California etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
California etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
0 com

Brendan Glasson

0 com

Ozean - Scenic (1993)

0 com

Ugly Husbands & Old Softy - Salmon-Chanted Evening [2009]



"...buraya kadar okudu"

Ugly Husbands & Old Softy - Salmon-Chanted Evening (2009)




  • limited download: 27

0 com

Factrix - Empire Of Passion/Splice Of Life 7" (Adolescent Records, 1980)


Başka zaman görüşelim..


www.myspace.com/factrix





Factrix - Empire Of Passion/Splice Of Life 7" (Adolescent Records, 1980)

Tracklist:

A1 Empire Of Passion 4:06
B1 Splice Of Life 4:55




3 com

Castanets - Texas Rose, The Thaw And The Beasts (2009)



















Misal hiç biriniz den duymadım "İlyas Salman'ı çok seviyorum abicim, adam harika oynuyor, bıdı bıdı bıdı". Aslın da cidden iyi oynuyor hatta oynamıyor yaşıyordu karakteri. Du eki koyuyorum çünki hepimiz biliyoruz ki adam elini ve giymediği eteğini çoktan çekmiş bulunuyor film piyasasından. Hep çirkindi değil mi.. Hepimizin çoğu çirkin ilan etti onu ve hiç bir zaman el üstün de tutmadı, tutulmadı.. Yazık mı ?. Bence yazık. Baş rol diye adlandırdığımız alan da bile oynarken, sanki hiç baş rol değil, hep alıştığımız yan rollerdeydi. Adamı tanımıyorum. Ama bir şeyleri hissetmeme engel olmadığının da farkındayım. Olduğu gibi biri bence. Mütevazi, alıngan, boynu büküğe yakın. Herhangi bir şey hakkında tahminler yürütmek.. aslında ne zevkli bir şey değilmi. Farkındamısın bu durumun, bu durumunun ?. Küçük şeyler den, polyanna olmadan zevk alabilme dürtüsü. Harika bir şey. Doyumsuzlarla işim olmadığı gibi, yazıya giriş noktama dönelim istiyorum. Aslında çok film de görünmüştür kendisi ama hiç bir kaçını hatırlayamayız. Hep bir-ikidir hatırladığımız sahneler. Dediğim gibi şaşalı bir görüntüsü de yoktur ya, belki de ondandır bu hatırlayamamışımız. Kapağı görünce aklıma geldi. Evet dedim bu film o film. Etkilenmiştim seneler öncesi. Çocuktum. Arabaları, silahları, misketleri, kovboyculuğu, takışmacayı sevmeyen bir çocuktum. Legoları, yap-bozları, hızlı koşmayı, koşu yarışlarını, şarkı söylemeyi, bebekleri, ip atlamayı, kaset kapaklarına bakmayı, dram filmlerini, buğulu sahneleri, yağmuru, her hangi bir yerde piknik havasına bürünmeyi, bakkaldan bir şeyler alıp paylaşmayı, dondurmayı, dart'ı, mor rengi, deri kıyafet giyenleri, lunaparkı, konuşmayı ve en çok da kendimi seven bir çocuktum. Bencil ya da kendini beğenmişin teki hiç olamadım. İstesem de olamıyordum. Ama herkes den farklı olduğumu ve benim gibi birine hiç rastlayamadığımı da hatırlıyorum. Ve daha pek çok şeyi hatırladığım gibi..

