2001 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
2001 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1 com

Various Artists - Card Carrying Supporters of Romance (2001)




Merhaba. Bu derlemeyi nereden nasıl bulduğumu hatırlamıyorum. İçindeki hiçbir grubu da daha önce hiç duymamıştım. Biri Amerikan diğeri Belçikalı iki ufak labelın ortak yayını. Parçala tipik Indie karışık kasetlerinden sound ve çeşitlilik olarak görece ilginç bir farklılık gösteriyor.


Download Limit: 50


2 com

Gnac - Biscuit Barrel Fashion (Poptones, 2001)




Eğer 21. yüzyılda büyük bir şehirde yaşıyorsanız muhtemelen çevrenizde sayısız insanın size ne kadar meşgul olduklarını anlattığına tanık olmuşsunuzdur. Herhangi birine “Naber?” dediğinizde alacağınız yanıt ya “Meşgulüm bu ara” ya da “Bu aralar çok yoğunum” olur. Bu yanıttaki yakınmanın arkasına gizlenmiş bir böbürlenme olduğu da bariz.

Dikkatinizi çekmek istediğim husus ise bunu söyleyen insanların fabrikada çift vardiya çalışmaya zorlanan veya kenar mahalledeki evinden asgari ücretle çalıştığını işine saatlerce otobüs yolculuğu yapan insanlar olmadığı. Bu emekçiler meşgul değil tükenmiştir, yorgundur – ayakta uyuyacak kadar yorgun.



Meşguliyeti nedeniyle ağlayıp sızlayanlar neredeyse her zaman bu meşguliyetlerini kendileri yaratırlar: işleri, gönüllü olarak üstlendikleri yükümlülükleri, dersleri ve çocuklarının aktiviteleri. Kendi hırsları, dürtüleri ve kaygıları yüzünden, meşguliyete bağımlı oldukları için meşguldürler. Meşgul olmadıklarında, serbest zamanları olduğunda karşılaşacakları boşluktan ürküyorlar.



HERKES ÇOK MEŞGUL

Neredeyse tanıdığım herkes çok meşgul. Çalışmadıkları veya işlerinde yükselmelerine yardımcı olacak bir şey yapmadıkları zaman suçlu ve endişeli hissediyorlar. Arkadaşlarına ayırdıkları zaman ise bütün sınavlardan yüz alan öğrencilerin CV'lerinde güzel gözüksün diye gönüllü çalışmalarına benziyor.


Geçenlerde bir arkadaşıma “Bu hafta bir şeyler yapmak ister misin?” diye yazdım. Verdiği yanıt ise “Çok zamanım yok ama bir şeyler olacaksa haber ver, bir iki saatliğine işi ekip gelebilirim” oldu. Bu hafta içinde gerçekleşme ihtimali olan bir etkinlikten bahsetmediğimi, yazdığım şeyin başlı başına bir buluşma daveti olduğunu açıkça belirtmek geldi içimden. Lâkin meşguliyeti sürekli artmakta olan bir gürültü kaynağı gibiydi, aramızdaki iletişimi engelliyordu. Anlaşabilmemiz için birbirimize bağırmamız gerekiyordu ve ben de ona geri bağırmaktan vazgeçtim.



ÇOCUKLAR DA ÇOK MEŞGUL

Günümüzde çocuklar bile meşgul. Okul içinde ve dışında bütün günleri yarım saatlik programlara varana kadar ayarlanmış durumda. Günün sonunda eve ebeveynleri gibi yorgun dönüyorlar. Çalışan anne babaların çocuklarına ev anahtarlarını verdiği, çocukların okuldan çıkıp evlerine ve mahallelerine dönerek 3-4 saat özgürce oynadığı nesildendim. Okul sonrası geçireceğim zaman programlanmamıştı. Ben de keyfime göre ansiklopedi okuyor, animasyon yapıyor, sokakta arkadaşlarım oynuyordum. Bu şekilde geçirdiğim zaman hayatımın geri kalanı için önemli ve işe yarayan yetenekler, içgörüler kazandırdı bana. Dilediğim gibi geçirdiğim bu saatler hayatımın geri kalanını nasıl yaşamak istediğimle ilgili bir model oldu benim için.


