Hungry Cloud Darkening
Dinleyince çok kişinin bildiği, dinlediği zannettim; değilmiş. Bir yerde Broadcast ile Yo La Tengo arası demişler. Anlamam, etmem. Dinledim, dinleyiniz, hatta albümü de... (lütfen)
captain ishmael and the sound avengers
20 Nisan 2016'da yayınlanan bir albüm. 10" plak formatında, dünya çapına sadece 8 kopya basıldı!
Peonies - Infinity Has No Exits (Sloow Tapes, 2008)
1 | Infinity Has No Exits | |
2 | Glimpse Into Bricks And Bones | |
3 | Asleep Within The Awake |
Ugly Husbands & Old Softy - Salmon-Chanted Evening [2009]
Ugly Husbands & Old Softy - Salmon-Chanted Evening (2009)
- limited download: 27
Pussy Galore - Exile On Main St. (Shove Records, 1986)
Tram - Heavy Black Frame (Piao! 1999)
Böyle kelimelerden sıkılmış bir günümde yazı yazmak için bilgisayar başına oturunca aklıma John Cage’in 4’ 33’ adlı sessizlik performansı geldi. 1952 yılında müzisyen John Cage herkesi şaşırtan bir sessizlik bestesi ile çıkmıştı izleyicilerin önüne... Bu şaşırtıcı bestenin sonraları çok tartışılan ve müzik tarihine mal olan ilk performansı David Tudor tarafından 1952 Ağustos’unda Woodstock, New York’ta gerçekleştirilmişti. Tudor sahneye çıkarak piyanonun başına oturmuş ve kapağı kapatarak parçanın başladığını işaret etmişti. Bir süre sonra, birinci bölümün sonunu ifade etmek için kapağı açıp kapamış ve bu hareketini ikinci ve üçüncü bölümler için de tekrarlamıştı. Parça boyunca Tudor tek bir nota bile çalmamış, kasıtlı bir ses çıkarmamış ve bir kronometre tutarak sadece nota kağıtlarını çevirmişti. Bu performansın yarattığı büyük tartışmanın ardından şöyle demişti John Cage:
“Bir noktayı kaçırdılar. Sessizlik diye bir şey yoktur. Sessizlik diye düşündükleri şey rastlantısal seslerle doluydu, ancak onlar dinlemeyi bilmiyorlardı. Birinci bölüm boyunca dışarıdaki rüzgârın kımıltılarını duyabilirdiniz. İkincide, yağmur taneleri damda pıtırtıya başladı. Üçüncüdeyse insanlar bu kez kendileri konuşmaya, dışarı çıkmaya ve bu sırada türlü, ilginç sesler çıkarmaya başladılar.”
John Cage kadar sanat cesareti taşısam ya da Tarık Günersel gibi bir tarzım olsa bu hafta boş bir köşe sunmak isterdim size. O boşluğa bakıp düşünmeniz için... O düşünceler sizi şaşırtan beyazlığı ne güzel doldururdu kim bilir?
İçimde kelimeler tükendi dedim ya, bunun üzerine düşünüp duruyorum şimdi... Gündemi, haberleri filan takip etmek istemiyorum bir süredir. Geçenlerde yazmakta olduğu gezi kitabı için benimle söyleşi yapan Amerikalı yazara da öyle dedim. “Bana Kıbrıs müzakerelerini soruyorsunuz ama ben onlarla ilgilenmiyorum ki. Bir şirket kurma pazarlığını andıran bu toplantılar en baştan içimi acıtıyor. Bir ülkenin geçmiş yaralarını iyileştirme, yeni bağlar kurup barışma, ülkenin insanlarının da aktif katılımıyla oluşacak bir barış süreci, yeni bir hayat tahayyülü göremiyorum. Buna bezginlik diyebilirsiniz ama benim için adı sadece sessizlik. Bu rahatsız edici gürültüye, ait olmadığım anlayışa ve dile katılmadan yeni yollar arama çabası...”