İşte o günler de çıktı sanırım bu film karşıma. Adı: Dolap Beygiri idi. Yılaar sonra tekrar karşıma çıkması beni gülümsetti ve hemen almama neden oldu. Diğer oyuncular ise Şener Şen, Ayşen Gruda ve o saftan öte buğulu güzelliğiyle Yaprak Özdemiroğlu. Toplumsal bir filmden öte her daim gerçek kalıcak ve yıllar geçmesine rağmen hiç bir şey değişemeyen biricik ükemizden kaçmak için kafamızda oluşan o pis rezilliklerle dolu bir film Dolap Beygiri. 300 kişi işçi alıcağını duyuran bir yere 3000 kişinin baş vurması gibi. Sondaki bir sıfır nelere mal oluyor değil mi. Filmde üniversite mezunu olan Salman'ın dolambaç olmayan kişiliği yüzünden bir türlü iş bulamayıp, salatalık satmaya başlaması ve zabıtaların görür görmez salatalıkları yerlere atıp, ayaklarıyla ezmesi kadar gaddar bir hayatta olduğumuzu tekrar farkediyoruz gözlerimizi televizyona dikerken. Bunaltıcı mı ? Bence hiç değil. Gerçekler her daim batıcı olarak kalıcaklar, biz de aşama göstermeye hep devam edeceğiz. Gidişatımızın her daim sıkıcı ya ada çıkmazlara yakın gideceğini kim söyledi ki. Ben mi yoksa ? Yok öyle bir şey.. Ne demişler hiç tanıyamadığımız atalarımız; Zirveye çıkmak için, önce en dipe inmek gerekir. İlyas Salman her daim için de hissettiği şanlı ve ürkütücü gerçekçiliğiyle oynamaya devam ediyor film boyunca. Kriz anların da daha da bir iyi oynadığını farkediyorum her seferinde. Gerçekten o an kriz geçiriyormuşcasına bir oyun sahneliyor. 90'ların başında bir türkü albümü yaptı kendisi. Reklamsızlıktan pek tutmadı ama konserler vermeye devam etti. Uzaktan da olsa bir kere görmek isterdim aslında kendisini. Herkesi görmek istemesem de.. Hayat bu. Sürprizlerle dolu bir hayat. Beklemeye devam, evet. Ha bu arada filmi almak isteyenler şu sıralar kampanyalı ürün olarak Dia marketlerin de bulabilirler. VCD formatında, 2.90 gibi komik bir rakama hem de. Ve daha onlarca 80'ler de çıkmış filmleri de yanında bulmanız mümkün. Dün konuştum daha bir Dia görevlisiyle, (hani o yaşıtım diye düşündüğüm renkli gözlü, beyaz tenli sarışın bayan) "tekrarları gelmez kampanya bittikten sonra" diye de mırıldandı kulağıma. Aslında o da Yaprak Özdemiroğlu kadar güzel ama.. hiç bir itirafta bulunamıyorum kendisine. Hiç kimseye bunca yıl bulunamadığım gibi..

Sahne adıyla Castanets, doğduğunda koyulan tam ismiyle Raymond Raposa. Keşfettiğim dönem 2005'in Bahar dönemiydi. Çok fazla etkilendiğimi hatırlıyorum bir şarkısının introsundan. Intro'ları hep çok fazla sevmişimdir. Eko, akustik gitar ve atmosferik bir hava vardı şarkıda. İsmine şu an ulaşamıyacağım. Ama yesyeni albümü çıktığını gördüğümde geçenlerde sevindim gayet. Kapakta huzur dolu sanki değil mi bazılarımıza göre. San Diago çıkışlı. Bence arşivinize girmesi, aklınızı da yazabiliceğiniz bir isim Castanets. Yine salaş, yine kafama göre yazdığım bir yazının daha köküne geldik. Şimdi bir kahvaltı edeyim, belki bugün yine görüşürüz.. Anlatıcaklarımız hiç bitmez aslında. Ama anlatıcak gücü her daim bulamıyoruz. Değil mi..

Photo: Raymond Raposa


























Castanets - Texas Rose, The Thaw And The Beasts (2009)

Label: Asthmatic Kitty Records


Tracklis:

01 Rose
02 On Beginning
03 My Heart
04 Worn From the Fight (With Fireworks)
05 No Trouble
06 Thaw and the Beasts
07 We Kept Our Kitchen Clean and Our Dreaming Quiet
08 Down the Line, Love
09 Lucky Old Moon
10 Ignorance Is Blues
11 Dance, Dance


1 com

Lou Barlow - Goodnight Unknown (2009)








































İhlas şofbenlerin popüler olduğu dönemler gibidir bazı gruplar. O zaman alınmışlardır ama halen çok fazla ev halkı o şofbenden kullanıyordur ya hani, işte öyle vaka. Gülümsetici, akılda kalıcı, anılar la dolu. Konu açıldığında kahkahalarla güleriz toplaştığımızda. Sanki hepimiz para sıçan adamlarmışız gibidir. Hepsi acı/tatlı gerçektir. Çünki hepimiz o şofbeni hala kullanıyoruzdur.