BİRBİRİMİZE KOLEKTİF 

DAYATMALARIMIZ
Bu histeri hayatın gerekli ve kaçınılamaz koşulu değil, aksine tercih ettiğimiz, boyun eğdiğimiz bir durumdur. Bir süre önce yükselen kiralar nedeniyle kenti terk etmek zorunda kalan ve şimdi Fransa'nın güneyinde bir köyde yaşayan bir arkadaşımla Skype üzerinden görüştüm. Kendisini yıllardan sonra ilk defa mutlu ve rahat olarak tanımlıyordu. İşlerini yine yapıyor, ancak bunlar bütün gününü ve beynini tüketmiyormuş. Kendini tekrardan gençliğinde, öğrenciliğinde gibi hissettiğini anlattı – akşamları arkadaşlarıyla kafelere gidiyormuş. Hatta bir erkek arkadaşı bile olmuş (New York'taki ilişkiler için “Herkes çok meşgul ve herkes 'daha iyi' birisini bulabileceğini düşünüyor” demişti bana). Kendi kişiliğinin bir parçası olduğunu düşündüğü hırslılık, depresiflik, huysuzluk ve huzursuzluğun çevresinin bozucu etkilerinden kaynaklandığını anlamıştı. Aslında hiçbirimiz böyle yaşamayı istemeyiz, kimsenin trafikte beklemek veya liselerdeki gaddarlık hiyerarşisinin bir parçası olmak istemediği gibi. Aksine, bunlar birbirimize kolektif olarak dayattığımız şeylerdir.



Meşguliyet bir tür varoluşsal sigorta, boşluğa karşı bir set görevi görüyor; eğer meşgulseniz, her saatiniz programlanmış ve doluysa, size sürekli ihtiyaç duyan birileri varsa hayatınız saçma, aptalca veya anlamsız olamaz. Maalesef bu sahte vazgeçilmezlik durumunun arkasındaki gerçeği görmek, bunun yapısal bir kendini kandırma hali olduğunu fark etmek epey zor.



Günümüzde gittikçe artan sayıda insan somut, elle tutulur bir şey üretmiyor. Bu yüzden bu yapmacık meşguliyet ve tükenmişlik halinin, insanların şu hayatta yaptıklarının kimsenin umurunda olmayan şeyler olduğunu gizlemekten başka bir işe yaramadığını düşünüyorum.



TUTKULU BİR TEMBELİM

Ben meşgul bir insan değilim, tanıdığım en tutkulu tembel olduğumu söyleyebilirim. Çoğu yazar gibi, yazmadığım tek bir günde bile yaşamayı hak etmeyen günahkâr bir serseri olarak hissediyorum. Bir yandan da günde 4-5 saat çalışarak bu dünyada bir gün daha geçirmeme yetecek bir para kazanabileceğimin farkındayım. En güzel sıradan günlerimde sabahları yazar, ardından uzun bir bisiklet turuna çıkar, öğleden sonraları ayak işleri yapar ve akşamları da arkadaşlarımla görüşür, kitap okur veya film izlerim. Bence bu, yaşamak için makul ve hoş bir gün. Ve eğer beni arayıp görüşmek istediğinizi söylerseniz meşgul olduğumdan, planlarımdan bahsetmek yerine “Ne zaman?” derim.


Ancak, sadece geçtiğimiz bir iki ay boyunca profesyonel zorunluluklar nedeniyle sinsice meşgul olmaya başladım. İlk defa beni davet eden insanlara doğrudan çok meşgul olduğum için katılamayacağımı söyleyebiliyordum. İnsanların neden böyle demekten keyif aldığını anlamaya başladım: kendinizi önemli, rağbet gören ve el üstünde tutulan bir insanmış gibi hissettiriyor. Buna rağmen meşgul olmaktan nefret ettim. Her sabah e-posta kutum, bana yapmak istemediğim işleri yapmamı söyleyen, çözmem gereken sorunlar getiren e-postalarla doluyordu. Her geçen gün artarak daha da katlanılmaz hale gelen meşguliyetimden uzaklaşmak için kenti terk ettim ve bu satırları yazdığım gizli adrese geldim.