Birileri bunu bir çeşit sinizm, sorumluluktan kaçma kaypaklığı olarak görebilecektir ama hayat, ta çocukluktan itibaren bize alıştırıldığı gibi sadece Kıbrıs Sorunu demek değil. Aslında Kıbrıs Sorunu da görüşmeler demek değil. İki insan arasında da bir mikro modelini görebileceğimiz bazı gerilimler, duygular, korkular, ihtiraslar, yıkıcılığa ve yapıcılığa dair dürtüler ve insan olmaya dair her türlü durumla ilgili...
Çok acılar yaşanmış, ölen ölmüş giden gitmiş ama yine de hayat sürüyor. Geçmişin onca ağırlığını ve geleceğin belirsizliğini taşıyarak sürüyor ama... Geçmişle yüzleşilip bir gelecek projesine sahip olunmadan düze çıkmak mümkün mü?
Belki de en baştan yanlış olanı düşünmek lazım. Sistemin kendisi barışı inşa edebilecek bir sistem değil ki... Sistemin yarattığı insan tipi barışı kucaklayacak bir insan tipi değil ki... Kıbrıs sorunu bir kapitalizm sorunudur. Aslında mesele bu kadar basit... Ve bir o kadar da karmaşık…
Taraflar kendi çıkarlarını en iyi şekilde korumak savıyla oturdukları o masalarda bizim ülkemize ve geleceğimize dair kurduğumuz romantik hayallerle ilgili değiller. Bu ülke zaten bizim filan da değil.
Ara Bölge’de yürüyordum Downer’in çok beklenen basın toplantısı öncesi… Rastlayıp sohbet ettiğim herkesten de hissettiğim bu oldu. Kolektif bir depresyon yaşanıyor sanki. Belli ki yalnız değilim.
Hem kelimelerden bıktığımı söyleyip hem de yazı boyunca yaptığım bunca ukalalıktan sonra benden bir Pazar günü hayata dair dişe dokunur kelimeler bekleyen sizlere şunu söylemek istiyorum.
Yazı masumiyetini çoktan yitirmiş, pek çok yazar çoktan teslim olmuş. Kelimeler daha çok da bizi kandırmak, gözümüzü boyamak için iş başında...
Bunca kirlenmişlik içinde size sunabileceğim sadece içtenliğim. Bu dünya fena halde canımı acıtıyor her zamanki gibi. Hayatı seviyorum; hem de çok... İyi ve güzel zamanların, bunca kirlenme ortasında kendini korumaya çalışan insanların değerini biliyorum; o başka...
Sessizliğe ihtiyacım var... Kendimi işitebilmek, yalan korolarına dahil olmamak için. Susma hakkımı kullanmak istiyorum. Rüzgârın, ağaçların, kuşların, böceklerin, dünyanın sesi işitilebilsin diye...
Tracklist:
Sacher-Pelz - Cainus (1979)
Rraaiillss - 1098 (2010)
Kedi miyavlaması sendromu
Kedi miyavlaması sendromu, Kedi çığlığı sendromu veya tıptaki isimleriyle Cri du Chat sendromu ya da Cri-du-Chat sendromu (5p delesyon sendromu, 5p minus veya Lejeune sendromu olarak da isimlendirilir), 5. kromozomun bir parçasının kaybıyla ilişkili nadir bulunan bir genetik düzensizliktir. Sendromun genetik tanımı 46,X(X/Y),-5p olarak gösterilir. Yani kişide 46 kromozomun bulunduğunu fakat 5. kromozomun kısa (petit) kolunun bir kısmının bulunmadığını ifade eder. Bu tip kromozom mutasyonlarında DNA'daki bazın ya da bazların yok olmasına delesyon adı verilir. Delesyondaki büyüklük bebeklerdeki fiziksel, psikomotor ve zihinsel gelişimlerini etkiler.
İlk olarak Jérôme Lejeune tarafından 1963'de tanımlanmıştır.Durumun etkileri her 20.000 ila 50.000 canlı durumda 1 görülür. Rahatsızlık etnik geçmişi olan bütün insanlarda ve 3/1 oranla dişilerde daha çok görülür.