Bu albüme ya da Lou Barlow'a ait değil bu düşüncem. Bu düşünceye yer verebilitesi olan insanlığa. Sebadoh, Dinasour Jr. ve bir kaç grupta daha ismini görebiliceğiniz, Indie piyasında ki önemli baş adamlardan sadece biri Lou Barlow. Önemli olmasından öte kendi zevk-i beğenimize girebilmesi daha önemli tabi. Albüm gayet taze ve kokusuyla upload edildi. Hızlı olmakta fayda var, malum insan web şerif hani. Öpücük.

Photo: Erkin Gören

Web Site: http://www.erkingoren.com/


























Lou Barlow - Goodnight Unknown (2009)


Label: Domino Records


tracklist:

01 Sharing
02 Goodnight Unknown
03 Too Much Freedom
04 Faith in Your Heartbeat
05 The One I Call
06 The Right
07 Gravitate08 I’m Thinking…
09 One Machine, One Long Fight
10 Praise
11 Take Advantage
12 Modesty
13 Don’t Apologize
14 One Note Tone



3 com

Hope Sandoval & The Warm Inventions - Through The Devil Softly (2009)



























Kulaklarım da yanan ateşin bir parçası asla olamamıyacaksın.. Parmak uçlarım tüylerine dokunurken, sen çoktan yitirilmiş olucaksın. Geri manevralarımla kendimi kaldırım taşlarım da görsem de, seni hep biliyor gibi olacağım. Limon rengini alan tişörtüm, atletiksiz sırt dekoltem, diğer rengi farklı olan çoraplarım ve yüzümdeki ifadesizliğimle sana aldığım halka küpeleri içim de saklıyor olacağım. Beni bitirdiğin yerde, aynı yerdeyim. Tekrar beyazlara boyanmak için..

Photo: Greg Sand



























Hope Sandoval & The Warm Inventions - Through The Devil Softly (2009)

Label: Rough Trade Records

01. Blanchard 5:01
02. Wild Roses 3:40
03. For The Rest Of Your Life 5:38
04. Lady Jessica And Sam 4:29
05. Sets The Blaze 2:31
06. Thinking Like That 4:44
07. There's A Willow 5:07
08. Trouble 5:24
09. Fall Aside 4:46
10. Blue Bird 5:11
11. Satellite 4:58

0 com

Inca Ore & Secret Abuse - Bored Fortress Split 7'' (2008)



























Geçenlerde aklıma gelenleri yutmaya başlatmıştı. Üstüne su içmeye bile gerek duyduramıyordu o. Örttüm üstüme yorganımı ve başladım söylenmeye; "Hangisi beni duyuyordu acaba" diye. Orada kaldım bir süre. Sonra da yanına geldim, hani sen farketmeyesin diye çıkarıp bıraktım bir kenara nalınlarımı ve arı mayalı silgi kokan kalem çantamı.. İpeksi kumaşlara sarmalıydın beni boydan boya ama bilemedin, edemedin. Boşver. Hadi gel artık. Şişirilmeyi beklediğim toplarım gibiydi yaşam ve sen halen hiç bilmediğim bir yerde uyarılmayı bekliyordun oysa ki. Görücektim oralarda silüetini ve akıcaktım ayak tırnaklarına. Belki de, belki de..


Inca Ore & Secret Abuse - Bored Fortress Split 7'' (2008)

Label: Not Not Fun Records

Limited Edition Album


Inca Ore - Aztlan At 4 Altitudes
Secret Abuse - I Stole A Gun That Sings With Joy
Secret Abuse - Rib Of His God




1 com

Flipper - Album Generic Flipper (1981)




























Yıllar o zaman Nirvana'nın ne denli kült olduğunu ilk düşündüğümüz yıllardı ve grup fotolarına bakıp ta "kahrolsun, şimdi bunları canlı izleyemiyecekmiyim ben hiç bir zaman" lafını tüttürürdük boğazımız da. İşte o meşhuur fotoların birinde Cobain, her zaman ki Punk görüntülü salaş tavırını ortaya koymuş ve bir duvara yaslamıştı kendini o koca güneş gözlükleriyle. Üzerinde de beyaz bir tişört, bir balık ve Flipper yazmaktaydı. Merak etti bazılarımız nedir bu diye ve daha sonraları öğrenicektik ki Grunge olayının yaratılmasındaki temsilcilerdendi onlar. Bir şekilde bulduk, dinledik, sevdik, benimsedik ve zaman hiç durmadan akıntısını kulaklarımızın için de hissettirdi. Herşey müzikten ibaretti ve öyle kalıcaktı. Dışa vurum gerekti..