DÜNYANIN AKIŞINA DAHİL OLMALI

Burada beni taciz eden yükümlülükler yok. Televizyon yok. E-postalarıma bakmam için uzaktaki bir kütüphaneye gitmem gerekiyor. Haftanın büyük bir kısmını tanıdığım tek bir insan görmeden geçiriyorum. Burada düğünçiçeklerinin, sünelerin ve yıldızların ne olduğunu tekrar hatırladım. Okudum. Ve aylardan sonra ilk defa gerçekten bir şeyler yazdım.


Dünyanın akışına dahil olmadan hayat hakkında yazacak bir şey bulmak nasıl imkansızsa, tekrardan bu akıştan kopmadan yazacak şeyin ne olduğuna ve bunun nasıl yazılması gerektiğine karar vermek de imkansız.



Boşluk, aylaklık sadece bir tatil değil aynı zamanda bir zaruret. Yani örneğin D vitamini vücudumuz için nasıl bir gereklilikse boşluk da beyin için aynı şekilde gerekli. Yokluğunda zihinsel sorunlar baş gösterir. Aylaklığın getirdiği sessizlik ve açık alan, hayattan dışarı bir adım atıp bütünü görmemizi, sıra dışı ve beklenmeyen bağlantılar kurmamızı, yaz ortasında ilhamın vahşi yıldırımlarını beklememizi sağlar. Paradoksal olarak, aylaklık, herhangi bir işi iyi yapmak için şarttır. ABD'li roman yazarı Thomas Pynchon “Yaptığımız işin özü genellikle aylak aylak düşünmektir” demişti miskinlikle ilgili makalesinde. Arşimet'in küvetteki evrakası, Newton'ın elması ve daha birçok örnekte görebileceğimiz gibi tarih boş boş otururken ve hayal kurarken gelen ilham hikâyeleriyle doludur.



“Geleceğin hedefi tam istihdam değil tam işsizliktir, böylece sürekli oyun oynayabiliriz. Mecvut sosyo-ekonomik düzeni yıkmaya işte tam da bu yüzden ihtiyaç duyuyoruz.” Bu sözlerin ot içen bir anarşistin zırvalamaları diye olduğunu düşünebilirsiniz – ancak bunu söyleyen, scuba-diving ve langırt oyunları arasındaki boş vaktinde Childhood's End kitabını [Ç.N.: Bu kitap Türkçe'ye Son Nesil olarak çevrilmiştir] yazan ve günümüzün iletişim uyduları çok önceden hayal eden Arthur C. Clarke'tı.



ÇALIŞMAK YERYÜZÜ İÇİN CEZADIR



İŞarkadaşım Ted Rall bir köşe yazısında geliri işten bağımsız kılmamız ve her yurttaşa bir maaş garantisi vermemiz gerektiğini yazmıştı. Bugün kulağa deli saçması olarak gelse de önümüzdeki yüzyılda kürtaj veya oy hakkı gibi evrensel bir hak haline geleceğini düşünüyorum.



Püritenler çalışmayı bir erdem, iyi ahlakın bir parçası haline getirdiler – oysa unuttukları şey, Tanrı'nın çalışmayı bir ceza olarak yeryüzüne göndermesiydi.


Belki de herkes benim gibi davransa dünyanın çivisi çıkar. Lâkin ben ideal insan yaşamının benim aykırı aylaklığım ile dünyanın geri kalanının bitmeyen çılgın aceleciğinin arasında bir yerde yattığını düşünüyorum. Benim rolüm sadece çocukluğunuzda evde çalışırken camınıza çakıl taşı atıp, bağırarak sizi sokağa oynamaya davet eden çocuk gibi 'kötü' bir çağrıda bulunmak. Benim azimli aylaklığım bir erdemden çok bir lüks. Ama ben bunu bilinçli bir tercih sonucunda gerçekleştirdim: Yıllar önce zamanı paraya tercih etme kararını aldım. Çünkü bu dünyada geçireceğim sınırla zaman ile yapabileceğim en iyi yatırım, bu zamanı sevdiğim insanlarla geçirmek. Bir gün ölüm döşeğimde bu kararımdan pişman olma, “keşke daha fazla çalışsaydım” deme ihtimalim de var. Ancak ben o sırada pişman olmaktansa “keşke Chris ile bir bira daha içebilseydim, Megan ile uzun bir sohbete daha dalabilseydim ve Boyd ile son bir defa kahkaha atsaydım” diyeceğimi düşünüyorum. Hayat meşgul olmak için çok kısa.