Sendrom adını yenidoğanın karakteristik ağlamasından alır. Bebeğin ağlayışı yutak ve sinir sistemindaki sorunlarla ilişkili olarak yavru kedi miyavlaması gibidir. Bu ağlayış sendromu tanımlar. Bu bebeklerin 1/3'ü 2 yaşından önce bu ağlayışlarını kaybederler. Cri du chat sendromunun diğer belirtileri ise şöyledir:
- yutma ve emmedeki zorluklar yüzünden beslenme problemleri,
- düşük doğum ağırlığı ve zayıf büyüme,
- bazı kavrama, heceleme ve motor gerilikler,
- hiperaktivite, saldırganlık, huysuzluk nöbetleri ve tekrarlamalı hareketler gibi davranışsal problemler,
- zamanla değişebilen alışılmamış yüz çehresi,
- aşırı salya,
- kabızlık,
- gözler arası mesafenin geniş olması,
- ense yapısının küçük olması,
- yüksek ve dar damak yapısı,
- parmaklar arasında kısmi perde.
- Mevcut tedavi yöntemi yoktur. Sendromun neden olduğu sağlık problemleri (emme ve yutmada zorlanma, mide sorunları, kabızlık, şaşılık, böbrek ve kalp sorunları, solunumun geçici olarak durması, zayıf kas yapısı vs.) semptomatik yollarla tedavi edilebilir.
Ayrıca çocuklara erken dönemlerde konuşma ve davranış terapileri uygulanmalıdır. Sendromu taşıyan çocukların birçoğu eğitilebilir, kendilerine bakabilecek kadar sosyal gelişim gösterebilir.
Bu sendroma sahip bireylerin ebeveynlerinin genetik danışma alması ve çocuğa uygun eğitim planının yapılması aileye ve çocuğa daha kaliteli bir yaşamı sunar.
1 | Intro | 0:53 | |
2 | HeyHeyHey | 3:13 | |
3 | When You Feel Like... | 3:22 | |
4 | SPF85 | 3:38 | |
5 | Out of the Bag | 3:50 | |
6 | Again, Please | 3:58 | |
7 | Going Out | 3:39 | |
8 | Kissoff | 3:38 | |
9 | Red String | 3:14 | |
10 | Halogen | 3:48 | |
11 | Staring Contest | 4:45 | |
12 | FlossyNossy | 4:09 |
Ilyas Ahmed & Liz Harris - Visitor EP (Social Music Record Club Subscription Series, 2011)
Antony van Leeuwenhoek
Antony van Leeuwenhoek, (24 Ekim 1632 - 30 Ağustos 1723) tam adı Thonius Philips van Leeuwenhoek ('Laywenhook' şeklinde okunur) olan Hollandalı tüccar ve bilimadamı. Genellikle, Mikrobiyoloji'nin babası olarak bilinir .Bir sepetçinin oğlu olarak dünyaya geldi, 16 yaşında bir kumaş tüccarının yanında staja başladı. En iyi bildiği şey mikroskobuyla çalışmaktı. Kendi yaptığı mikroskopla tek hücreli canlıları inceliyordu.
90 yaşındayken, 30 Ağustos 1723 tarihinde Hollanda'nın Delft şehrinde öldü.
leeuwenhoke mercekleri geliştirdi.17.yy ve 18.yy arasında yaşadı... Doğum Tarihi - 1632 Ölüm Tarihi -1723 Leeuwenhoek bakteriyi ilk keşfeden ve kendi oluşturduğu mikroskobu ile mikroskobik canlıları ilk olarak inceleyen bilim adamıdır. Gözlükleri büyüteç gibi kullanarak kumaşları incelemeye başlamış bu mikro canlıların varlıklarının farkına varınca da başka büyüteçler üretmiş ve nihayet bir mikroskop icat edip canlıları yakından görebilme imkânına sahip olmuştur. Yaşamı boyunca ürettiği mikroskop merceklerinin sayısı 550'dir. Her biri ile yeni bir inceleme yapmıştır.