Ayrıca bir dönem Nirvana'nın bass adamı Krist Novoselic'de Flipper'a dahilmiş. Onca yıllar sonra da geçen sene Flipper Live: Target Video 1980-81 adlı bir DVD yayınlanmış.

























Flipper - Album Generic Flipper (1981)
Label: Subterranean Records

Ever
Life Is Cheap
Shed No Tears
I Saw You Shine
Way Of The World
Life
Nothing
Living For The Depression
Sex Bom

0 com

Inca Ore - Birthday Of Bless You LP (2008)



















Eskiden merdivenlerin tutunnulacak yerlerine ters binipte kayardık hani. Ne de zevk alırdık. Bacaklarımızdan akardı bazen. İşte o tip geçsin istiyoruz sanırım zamanı değil mi. Bir an önce beklediğimiz ve gerçekleşiceğini sandığımız o güzelim günleri görmek için. Kaymak ve sonsuza kadar kaymak. Kendimizi aldatmaktan öte başka bir yapıcak şeyimiz ve çaremiz olmadığı için kayıyoruz yılları, haftaları, günleri, saatleri, dakikaları, saniyeleri ve bizi öylece bekleyen hedeflerimizi. Bitmez ki bu kayışlar.. Bir sonuca varanı görünce çok seviniyorum. Cidden seviniyorum. Bir kişinin bile o kayışların sonunda kurtulması çok önemli. Kıskanmıyorum onları ya da hazımsızlık yaşamıyorum. Tebrik üstüne, tebrik ediyorum. Anın ve müjdeli haberin tadını çıkarsın diye mütevazi olmayan söylemler yapıp pastasının üzerine kremayı kendi ellerimle yediriyorum. En temiz halimle.. Ama biz beklemeye ve kayışlara devam etmeliyiz. Biliyoruz ki varıcaz nirvanamsı güzelliklere. Hiç bir şey bu düşüncelerin ve kayışların önüne geçmemeli. Geçen olursa 2 tokatta ona atılmalı ki düzeltsin üslubunu münasebetsiz herif. Herneyse..

Saatler öncesi banyoda farkettim ki.. o bile zevkini geri çekmiş. Sıkıntılı çok. Etrafımda gördüğüm pek çok insan gibi. Ben değilim önemli olan. Onlarda değil. Kim peki ? Kilimci mi yoksa. Hep köşede olan köşe bakkalın sahibi muzaffer amcanın gül yüzlü karısı mı yoksa. Ya da o lüx görünen sinsi ve uyanık konfeksiyoncu nun ta kendisi mi. Hiç kimse değil işte. Herşeyin farkındasın yine. Bana oyunlar oynayıp galyana gelme, getirtme bir zahmet. Yine de şu salmışlık hissi olmasa herhalde ne yaparız ben bile bilemiyorum. Halen salıyorum gitsin zamanı ve olucakları. Soru soranlardan iyice tiksinir de oldum sanırım. "Hayata dair plansal sorularınızı lütfen kendinize saklayın artık" desem de bir faydası olmadığını hepimiz biliyoruz. O kadar çok lar ki.. aşabiliriz ama herşeyi. Sadece en derinimizde bu duyguyu benimsiyelim yeter. Gerisi ilerlerken o 6 saniyelik zevkten daha hızlı geçicek ve artık güleç yüzümüz ortaya çıkıcaktır. Ya herşeyi biliyorsun işte, bıkmadın mı bana söyletmekten hala. Yürü be koçum, kim tutar ikimizi. Tutucalara son noktayı koyup gidin artık şu yeşil-mavi karışımı olan yerlere ya da öyle sandığınız evlere. Beyaza boyayın her yeri hatta her yerinizi. Evet, renk olarak beyazdan bahsediyorum. Diğerinden kurtulun bir an önce. Lanet olası pislikler bitiriyor bedenleri görüyoruz hep. Devam etmek varken, ne diye bitelim ki ? Daha yapıcak çok hayalimiz ve gerçekleştireceğimiz kayışlar var önümüzde. Gül yapraklı yatağımız da yatarken bunların farkına varıp hızlı hareket edin. Dişlerinizi göstermekten çekinmeyin onlara ki tokat etkisi yaratması için bu en başlıca göreviniz olsun. Ben mi ? Ben gelirim arkadan, siz gidekoyun. Yola koyulun..


