Classic - Coyote Image Classic (Hooker Vision, 2012)




Aslında kabakların görüntüsünü ve renklerini çok severdim ama hiç yemezdim. Sonra, yavaşta olsa yemeye başlamıştım ama onun bundan haberi yoktu. Evden aldığım dantellerini o gün, ondan habersizce aldığımı ona nasıl söylerdim.. bilemiyordum.
Daha sonra Meri geldi ve beni bu dertten kurtarıcı eyledi. Kimseye söylemeden ve belli etmeden masanın üzerine, gizlice koyuvermişti ondan aldığım dantelleri ve masanın üzerindeki renkli bölüme koyuvermişti. Kanıt olarakda bana masanın o halini gösteren bir fotoğraf ile göstermişti. Bu önemli bir şeydi.
Meri'nin evinde ki gizli bölmede, hep birilerin korkusu yatardı. Bundan çok konuşmaz ama arada laflardık.
Daha sonra Meri, nedensizce, bilinmezliğe doğru gideceğinin öncesi bunu bize bildirmişti köpeği Fulura'nın tasmasında. Çok acı vericiydi.. dehşete ve korkuya kapılmıştık.
Daha da sonra Meri'nin gizli bölmesine doğru yol aldık ve içerisinde ne olduğuna dair tek bir bilgimiz bile olmaması ile birlikte, çok heyecanlıydık.
Dufero, yavaşça elini, sonrada kolunu soktu gizli bölmeye ve çekti. İçerisinde hiç bir şey bulamamıştı. Fenerin mütevazi halinden oluşan anahtarlıüın ucunda ki ışığı yaktı Dufero ve gizli bölmenin içini cılız bir aydınlanma aldı. Dikkatlice baktığımızda, 2 belirti oluştu gözümüze. Ama uzuvlarımız kısa geliyor belirtilere ulaşmak için.
Daha sonra eve gidip uyuduk ve sonrada uyandık. Fulura'nın yemeğini verdik ve gizli bölmeye doğru devam ettik.
Bir dal bulduk uzuvlarımızdan uzun; yolda ve bu gizli bölmeye, eşelemeye karar vermiştik. Yoğun uğraşlar sonucu belirtileri dikktlice sürükledik kendimize. İçeriden, kurumuş bir kraliçe arı ve bir tutam beyaz iplik çıktı.
Yıkılmıştık..
Dakikalarca oturduk gizli bölmenin dibinde, yerde. 
3 Gün sonra Dufero'yu satmaya karar verdik ve bir hayvan barınağı sevicisi ile anlaştık. Artık Dufero yoktu.. ama en azından, o gün, 3 öğün dondurma yiyebilmiştik..
Bu yıkılmışlığımıza iyi gelecekti ama sonra Dufero'yu özledik. Hayvan barınağı sevicisine bu duruma anlattık. Geri istedik, pişmandık. O da bize, 4 öğün dondurma alabilecek kadar bir param olursa, anca o zaman Dufero sizin olabilir dedi. Ama öyle bir paramız yoktu..
Bahçeden topladığımız erikleri pazarda satmaya ve sonrada Dufero'ya kavuşmayı çok arzuluyorduk. Eriklerin sahibi bizi farketti ama bir şey demedi. "Sonra ödeşiriz" dedi. Sonra hemen pazar gittik ve topluca birine sattık. Artık Dufero'yu alabilirdik!
Hayvan barınağı sevicisin evine gittik, zili çaldık ama kimse açmadı. Dufero'nun sesi içeriden geliyordu ve bu bizi dahada ısrarla zili çalmamıza neden oldu. Ama halen kapı bir türlü açılmıyordu..
Bir süre kapı önünde bekledik. Solmuş bir kırmızı renkli kapı kulpunun güzelliğinden bahsettik. Çok yorulmuştuk.. Pazar yeri uzaktı ve bu bizde uyku yapmıştı.
Orada bir süre uyukladık ama halen kimse eve gelmiyor ve kapıda açılmıyordu. Çok üzgündük.. ve bir süre dolaşmak istedik. Yürürken. Meri'nin, neden Dufero'nun ismini köpeği Dufero'ya verdiğini düşündük ama bir yol bulamadık. Yoksa, bu da gizliden gizliye, bir mesajmıydı?