TIM KREIDER 






Gnac - Biscuit Barrel Fashion (Poptones, 2001)


Limit Doldu / "limit has been reached"



Limited Download: 21
0 com

Lockweld – Industrial Requiem (Dragon Flight Recordings, 2001)





Analog / organik samimiyet; diğer janrlarda, Moog synth’leriyle Heaven’s Gate üyeliğine oynayan ot sever müzisyenler, elektriklenmemiş telli sazlar gibi anlamlara gelebilir ama Industrial’da, garajınızdaki alet edevatın farklı kullanım alanları olduğunu keşfetmekle başlayan maceranın adıdır. Cleveland - Ohio’lu çift Karen ve Steve’den mürekkep Lockweld’in “Industrial Requiem”i, oldskool sevdası izinde Test Department ekolüne selam gönderiyor. Tematik kıyıda, Test Dept kadar olmasa da proleter renkleri kucaklayan Lockweld'in statik noise bezemeciliği, motif tekrarcılığı ve vokal adabıysa fazlasıyla Amerikalı.


Limited 50 




0 com

Food - Organic & GM Food (2001)

0 com

Akosh S. Unit - Kebelen (2001)


1 - Korai
2 - Magvak
3 - Tán
4 - Ota
5 - Ék

Akosh S. Unit - Kebelen
1 com

Arca - Cinématique (Les Disques Du Soleil Et De L'Acier, 2001)



Birini sevmek.. Herhangi birini, herhangi bir şekilde sevmek. Bağrına basmak ya da başka yerine basmak. Bir şeyi sevmek. Herhangi bir şeyi sevmek. Nesne olmak, züğürt olmak. Sevmenin tadını çıkarabilmek adına sevmek. Sevdiğinin farkında olmaktan bir şeyi sevmek. Birinin birini sevmesinden çok, birbirinin bir şeylerini sevmek. Titremenin verdiği huzursal hissin köküne inmek. Yutmak. Ne varsa, herşeyiyle sevmeyi yutmak. Tuttuğunu koparmadan sevmiş olmanın rahatlığını yaşamak. Sevilmeden sevmemeyi sevmeye çalışmak. Sevmek.. hınzırca, aşağlıksız, isteksiz ama bir o kadar da istekle sevmeyi başarabilmek. Ödüllendirmek bedenini ve sevilmeye devam etmek. Sonra her iki taraflı sevilmek. Daha sonra..

Küçük şeylerin açtığı derin yaraların asla kapanamıyacağını anlamanın verdiği lanet hissiyatın dibin de kuma batmak. Oturmak ve öylece bakakalmak. Anlayışsızlığa afallamak. Saçını taramadan damat olmak. Boya sürmeden gelin olmak. Çıplak olarak düğüncü olmak. Olamamanın verdiği değeri iyi biçmek, biçildiğin yerlerini ört bas etmek. Faile karışmak, avucundakiyle yetinmek ve olmadık yerlere yığılmak..

Geri hep geliyorsun ey şanssızlık. Hiç gitmiyor, bizleri bitirmeye devam ediyorsun. Geber artık. Lütfen.. geber kahrolasıca, elle tutulmayan şanssızlık. Hiç bir yıkanmanın fayda etmediği, 2 saniye ara ile kaçırdığımız şansların göstergesi olan, sürünen ayaklarımızı çivileyen yücesiz şanssızlık. Ne istiyorsun. Daha neyimizi istiyorsun..
Bir gün tüm istediğinle gelicem sana eey şanssızlık.. beklemeye devam et beni, çünki ben seni artık hiç beklemiyor olucam..