Uzun zamandır bir yeni dinlediğim şeyler tokkat etkisi yaratmıyordu ki Salı günü iş yerinde ve onlarca insanın arasında kulağıma fısıldayan Inca Ore güzelliğine kadar. Alışılmışın dışında sesler kullanıpta kafamda ki orjinalliği ve Grouper tadını yakalamıştım. Bir an da umutlandım herşeye. Umutsuzmuydum onu da hiç bilmiyorum ama bana güç verdiği kesin. Bana güç veren herşeyi el üstünde ve daima kafamda tutarım. Bana 1 verene 3 veren bir kişiliğe sahip olaraktan eğer farklı seslere ve Grouper tadına açıksanız bu albümü var gücümle destekliyor ve indiripte rahat bir ortam da hatta varsa kulaklıkla dinlemenizi öneriyorum. Kayıtlar sanki bir mağara da kaydedilmiş ve üç beş kişiye dağıtılmış gibi. Uğultulu ve anı yaşayan kayıtlara hiç dokunulmamış. Albümün genel gidişatı gayet salaş kayıtlar ve donuklaştıran yüz ifadelerimiz le dolu. Huzur veriyor herşeyden ötesi. Ama bazılarımız dediklerimi abartılı bulabilir, alışamayabilir albüme belki ama hepimiz farklıyız ve bunun farkındayız.. Derken kısa bir arşatırma yaptım kendisi hakkında ve yine beni gülümseten bir sonuçla karşılaştım. Grouper ile verilen konserler ve piyasaya beraber sürdükleri Split bir albümleri vardı. Yine bir şeylerin farkındaydım ve bu durum da bana güç veriyor, gülümsetiyordu. Yoldaydım. Üstte gördüğünüz fotoğrafı dün gece buldum. Renk uyumu cidden çok iyi, özveriyle çalışılmışın içinde. Mart 2009 yapımlı olan Gölge filminden bir kare sadece. El üstünde tuttuğum müzisyenler listesinde, Mehmet Güreli ismini uzun zamandır bulundururum. Yönetmenliğini Mehmet Güreli'nin yaptığı bu film reklamsızlıktan ötürü rağbet görmemiş ama zaten rağbet görmeyen filmler değilmidir bizi bizim gibi gösteren. Yine herşeyin farkındasın.. Daha izlemedim Gölge'yi ki pek film izlemeyen biriyim. Ama neler oluyor diye de takip ederim. Daha fazl uzatmamın bir anlamı yok sanırım. Yine keyfiniz bileceği bir durum ve ben yine ne söylesem boş.. Plak çekimi olan bu albümü başucuma çoktan koydum bile.

Yazı esnası fon: The Jesus And Mary Chain - Psychocandy / Tim Hecker - Radio Amor

Myspace


















Inca Ore - Birthday Of Bless You LP (2008)

Label: Not Not Fun Records

1 Silver Wings (5:48)
2 Creation (5:41)
3 Joy (2:54)
4 Lady Days (2:40)
5 Sunset Pigments (3:44)
6 Resolution Of All My Family Sisters (1:54)
7 Infant Ra (3:13)
8 Everlasting Fountain (3:43)
9 Alone In The Supreme (2:23)
10 Sun (4:02)
11 Wedding Day (4:31)


0 com

M. Gira (Swans Related Project) - Drainland (1995)



















Zorla geçirdiğim kısa zaman öncesinde bir evdeydim. Yanımda en sevebildiğim bedenler kendi aralarında gülüyorlar, bende öylece onlara bakıyordum. Herhangi bir şeye dikkatlice bakmayı, konuşmaya başladığımdan beri, başlıca kişilik özelliğim haline getirdim. Yoğunlaşabilmenin verdiği derin haz duygusu beni benden alır, ötesine geçerdim. Geçerim de.