Yolda gördüğümüz seyyar dondurmacı, müzikli sireni ile bizi büyülemişti. Ağzımızın suyu akıyordu ve Şeftali'li dondurmasından daha önce hiç yememiştik. Paramız sadece Dufero'yu geri almaya yetiyordu ve dondurma alamazdık. Yoksa Dufero, sonsuza kadar o evde kalabilirdi. Bu korkunçtu!
Daha sonra, Dufero'nun fotoğrafını, seyyar dondurmacıya gösterdik ve kendisine verebileceğimizi, karşılığında da, dondurma arabasını bize vermesini istedik. Dordurmacı bir süre zaman istedi ve sonra vazgeçti. "Kabul ediyorum!" dedi. Sevinçten havalar uçmuştuk. 
Ertesi gün Dufero'yu nihayet o evden geri alabildik ve seyyar dondurmacıyı, bahsettiği sokağın içinde bulduk. Arabayı hazırlamıştı. Dufero'yu kendisine verdik ve o da bize arabayı verdi ve taksiye atlayıp gitti.
Artık 3 tekerlekli bir seyyar dondurma arabamız vardı ama anlaşmayı yaparken, dondurmalar ile birlikte vereceğini düşündüğümüz seyyar dondurmacı amca bize sadece 3 tekerlekli seyyar dondurma arabasını vermiş ve gitmişti.
Yıkılmıştık..
Artık ne Dufero vardı, ne de donurma alabileceğimiz bir para. Tekerleğin biride eski ve küflüydü. Araba gözümüze çok çirkin ve demode görüntüsü ile bizi bizden almıştı. Tekerlekleri harici tahtadan olan bu arabaya ne yapacağımıza karşı, tek bir fikirde buluştuk.

Hava kararmıştı. Topraktan bir yere çektik arabayı ve 3 metre ötesine gazete serdik. Ardından, kısa bir sessizlik ve ümitsizce arabaya baktık, baktık, baktık ve baktık.. Daha sonrada bir hışımla çakmağı çaktık..
Çığlıklar atarcasına yanan arabanın karşısına geçip, yere serdiğimiz gazete üzerine oturduk ve yanıp giden; kül olan çocukluğumuza baktık..



(Photo: Peter Kiss)






The number limit has expired



Limited Download: 13
0 com

Antwon - End Of Earth [2012]



Flam (İngilizce: Slogan cancel), posta gönderilerinde kullanılan çeşitli mesajlar veya sloganlar içeren damgalara verilen addır. Türkiye Cumhuriyeti'nin erken dönemlerinde topluma çeşitli mesajlar vermek için kullanılmışlardır. Bu erken dönem flamlar gönderilere el ile uygulanmakta idi. Sonraları flamlar makina damgalarında da sıklıkla kullanılmıştır.
Günümüzde ücret ödeme makinalarında da flam kullanılmaktadır. Özel kuruluşlar tarafından kullanılan ücret ödeme makinalarında kendilerinin reklamları bulunmaktadır. Postahanelerde kullanılan flamlar da genel olarak reklam olmakla birlikte anma amaçlı veya kültürel nitelikte olan mesajlarda sıkça görülür.



Antwon - End Of Earth [2012]


limited download: 33


0 com

Rainbow Lorikeet - Fractures (Debacle Records, 2012)





Albert Marth (5 Mayıs 1828 – 5 Ağustos 1897), İngiltere ve İrlanda'da çalışmalar yapmış bir Alman gökbilimcidir.
Marth, Berlin Üniversitesi'nde teoloji eğitimi almıştır. Matematik ve astronomiye olan ilgisi giderek arttı ve sonunda Königsberg Üniversitesinde, Christian August Friedrich Peters ile astronomi üzerine çalıştı.
1853 yılında Londra'da George Bishop tarafından, John Russel Hind'in yardımcısı olarak seçildi.
1 Mart 1854 yılında küçük gezegen (29) Amphitrite'i keşfetti. 1863-1865 yılları arasında Malta'da özel bir gözlemevinde yaklaşık 600 bulutsu nesne keşfetti.
5 Ağustos 1897'de Heidelberg'de kan kanserinden öldü.






Limit Tüketildi / Sold Out




Limited / Limitli download: 5
0 com

Fougou - Further From The Centre Of Disturbance (Greengage Sounds, 2012)







Resimine baktığım o kişiler hep bendim ama o kişiler hiç ben değildim..



(Limit has expired/Limit doldu)







Kişilik hak/Limited download: 19
3 com

Robin Guthrie




Robin Guthrie, 19 Ocak'ta İstanbul'da!



2 com

Elizbeth Fraser - Song To The Siren (Live)

2 com

Ychorus Volume 3: COCTEAU TWINS saygı gecesi!





Kulak kabartanları kabartan paylaşım, yardım ve yataklık parkı Ychorus, şaşkınlıkla sunar: Cocteau Twins gecesi!

Ychorus Volume 3: Efsanevi ilk albümleri Garlands'ın üzerinden tam 30 yıl! geçen İskoçya'nın en nadide hint kumaşlı işitsel projesine dair bir saygı gecesi. Kurulduklarından bu yana yüzlerce gruba ilham, binlerce varlığın da hayallerinin fon müziği olan Shoegaze, Dream Pop, Post Punk taşeronlu kült Indie güzelliği Cocteau Twins'e özel gerçekleşecek olan böyle özel bir geceye, yine özel setup'sal durumlarıyla eşlik edecek olan billur gibi akışkan gruplarımız ise;

Toz ve Toz & She Past Away(Volkan Caner) & Cihan Cinemre(Motorr Moose)

DDR(Can Batukan) & Sara Deniz Baydur & Gökhan Atamal

Kutu

Vector Hugo



Gece de, başımızın ve kulaklarımızın taçlarını oluşturacak oluşumlarımız, ilk ve belki de son kez böyle farklı bir hale bürünüp belleğimizi kazıtacaklar ve anıllarımızı dallandırıp, budaklandıracaklardır. Anladığınız üzere; şahitliğinize ihtiyacımız... gerisini siz anladınız.