İçimden halıya damlayan kanın, gözümden çıkamadan kuruyan şelalenin yegane nedenine..



Arca - Cinématique (Les Disques Du Soleil Et De L'Acier, 2001)

Tracklist:

1 Baixa 4:08
2 1957 4:34
3 L'organisation 5:41
4 Personne 3:07
5 La Zone 5:28
6 Pearl Harper 2:07
7 Monogatari 4:06
8 Formes Vides 4:34
9 Orly 5:09
10 Quand Tombent Les Toits 3:47





4 com

Paik - Corridors (2001)



Ohio'da başlayıp Detroit'de devam eden bir proje Paik. Farklı geçmişlere sahip Rob Smith, Ryan Pritts ve Ali Clegg bir araya gelip space rock'ın ekmeğini yiyebilecekleri Michigan'a taşınmışlar. Sonrasında Ali Clegg gruptan ayrılmış yerine Anthony Petrovic gelmiş. Black Rebel Motorcycle Club ve Stephen Malkmus'un da desteklediği bir grup kendileri. Saf space rock ve shoegaze karışımından homojen bir şeyler çıkartmışlar.


1 com

Alva Noto + Opiate - Optofiles (2001)



:Tracklist:

1 - Opto File 1
2 - Opto File 2
3 - Opto File 3
4 - Opto File 4

2 com

Couch - Profane (2001)



Her yerinden soyutluk, bozukluk akan, Alman mühendisler tarafından şekillendirilmiş mekanize bir albüm. Ayrıca Ms. John Soda'nın sesi ve klavyesi Stefanie Böhm'ün evveliyatlı bir yan ürün diyebiliriz yanlış olmayacaksa. Hani yan ürün dediğimiz şey, geniş anlamda belirli bir ürün işleminde proses aşamasında oluşan ve başka amaçlarla da kullanılabilecek maddelerdir. Onlar da bu maddeleri, klişe bir tabirle "Alman disiplini" ile terbiye etmişler, evet.

Tolga için...


Evet bunu istiyorum!
0 com

Landing - Oceanless (2001)



Kullanmadan önce lütfen okuyunuz / Yan etkileri: Baş dönmesi, hayal görmek, yükselmek, uçmak, ferahlamak, donuklaşmak, hareketsizlik, hararetsizlik, yatağın içine gömülmek, yüzükoyun yatmak, çıplak dolaşmak, eşyasız salon, ıslak mendil, duş jeli, su, kurutucu, yastık, uyku ve benzeri şeyler rastlanabilir. Eğer "Bunları yaşıyoruum"culuk içindeyseniz, en yakın kulaklığı kulağınıza geçiriniz.
Ücretsiz dayanışma hattı: ychorus@windowslive.com
Landing - Oceanless (2001)
Bass Guitar - Dick Baldwin
Drums - Daron Gardner Guitar, Synthesizer
Vocals - Aaron Snow


Label: Strange Attractors Audio House

Tracklist:
1 How did you Feel?
2 Harmonies
3 Rial veed Fiir
4 Are you gone to Vast Arc House?
5 Structure vs. Chaos
6 ...
1 com

Less - Fabrikasyon hatası


Yıl 2001 less o zamanlar anarko punk kabul edebileceğimiz işler yapıyor, bitmeyen heves özellikle favorim...

tracklist:
Sadece yaşa

Yüce İnsan

Maskeli Balo

Sistem

Bitmeyen Heves

Askerlik

Ümitsizlik

Tuzbabalı Ömer Usta

Altımıza sıçardık

Düşün sorgula

İna-i Züdun

Pissed Off

Learn To Live

-




3 com

Honey For Petzi - Heal All Monster (2001)





















Can Özden için eklenmiş ve tekrar hatırıma getirdiği için kendisine teşekkür-ü ilan etmişimdir.

Yine bir Steve Albini imzası ile baş başayız.
