Leeuwenhoek aynı zamanda kan hücreleri üzerinde de araştırmalar yapmıştır. Kılcal damarları inceleyerek kan hücrelerinin geçişini gözlemlemiştir. Leeuwenhoek'den önce hiç kimse kasların liflerden oluştuğunun farkında değildir. Mikroskobunun altında liflerin her birini gözlemlemiş ve incelemelerde bulunmuştur.
Hayvanlar ve bitkilerde beslenme sistemi üreme ve bitkilerde besin transferi gibi konularda da pek çok çalışması olmuştur. Bitkilerin birbirinden farklı bölümleri araştırmasının en önemli parçalarındandır. Bitkinin kökü gövdesi ve yapraklarının üç boyutlu çizimlerini yapmış ve yapılarının detaylarını ilk ortaya çıkaran bilim adamıdır.
Dead Drums - Fashion Defense / Human Hair (2010)
(y)- İşte öyle bir şey alttakini kulaklıkla dinlemek, hani..
Mpala Garoo - Ou Du Monde (2010)
Bezelye tanesi kadardı yaşam ve üstümde ki ağır(lık)la medet umuyordu hasbam. Yanlış yer ve yanlış zamandaydık hepimiz.. ve oysa öyle iyi iyileşiyorduk ki hepimiz..
Darağacın da 3 fidan misaliydi yaşamın. Bezelye tanesinde ki yeşillik gibiydi yaşamın. Ne önemi vardı ki bütün düşlerin ve azınlıkların. Seni, sen yapandı tüm siyahlığın.. Seni benden alandı; bölük pörçük yalnızlığın(ın).
Tüm yitirilmişliklerin anlaşılmazlığı gibi bir albüm..
43 Kişilik Düşüm / Limited Download Link: 43
Mpala Garoo - Ou Du Monde (2010)
Phillip Oskar Augustine - Unknown Patterns (2010)
Bir, Chillwave çılgınlığı tüm gezegeni kavurup gidiyorken, e bir şekilde de ülkemize sıçramadan kalamazdı elbette.. Bir yandan boz and kır havası, bir yandan toys'lu oyuncaksızlık kaygısıyla dokunuşan bestesel kayıtlar aslına bakarsanız güzel.. Bu ayar işlere pek girmeyen bir blog bünyemiz olsa da, eski deri montlarımızı giyipte, motorsiklet üzerin de patika yolları tırmanıyormuşuz gibi bir havaya sokmasa da, hayatın acımasızlığına karşı keyifli bir sunum hazırladığını hissettirebiliyor insana ki; bu LEZİZ bir şey!
Off tamam, indirin işte şunu da, belki de yakın da hep birlikte bir konserin de şey ederiz.. Pişman olucağınızı pek sanmıyorum ama ellerin çabuk tutulmasından fayda var. Anladınız siz şunu, bunu, onu..
A2 Internal Combustion
A3 Only Bleeding
A4 Made Me Medicine
B1 It's A Sad World
B2 New Things
B3 Windheart Weather
B4 Will You (Don't Have To)
The Frushtucks - Parade, I Don't Care EP (2010)
Kahvaltıda biraz lo-fi gevreği üstüne ispanyol chillwavei yiyeceğim. Hımm eğlenceli kahvalatı.
To download the EP for free : http://thefruhstucks.bandcamp.com/
Mystic Chords Of Memory - Mystic Chords Of Memory (2004)
Yaz'ın ve artık kısa kolluları üzerimize çekipte dışarıya boylanabileceğimiz günlerin bitimine üzülenlerin fon müziği olabilir bu albüm. Kulağınıza nüfus ederken ki yeşilliği görmemek elde değil ama bir o kadar kahverengiliği de hissetmemek mümkün değil.. Sonbahar'larımıza yaraşan nitelikte! Çok sevebilir ya da üzeriniz den geçen teyyarelere, ufkunuzu açıpta bakabilirsiniz.. Aslın da, ikisi birden de olabilir.. belki de yoklukla güzel günlerle, seneler de geçebilir.
