Forward Music Quintet - Glory & Betrayal (1985)
" Quintus Horatius Flaccus (8 Aralık M.Ö. 65 - 27 Kasım M.Ö. 8), Augustus döneminin en önemli Romalı şairiydi.
Horatius o dönemki ismiyle Venosa ya da Venusia isimli Apulia ve Lucania arasındaki küçük bir kasabada doğdu. Köleyken özgürlüğüne kavuşmuş bir adamın oğluydu, ama kendisi özgür doğmuştu. Babası açık arttırma işlerinde çalışıyordu, Horatius da babasını fakir ama onurlu bir çiftçi olarak anlatıyordu.
"Resim, kelimesiz bir şiirdir." sözü ona aittir. "
Lloyd Barrett - Mise En Scene (2006)
Mannequin Neurose - Mannequin Neurose (1985)
" Antik Roma'da gens (çoğul gentes) klan, kast, ya da ortak bir atadan geldiklerine inanılan ve aynı adı (nomen) paylaşan bir aile topluluğunu tanımlamak için kullanılırdı. Romalı şahıs isimlerinde bulunan ikinci ad kişinin ait olduğu gens'i ifade ederdi. Terim aynı zamanda klan sistemi içerisinde yer alan aileleri tanımlamak için de kullanılmıştır.
B°Tong (İsviçre) / Heavy Machinery (Türkiye)
Elm - Nemcatacoa (Sweat Lodge Guru, 2011)
B°tong - The Great Disintegrator (Snowy Tension Pole, 2010)
1 | Voices From The Deep | 1:19 | ||
2 | Strange Journey | 12:51 | ||
3 | Batisphere | 10:05 | ||
4 | Bottomless Pit | 4:20 | ||
5 | Beyond... And Further Still | 20:07 |
Anenzephalia - Ephemeral Dawn (Tesco Organisation, 1995)
5Thaum 4:496Abiding Broadcast Contamination 5:347Genealogy Of Disease 5:548Liebombast 5:119Schockwelle: Krisis 7:2410Ultra Fear Perception 5:1611Coroners Eyes (Global Obsequies) 8:23
Limited Download / Sınırsal Download: 35
Second Layer – Flesh As Property EP (1979) + State of Emergency EP (1980)
Tags: The Sound, Cold Wave, Adrian Borland, Post-Punk, The Outsiders, Öncü İngiliz bunalımı
Download
Public Limited / 27
Alesia Cosmos - Aeroproducts (Box Set ) 1985
Epitaphe - Syndrome 12'' (Epitaphe Self-released, 1983)
Gorgias
" Yokluk üstüne " ve " Helene övgü " adlı eserlerin sahibi olan Gorgias, kendisini bir görecelikle sınırlamayarak, gerçek bir hiçliğin ve kuşkuculuğun savunucusu olmuştur. Hiçbir değerin varolmadığını, bilginin mümkün olmadığını, insanlara ikna yoluyla her şeyin kabul ettirilebileceğini, zira insanların bilgiden yoksun olduklarını söyleyen Gorgias, ikna sanatına, sözün terbiye edilip geliştirilmesine büyük bir önem vermiştir.gorgias hitabet uygulamasına sadece bir ikna yöntemi olarak geçmiştir.zira artık doğru bilginin olduğuna inanmamaktadır.bu görüşe göre rasyonel(iscussion)ve rasyonel kanaat(conviction)var olamaz var olan sadece ikna sanatıdır.
Doğa felsefesinin temel problemi olan varlığı bilme girişiminin anlamsız olduğunu öne sürmüş ve bunu kanıtlamanın uğraşı içinde olmuştur. Onun düşüncesinde, ne varlığın varolması, ne bilinmesi ne de bir başkasına aktarılması mümkün değildir. Ünlü üçlü argümanı bu konuda Gorgias'ın relativizminin ve kuşkuculuğunun kesin bir ifadesini gösterir;
- Bilinecek bir şey yoktur,
- Bir şey varsa bile bilinemez,
- Bilinse bile başkalarına bildirilemez.
Lost In Bazaar - Self Titled (2010)
16 Şubat 1969 / Kanlı Pazar
14 Şubat günü Komünizmle Mücadele Derneği, Adalet Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi "Bayrağa Saygı" mitingi düzenlediler. Mitingin bahanesi bir yıl kadar önce öldürülen Vedat Demircioğlu adlı devrimcinin Beyazıt Kulesi'ne asılan resmiydi. Mitinge katılanlara iki gün sonra düzenlenecek olan 6. Filo'yu protesto yürüyüşüne katılacak olan "komünistlere gereken dersi vermek üzere" toplanma çağrısı yapıldı. Elinde silah olanlara silahla, balta olanlara baltayla gelmeleri söyleniyordu.
15 Şubat'ta Mehmet Şevket Eygi, Bugün gazetesindeki köşesinde "Müslümanları kızıllara karşı cihada" çağırıyordu. Aynı gün faşistler saldırı hazırlıklarını tamamladılar. İstanbul'un dışından çok sayıda faşist otobüslerle şehre getirildi. Bir dönem çeşitli bakanlıklarda bulunmuş olan Yaşar Okuyan, faşistlere özel olarak hazırlanmış sopa ve bıçaklar, ayrıca birbirlerini tanımaları için mavi kurdeleler dağıtıldığını söylüyordu.
Pazar günü her şey hazırdı. Beyazıt'tan başlayıp Taksim'de sona erecek olan miting için işçiler ve öğrenciler toplanmaya başlarken, aynı saatlerde faşistler de camilerde toplanmaya başladı. Yaklaşık 30.000 kişi Beyazıt'tan yürüyüşe geçtiğinde, faşist gruplar da Taksim'de bir araya gelmeye başladı. Polis de güçlerini Taksim'de toplamış, askerlerden takviye kuvvetler gelmişti.
Yürüyüş kolu, Gümüşsuyu'ndan çıkıp Teknik Üniversite önüne geldiğinde kitlenin önderleri bir değerlendirme yapıp Taksim'e bir öncü grup göndermeye karar verdiler. Asıl kitle ise üniversitenin arkasından dolaşarak alana girecekti. Ancak yaklaşık 400 kişilik öncü grup Taksim Alanı'na girdiği anda katliam başladı.
Ellerinde sopalar, demir çubuklar ve bıçaklar bulunan faşistler, alana giren işçilere ve öğrencilere saldırmaya başladılar. Polisin faşist saldırıyı engellemek için en küçük bir müdahalesi olmadığı gibi, yere düşen silahı alıp sahibi olan faşiste geri veriyordu. Yaklaşık 15 dakika sonra askerler alana girdiğinde Ali Turgut Aytaç ve Duran Erdoğan öldürülmüş, yüzlerce kişi yaralanmıştı.
Genç Sinemacılar Grubu, Taksim alanındaki bütün olayları filme çekmiş ve televizyona vermişti. Ama filmin gösterimi dönemin başbakanı Süleyman Demirel tarafından engellendi ve mecliste konuya ilişkin görüşmeler 20 dakikalık bir süreye sıkıştırıldı. Katliamdan sonra katillerin yakalanması için hiçbir şey yapılmadı.