Honey For Petzi - Heal All Monster (2001)

Label: Gentlemen Records



0 com

Jeffrey Lewis - The Last Time I Did Acid I Went Insane and other favorites (2001)



çağımızın kanımca en önemli singer/songwriter sanatçılarından biri, belki de en önemlisi olan Jeffrey Lewis'in 2001 çıkışlı albümü.. bana göre, geride bırakmak üzere olduğumuz on yılın en iyi albümleri arasında yer alan bu albüm, anti-folk türünün de bir başyapıtı sayılabilir.. nadir bulunan diğer bir kaç albümünü de ilerleyen günlerde siteye koymaya çalışacağım, unutursam hatırlatın.. ayrıca stüdyo albümlerinde rastlanamayacak bazı çalışmalarının performansları da youtube'da mevcuttur.. punk rockın tarihini ya da The Fall'un hikayesini bir de Jeffrey'den dinlemenizi şiddetle öneririm.. ayrıca şarkıları dinlerken sözlere de dikkat etmekte sonsuz yarar var, zira Jeffrey'nin müziğinin gücü büyük oranda ozanlığına dayanıyor.. bu konuda mesela atıyorum bir Dylan'dan bence hiçbir eksiği yok.. inanmıyorsanız, buyrun kendiniz görün.. bir de küçük bir not; Jeffrey bağımsız bir müzik sanatçısı olmasının yanında, aynı zamanda bir çizgi roman çizeri de.. hatta canlı performanslarında bu iki özelliğini birleştirdiği de oluyor.. youtube videolarında ne demek istediğimi görebilirsiniz.. ayrıca çizgi roman ve karikatür çalışmalarına netteki sitesinden de ulaşmak mümkün.. kendisini en yakın zamanda ülkemizde görme isteğiyle bitiriyorum efendim.. saygılar..

http://www.sendspace.com/file/t47diu

0 com

Donnacha Costello - Together Is The New Alone (2001)


Donnacha Costello, genellikle minimal techno alanında eserler veren (doğrusunu söylemek gerekirse, bazı istisnalar dışında pek fazla ilgimi çekmeyen bir türdür) Dublin-İrlandalı bir elektronik müzisyeni.. 2001 yılında yayınladığı "Together Is The New Alone" isimli çalışmasında ise, bu genel tarzından uzaklaşarak ambient sularında bir gezintiye çıkmaya karar vermiş kendisi.. ve böylece, rahatsız edici olmayan -bilakis rahatlatıcı- ritmik "glitch"lerle de takviye edilmiş, hissiyat dolu enfes bir ambient albümü ortaya çıkmış; gavurların "brilliant" diye tabir ettiği cinsten..

DWNLD
1 com

Sputniks Down - Much Was Decided Before You Were Born (2001)




Sputniks Down, 1996 - 2003 yılları arasında faaliyet göstermiş Glasgow yakınlarında ki Bishopbriggs'den bir grup. Sanıyorum zamanında grup elemanları Andrew Blue, David Roy ve Martin Healy, dünyada yavaş yavaş yerini belli etmeye başlayan post rock dalgasıyla beraber, komşuları Mogwai'in de etkisiyle bu akıntılardan oldukça etkilenmişler. Kronolojik olarak da Ada'nın ilk elektronik altyapılı post rock gruplarından biri durumunda bu gençler. Bu bağlamda günümüze değin pek çok grubu etkilemiş olabilirler aslında. Benzer olarak aklıma gelen ilk grup The American Dollar ama etkilenip etkilenmediklerini sormadan sağlıklı bir sonuç elde edemeyiz galiba. Ben de geç keşfettiğim için mi yoksa grup artık bir arada olmadığı için mi üzüleyim bilemedim ancak dinlemekten başka çare yok.