Neden olmasın ki mi ki mi dak?
Mystic Chords Of Memory - Mystic Chords Of Memory
Tracklist:
1 Berry Creek Falls 3:07
2 Soul Through The Bullet Hole 4:04
Guitar - Ben Knight
3 Golden Dome 2:52
Guitar - Ben Knight
Violin - Scott Coffey
4 Sure, Bert 4:34
Guitar - Ben Knight
5 Like A Lobster 4:23
Guitar - Ben Knight
Violin - Scott Coffey
6 Eyes On Sides Of Heads 4:32
7 Open End 4:34
Violin - Scott Coffey
8 Last One 4:02
9 Mongo & Arky 3:37
10 Pi & A Bee 3:33
Violin - Scott Coffey
Koruk Suyu
Koruk suyu olgunlaşmamış üzümleri ezip suyunu çıkartarak elde dilen oldukça ekşi, asitli bir içecektir. Ortaçağ Avrupasında, özellikle de Batı Avrupa'da en yaygın içeceklerden biri olan koruk suyu, o dönemde eski Fransızcadaki biçimi ile vertjus olarak anılmıştır. Çoğu zaman tadını değiştirmek için içine limon ve çeşitli baharatlar atılır.
Günümüzde ana yemekler içinde kullanımını şarap ve sirkeye bırakmışsa da Ortaçağ Avrupasında aşçıların en sık başvurduğu tatlandırıcı olmuştur. Bugün sadece bazı aşçıların salata süsleme amacıyla limon yerine kullandığı koruk suyu Fransız mutfağında hâlâ bilinen ve kullanılan bir tatlandırıcıdır.
Chad Valley - Anything (Live @ Arkaoda, Istanbul)
B Yüzü'nün Arkaoda'daki pazar şekeri tadında mis Chad Valley konserinden bir parçaChad Valley - Anything (Live @ Arkaoda, Istanbul) from Hemi Behmoaras on Vimeo.
Chad Valley (UK) w/ soundcollage (TR) // B Yüzü Sunar @ Arka Oda 19.09.10
Pazar Akşamı!
B Yüzü, 19 Eylül’de yeni sezona farklı bir mekanla başlıyor !
2010 yılının başından beri Epic45, Kokomo,Caspian,Nekizm,Kafabindünya gibi yerli ve yabancı bir çok grupla çeşitli konserler düzenleyen B Yüzü sezonun ilk konserini anadolu yakasında, Arka Oda’da gerçekleştiriyor. Sezonun ilk konuğu ise tropikal olmayan bir ortamda müziğini üretmesine rağmen bizi sıcak ortamlara taşıyan ve aynı zamanda tropikal pop grubu “Jonquil”de de... çalan, İngiliz müzisyen Hugo Manuel’in solo projesi “Chad Valley”. İsmini 1980’lerde İngiltere’de popüler olan bir oyuncak serisinden alan “Chad Valley” chillwave, lo-fi ve tropikal pop türlerinin harmanlayarak müziğini ortaya çıkarmakta.
Pitchfork’ta ve bir çok müzik blogunda kendinden sözettirmeyi bilen Chad Valley aynı zamanda Foals’un Spanish Sahara adlı parçasına yaptığı remixle de kendinden sözettirdi. Daha önce Bear in Heaven, Cocorosie, Foals, The Antlers gibi bir çok grupla aynı sahnede olma şansını elde etmiş olan Chad Valley, 19 Eylül’de İstanbul’da Arka Oda’da kendisine deneysel, elektronik ve drone sesleriyle Özcan Ertek’in projesi “soundcollage” ilk konseri ile katıkıda bulunacak.
Havaların artık serinlemeye ve iş yoğunluğunun artmaya başlayacağı günlerde yaza tekrar dönmek isteyenler, bu konseri kaçırmayın !
Giriş: 10 TL
http://www.myspace.com/hugomanuel
http://www.myspace.com/thesoundcollage