Gülmeyi, güldürmeyi, güleni seven bir yapım olmasına rağmen, karanlığa doğru ister istemez göç ediyorum sık sık. Bu bir depresyon belirtisi, moralimin sıfıra yakın olmasından kaynaklanan bir durum HİÇ değil. Burç'lara inanmayan çok fazla insna olduğunu biliyorum. İnananlarında olduğunu bildiğim gibi. Yüzyıllardır aynı şeyi yapıyorum. Çok tanıdığım, tanımaya çalıştığım yada sadece merhaba dediğim insanların doğduğun dönemleri öğrenip, aynı dönemde doğan insanlarla ilgili bir kişilik karşılaştırması yapıyorum. Ortaya çıkan sonuçlar hep tahmin ettiğim, yani aynı dönemden doğan insanların, aynı durumlardan haz aldığı hatta olayın bir abartılı boyutuda, aynı dönemde nedensiz yada az nedenli olaraktan, halk dilinde bunalım denilen hale girişmeleridir. Deneyin. Bir kaç defa deneyin. Ama deneyin.

Askerlik sonrası gün geçtikçe insanlardan uzaklaştım. Bazen de çok yakınşlaştım. Bazen dokundum, bazen tiksindim. Bu karmaşanın başlıca nedeni, askerlik sonrası öğrendiğim "İnsanlara karşı güvensizlik" duygusundan mı kaynaklanıyordu bilemiyorum. Yoksa mükemmeliyetçilik felsefesini beynimde taşıyan biri değildim, değilim. Öyle bir şeyin olamıycağını senin gibi bende biliyor ve biliyordum. Ama elimden bir şey gelmiyor, onlarda başta beni anlamasada sonradan ben laf atmadan hiç laf atmıyacaklarını öğreniyorlar ve hizmete sunuyorlardı. Herşeyi hazır kıta bekleyen yapıma, çok hareket etmediğimden doğan bir göbek de edinmiştim. Bir süredir eskisi gibi yiyemiyor ve gün geçtikçe her şeyden ve herkesden uzaklaşmaya ne yazık ki devam ediyorum.. Verilen değerlerin dönüş biletini ellerimle kesmediğim için belki de bu hale gelmiştim. Belki de.. Ne istiyordum, ne istemeliydim. Hiç bir şey bilemiyor, hiç bir şeyin farkına varamıyor, herşeyin farkına varmaya devam ediyor ve ediyordum.

Değişimi de sevmiyor, sevemiyordum. Değişenleri de sevmiyor, sevemiyordum. Sadece kendimi düşünemiyor, hep onlara yardım etmeye devam ediyor ve ediyordum. Ediyorum da. Yıllardır beklenilen o an bile gelse, eski heyecanımın bir daha geri gelmemiyeceğini çok iyi biliyor ve bilmeye devam ediyorum. Uzatmanın bir anlamı yok.. Ben hep ordayım, ulaşılabilen beden, burdan el sallarken.. Adresim aynısı, marketin karşısı eklemesini yapıyordum..



















Dinlediğim ve beni yerden yere vuran albümler listesinden olan bu albümle tanışmam çok geç olsada, birbirimize çok çabuk alıştık ve tamamladık. Kullanılan ve ele alınan sesleri duyduğumda donuklaştığım gibi etkisini kaybetmeyen de özel olan bir özelliğide mevcut benim için. "Swans" 90'ların ortasından dağılıp, sevenlerinin salya sümük ağlamasına neden olduktan sonra, 2 baş adam ama birinin vajinası olan "Jarboe" solo albümler yaparken, 1954 goğumlu "M. Gira" yani tam ismiyle "Michael Rolfe Gira" hiç boş durmamış ve ilk solo ayarındaki olan bu üretimini 1995 yılında kendi müzik firması olan güzelim "Young God Records" etiketiyle "Swans" sevicilere ve sevmeye yeni başlıyacak olan bedenlere yansıtmıştır.