Evet bunu istiyorum!
1 com

Ulrich Schnauss


ambient'ın dahi çocuğu Ulrich Schnauss, elektronik müziğin nelere kadir olabileceğini inanılmaz bir şekilde gösteren, Almanyalı bir elektronik müzisyeni.. her ne kadar adını böyle koysak da, kendisi elektronik dışındaki müziklerden de bol bol ilham alan bir müzisyen.. klasik müzikten ve özellikle de 90'ların gürültülü/gitarlı müzik akımı shoegaze'den oldukça etkilenmiş olması; müziğinin bu kadar zengin, gerek sound gerekse düzenleme/beste açısından başarılı, ve hissiyat olarak da derin olmasında önemli bir etken olsa gerek.. 2007'de çıkardığı son albümü Goodbye'da elektronik/ritmik öğelerden biraz uzaklaşmış olması, bu mucizevi sentezin getirdiği çeşitlilikten de uzaklaşma anlamına gelmiş olsa da benim için, yine de hissiyattan "yırtan" bir albümdü.. eh, ne de olsa, elektronik müziğin soğuk ve ruhsuz olmaya mahkum olduğu şeklindeki düşünceleri yıkan pek çok kişiden birisi de o.. bu arada, yeni albümünde ritmik altyapıları tekrar kucaklayacağını ve sözünü ettiğim "zenginleşme"ye tekrar geri döneceğini sezinliyorum ben kendisinin, umarım bu sezgilerimde yanılmam..

buraya koyacağım albümleri, Goodbye'dan önceki iki harika albüm, "Far Away Trains Passing By" ve "A Strangely Isolated Place".. Goodbye albümüyle Schnauss'da, müzikal olduğu kadar hissiyat açısından da bir değişim gözlemlemiştik: kendisinin yaşamış olduğu ve kimsenin farkına varmakta güçlük çekmeyeceği bir aşk acısıyla gelen bir melankoli vardı o albümde, isminden bile belli oluyordu albümün.. ondan önceki iki albümdeyse tam tersi bir coşku havası, bir vecd hakim.. sebepsiz bir mutluluğa gark olduğumu, pek çok kereler gözlerimden yaşlar geldiğini hatırlarım bu iki albümü dinlerken.. müziğin böylesine harika bir deneyim yaşatabileceğini tahmin edemezdim daha önceden.. ve bu halini daha çok seviyorum ben Ulrich Schnauss'un, umarım o melankoliden kurtulur da bizi yine mutluluktan havalara uçurmaya başlar yeni albümlerinde..


2001'deki debut "Far Away Trains Passing By", daha sonra yayınlanan ve en az albümün kendisi kadar başarılı olan bir bonus diske sahip.. sanki bir ikinci albüm gibidir o bonus disk, dolayısıyla es geçmemek lazımdır onu da.. (Slowdive'ın "Crazy For You"sunun leziz bir cover'ını da içeriyor ayrıca)..

Knuddelmaus
Between Us And Them
...Passing By
Blumenwiese Neben Autobahn
Nobody's Home
Molfsee

DWNLD

Bonus Disc:
Sunday Evening In Your Street
Suddenly The Trees Are Giving Way
Nothing Happens In June
As If You've Never Been Away
Crazy For You
Wherever You Are

DWNLD


2003'teki ikinci albüm "A Strangely Isolated Place", Schnauss'un elektronik-shoegaze olayını biraz daha iyi kıvırdığı, dolayısıyla öncekine göre biraz daha gürültülü ve fırtınalı bir albüm.. ayakları yerden kesen, uçurucu anlara sahip..

Gone Forever
On My Own
A Letter From Home
Monday - Paracetamol
Clear Day
Blumenthal
In All The Wrong Places
A Strangely Isolated Place

DWNLD
0 com

Ruins





Live At Kichijoji / Mandala II (2001)



Hyderomastgroningem (1995)




Vrresto (1998)
0 com

Yannis Saoulis - Son (Soundtrack) 2001











Levent Kırca, Oya Başar'ın başıbaş rolülünü oynadığı ve gerisiyle genelde ilgilenmeyen insanlarında izlediği 2001 yapımı Soundtrack. Güzeldi.. Nasıl olduysa sanırım aynı gün içinde 3 defa izlemiştim bu filmi. Bir dönem manyaktım sanırım. Yada sevdiğim insanların gazına gelmişim.. Seviyorum.

Trackliste gerek yok.




0 com

Throbbing Gristle - The First Annual Report Of (2001)




















































Throbbing Gristle - The First Annual Report (2001)

2 com

Malory - Outerbeats


Evet yeni albümleri henüz çıkmadı ama benim için 2008' in en büyük keşfiydi...

.

.

Öpücük