Süt end öpücük. 



0 com

Windy & Carl - We Will Always Be (Kranky, 2012)


-

Kapkara evin duvarı.. 
İçerisin de kimlerin oturduğunu bilememenin çaresizliği gibi delici, kareli kadife pantolonunuz kadar az bulunan cinsli. 
Bırakın ellinizde(ki)kin(ler)i...

-



Limit Doldu / "limit has been reached"

Tracklist:

1 For Rosa 3:01
2 Remember 6:04
3 Spires 6:55
4 The Frost In Winter 3:58
5 Looking Glass 12:04
6 Nature Of Memory 8:49
7 The Smell Of Old Books 7:24
8 Fainting In The Presence Of The Lord 18:54


Limited Download / Sınırtos: 20
0 com

Tatsumi Ryusui - Madame Claude, January 16, 12 (Selektives Hören Archiv, 2012)



Yedi Uyurlar / Ashab-ı Kehf

Bu efsane Hristiyanlık'ta "yeniden dirilme" inancının kanıtı olarak gösterilmektedir.

Efsane'ye göre 250 yılları civarında Dakyus (Dakyanus veya Decius) adlı bir kral'ın yönettiği putperest bir ülkede 7 genç Hristiyalık'la suçlanır. İnançlarını değiştirmeleri için bir süre verilir fakat, onlar dünyevi eşyalarını bırakıp dağa ibadet etmeye giderler. Putperestliğe karşı bu tavrı gören kral öldürülmelerini emreder. Gençler ve köpekleri mağaraya sığınırlar. Kral mağaranın girişine duvar örülmesini emreder. Yedi Uyurlar yıllarca burada kalırlar.

Uzun yıllar sonra, (genelde 379-390 yılları) ağıl yapmak isteyen bir çiftçi mağara girişini açar ve Yedi Uyurlar'la karşılaşır. Şehir'de haçlı bir sürü bina görüp hayrete düşerler. Dakyus zamanında kalan altınları harcamaya çalıştıkları zaman Psikopos'un karşısına çıkarılırlar. Hikayelerini dinleyen psikopos bunun bir mucize olduğunu söyler.

Bunlar Hristiyanlıkta Malta, Malchus, Martinianus, Dionysius, Joannes, Serapion, ve Constantinus adındaki azizlerdir. Başka kaynaklar başka isimler verir.

Efsanenin bu sürümü ise Kuran'da ki Kehf suresinde(18. sure) anlatılanlara benzemektedir. Bahsi geçen kişiler Philedelphia (Bugün Ürdün'deki Amman şehri) şehrinin soylularıdır. Liderleri Maximillian (Yemliha), o sırada şehri ziyaret eden Roma İmparatoru "Haderanius" (Hadrian)'a başkaldırır ve put tanrıları inkar ederek sadece Nuh'un, Musa'nun, İbrahim'in ve İsa'nın Tanrı'sının tapılmaya değer olduğunu söyler. İmparator idam edilmelerini emreder.

Kapatıldıkları zindandan kaçarlar ve sığınacakları bir mağara bulurlar. Yedisi ve bir köpek (Kitmir veya Kıtmir) mağarada uyuya kalırlar. Bu mağaraya gelen askerler şaşırmış ve isteri içinde geri dönerler. Bunun üzerine komutanları mağara girişinin taş ve harçla kapatılmasını emreder. Yedi kafir'in burada ölüme terkedildiklerini anlatan bir levha bırakarak giderler.

300 yıl kadar sonra uyandıklarında, Maximillian'ı şehre yiyecek almak üzere gönderirler. 300 sene önceki paradan şüphelenen fırıncı onun bir hazine bulduğunu zanneder ve bunu kendisiyle paylaşmazsa onu ele vereceğini söyler. Askerler gelir Maximillian'ı yetkililere götürürler. Yetkililer ilk önce ona inanmasalar da daha sonra ikna olurlar ve bunu bir mucize sayarlar.

Efsanenin birkaç değişik sürümü bulunmaktadır. Bunlardan birinde kaçan beş genç vardır, yolda bir çoban ve çobanın Kitmir adındaki köpeği de bu beş gence katılır. Çoban onları saklanmak üzere bu mağaraya götürür. Başka bir sürümde ise çoban bu yedi genç ve köpeğin bulunduğu mağaranın yerini kralın askerlerine göstermiştir.

Ashab'ül Kehf ile ilgili mağaranın ise sınırları içinde olduğunu iddia eden 33 kentin dördü Türkiye'dedir: Afşin, Efes, Selçuk, Lice ve Tarsus. Hırıstiyanlar tarafından kabul edilen sürümdeki mağara Selçuk ilçesindeki Efes antik şehrinin yakınlarındaki Panayır Dağı eteklerinde bulunmaktadır




Limit Doldu / "limit has been reached"


Limited Download / Sınırlıgınırlı: 30



.

.

Öpücük