Albüm herşeyiyle güzel ve özel olduğu halde, "If you carry the light for me, through oceans of melting steel" diye gırtlaktan bağıran adamımın vokal tonajı, altyapısı ve beste düzenlemesiyle beni benden zaten o an almıştı. 80ler başında hırçın olan "Swans" müzikalitesi gün geçtikçe softlaşırken sonun yaklaştığını hissedenler için bu albümün çıkması sürpriz olmadığı da kesin bence. Bir elimdeki parmakları geçmeyen adamlarımdan "M. Gira" her zaman yapıcağını yapmaya devam etmesi dileğiyle, peronda ki boş trenler gibi beklemeye devam ediyorum..


M. Gira (Swans Related Project) - Drainland (1995)

1. You See Through Me
2. Where Does Your Body Begin?
3. I See Them All Lined Up
4. Unreal
5. Fan Letter
6. Your Naked Body
7. Low Life Form
8. If You...
9. Why I Ate My Wife
10. Blind -


0 com

The Soul's Release - Sometime, Somewhere (2008)






- Ah ne güzel olaydın sen.

- Biliyorum...



0 com

Idaho - Hearts Of Palm (2000)



























- Yanıyorum..

- Pardon ?

- Yanıyorum..

- Anlayamadım ?

- Yanıyorum..

-Sizi anlayamıyorum.

- Yanıyorum..

- Yine anlayamadım.

- Yanıyorum..

- Ne demek istiyorsunuz ?

- Yanıyorum..

- Ben sizi hiç bir şekilde anlyamıyorum ama.

- Yanıyorum..

- Peki. Benim vapurdan inmem gerekiyor artık. İyi günler size.

- Yanıyorum.. yanıyor, yanıyor, yanıyorum. Yanıyorum..



0 com

Fleeting Joys - Occult Radiance (2009)



3 Yıllık bir aranın sonunda gelen yepyeni "Fleeting Joys" kayıtlarından oluşan uzun çalar.. Pek sevinerek edindim, paylaştım.


0 com

Fleeting Joys - The Breakup


0 com

Fleeting Joys - Despondent Transponder (2006)
















İkibinler'de çıkmış en iyi Shoegaze/Indie projeleri listesinin tavanlarında(lar) benim için.. Albüm bağımlılık yapabiliyor sevenlerine.. Tek şarkılık bir grup değil "Fleeting Joys". Tekrar upload ettim geçen 2 sene içinde indiremeyenler için.


Bunun dışında, Ychorus'da her hangi bir türde yazı yazmak yada albüm paylaşımı yapmak isteyenler bana ulaşsın lütfen.




Fleeting Joys - Despondent Transponder (2007)



4 com

Myspace Volume 1 - Ata Ebtekar



Bundan böyle demo, albüm vs. şeyler yayınlamayan, yayınlama arifesinde olan, yada albümlerini cidden bulamadığım grup, proje ve müzisyenleri ülke, din, dil, ırk gözetmeksizin "Myspace Volume" adı altında toplamayı ve tanıtmayı düşünüyorum. Araştırmanın gerisi de size kalıcaktır.. Uuzun süredir beynimde olan bu durumu gerçekleştirmenin hazzını yaşarken ilk konuğumuzdan çok kısaca bahsetmek istiyorum..


1972 Almanya doğumlu olan İran asıllı "Ata Ebtekar", günümüzde kendini California'nın kollarına bırakan bir müzisyen.. Electronic, Experimental, Other tadlarını barından müzikal düşüncesiyle yola çıkıp Myspace sayfasında 5 kayıtlık örnek sunan "Ata Ebtekar"ın müziğinde yer yer doğu ezgisini görebiliyor, uzaysal seslerle duraksaşabiliyor, hatta nostaljik Yeşilçam filmlerinden fırlamışcasına tınlayan ton seçimiyle ilgi odağımız oluveriyor.. Seviyorum bu müziği. Yaptığı bazı işler ve myspace sayfasına göz atmak için şöyle yapabiliriz..

