Genellikle bir grubun “frontmen” ya da vokalisti solo bir proje yaratmış ise bunun akabinde fanlarında statik bir takım soru işaretleri bırakabilir. Lakin, dinleyici için olay bence; “neden?” ve “grubun devamı gibi mi?” soruları ile düğümlenmektedir. Aynı dinlerken Julian Plenti Is... Skyscraper deki gibi.
Paul Banks, albümünde -kullandığı adı Julian Pleni (bu adı Banks uzun yıllardır kullanmaktaymış) tabir- i caizse; dinleyicisi ile Banks arasında geçen minimal bir ev partisi hissiyatı vermekte. Onu tanıdığınız, bildiğiniz yönleri dışında, misal klavyeyi Interpol (yahut Post Punk diyelim) soundundan daha serbest bırakmış ve üzerine trompetler, akustik tınılar ekleyip daha az ‘power’lar ile harmanlamış son çalışmasında.
Hülasa, sanki Banks elindeki enstrümanlar ve programların ne yapacağını merak etmiş. Onlarla takılmış, bunlara yıllardır biriktirdiği o İnterpol büyüsünü katmış. Ama panik yok, bu albümde büyünün fazlası var. Gerçi sorarsanız ne kadar iyi? Bilmiyorum.
Julian Plenti - Julian Plenti Is... Skyscraper