"Myspace Volume" serimiz vatana, millete hayırlı olmasını temenni ederken, 5 kayıtlık bu klasörü de indirmenizi tavsiye ediyorum.. Vaktim el verdiğince seriyi sık sık devam ettireceğimdir. Haydi bre pehlivan..


0 com

Dream Brother - The Songs Of Tim + Jeff Buckley (2006)


Dream Brother - The Songs Of Tim + Jeff Buckley (2006)

1. The Magic Numbers- Sing A Song For You
2. Micah P. Hinson - Yard Of Blonde Girls
3. Sufjan Stevens - She Is
4. King Creosote - Grace
5. The Earlies - I Must Have Been Blind
6. Bitmap - Dream Brother
7. Engineers - Song To The Siren
8. Adem - Mojo Pin
9. Tunng - No Man Can Find The War
10. Stephen Fretwell - Morning Theft
11. Kathryn Williams - Buzzin' Fly
12. Matthew Herbert & Dani Siciliano -
13. Clayhill - The River


1 com

Foot Village - Untitled 7 (2005)




California'lı "Foot Village".. Biraz daha delirmek ve salıvermek için ideal. Gerçek hissiyatlar kusmuğu..



Foot Village - Untitled 7 (2005)

1. Japan
2. Mexico
3. Peru, Austria, And Canada


1 com

Fantômas - Fantômas




"Faith No More" frotmani, hafiften dahiyane, hafiftenden deli olan insan " Mike Patton" beylerin yine kendisi gibi çılgın projesi yani California çıkışlı "Fantomas" olayı için, Experimental, Avantgarde, Alternative hafiftende Metal etkileşimlerini rahatlıkla görebilirken, Noisecore hatta Stoner Rock, Hardcore havalarının bile olduğu bu albümün 1999 basım olduğunuda belirteyim. "Melvins"ten bildiğimiz ve "Mike Patton" beylerin kadim dostu olan, gitarist "Buzz Osborne"da kadroda yer alıyor. Davul'u ise "Slayer", "Testament", "Metallica"da baget kırmış olan "Dave Lombardo" yer alıyor. Bass gitarıda daha önceleri "Trevor Dunn's Trio-Convulsant", "Mike Patton" imzalı diğer bir proje olan "Mr. Bungle" ve yine "Melvins"te parmaklarını yoran "Trevor Dunn" insanına vermişler. Kısacası sevgi dolu bir kadro işte.


Geneli kısa olan 30 kayıttan oluşan bu albümü, fıttırık ve değişik lafını sevenlere armağan ediyorum. Sertlikten tiksinenlerde uzak dursun bi zahmet. Apayrıca, "Book: 1 Page 4" kaydının ilk 2 dakikalarında "Dario Argento"nun belkide en önemli filmi "Suspiria"nın filminin müziklerini yapan "Goblin's" havası bile sezmek mümkün benim için. "Book: 1 Page 14" ayrı bir sevdiğim kayıt. Arıza albümler serisine devam ediyorum..





( Fantômas - Fantômas /1999 /Ipecac Recordings)


"Book 1: Page 1" – 1:33
"Book 1: Page 2" – 1:38
"Book 1: Page 3" – 1:08
"Book 1: Page 4" – 4:22
"Book 1: Page 5" – 0:45
"Book 1: Page 6" – 1:11
"Book 1: Page 7" – 0:54
"Book 1: Page 8" – 1:01
"Book 1: Page 9" – 0:47
"Book 1: Page 10" – 1:20
"Book 1: Page 11" – 0:53
"Book 1: Page 12" – 1:58
"Book 1: Page 14" – 2:11
"Book 1: Page 15" – 2:13
"Book 1: Page 16" – 0:57
"Book 1: Page 17" – 0:50
"Book 1: Page 18" – 5:06
"Book 1: Page 19" – 1:21
"Book 1: Page 20" – 0:29
"Book 1: Page 21" – 0:38
"Book 1: Page 22" – 2:11
"Book 1: Page 23" – 0:56
"Book 1: Page 24" – 0:52
"Book 1: Page 25" – 0:52
"Book 1: Page 26" – 1:15
"Book 1: Page 27" – 1:37
"Book 1: Page 28" – 1:35
"Book 1: Page 29" – 1:11
"Book 1: Page 30" – 0:33

.

.

Öpücük