DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz : Bölgesel haberler : Diğer bölgeler
Yazıcıya hazırla
Almanya: Radikal vergi reformunu dayatma yönünde yeni girişim
Peter Schwarz
3 Mart 2006
İngilizceden çeviri (20 Şubat 2006)
Düz oranlı vergilerin [bütün vergi dilimlerine aynı oranda uygulanan vergi; bu tür vergilere aynı zamanda "sabit oranlı vergiler" ya da "tek oranlı vergiler" de denilmektedir -ç.n.] ateşli bir savunucusu olan Paul Kirchhoffun, Hıristiyan Demokratik Birlikin (CDU) önderi Angela Merkelin seçim ekibine alınmış olması, bu partinin ve ortağı Hıristiyan Sosyal Birlikin (CSU), Sosyal Demokrat Parti (SPD) karşısındaki, geçen yılki seçim kampanyası sırasında yapılan kamuoyu yoklamalarına göre sahip olduğu 20 puanlık üstünlüğün seçimlerde yüzde 1e inmesinde büyük rol oynamıştı. Bu üç parti şu anda, Almanyanın "büyük koalisyon" hükümetinde bir araya gelmiş durumdalar. Bütün gelirlere -düşük ya da yüksek olduklarına bakılmaksızın- tek tip bir vergi oranı uygulaması öylesine büyük bir adaletsizlik olarak algılandı ki, çok sayıdaki muhafazakar seçmen seçimde birlik partilerine (CDU-CSU) sırt çevirdi. Seçimlerden sonra, Kirchhof ve düz oranlı vergi, gündemden kalkmış gibi görünüyordu.
Şimdi, büyük sermaye ve Alman hükümeti, gelirler ve servet üzerinde düz oranlı verginin yaratacağına benzer etkiler yaratacak radikal bir vergi reformu gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Önceki SPD-Yeşiller koalisyon hükümeti tarafından görevlendirilmiş olan "Genel Ekonomik Kalkınma İçin Uzmanlar Kurulu", 13 Şubatta ticari kurumların vergilendirmelerine ilişkin bir reform modeli sundu.
Bu modelin esasını, sermaye gelirleri üzerindeki vergi yükünü, ücret gelirleri üzerindeki vergi yüküne kıyasla azaltmayı tasarlayan "ikili gelir vergisi" oluşturuyor. Buna göre maaşlar ve ücretler oynak bir tarife ile yüzde 42ye varan oranlarda vergilendirilirken, şirketlerin elde ettikleri kârlara ve sermaye ve faiz kazançlarına yüzde 25 düzeyinde tek tip bir oran uygulanacak. Şu anda şirketlerin elde ettikleri kârlar ve sermaye kazançları üzerinden alınan vergi oranı ortalama olarak yüzde 39 düzeyinde.
Şirket kârları ve sermaye kazançları üzerinden alınan vergide yapılacak 14 puan civarındaki büyük boyutlu bir kesinti, şirketleri ve sermaye sahiplerini yılda 22 milyar Euro zenginleştirecek. Bu, büyük sermayeye, SPD-Yeşiller hükümetinin 2001 yılı vergi reformuyla sağladığına yakın bir oranda vergi indirimi sağlayacak. O tarihte kurumlar vergisi (şirketlerin kazançları üzerinden alınan vergi) yüzde 42den yüzde 25e ve özel kişilerin gelirleri üzerinden alınan vergilerin üst sınırı ise yüzde 53ten yüzde 42ye indirilmişti. O zamandan beri şirketler ticaret vergisi gibi başka vergiler de ödemek zorunda olduklarından toplam vergi yükleri hâlâ yüzde 25in üzerinde seyrediyor. Bu son vergi reformu önerisine göre, şirketlerin kârları üzerinden yapılan kesintilerin toplamı yüzde 25i aşamayacak.
SPD-Yeşiller hükümetinin uygulamaya koymuş olduğu vergi reformunun bir sonucu olarak, Almanyadaki uluslararası düzeyde faaliyet gösteren başlıca şirketlerin birçoğu hiç vergi ödemez oldular. Bu gelir kaybının devlet hazinesi üzerindeki etkileri yıkıcı oldu. Bunun bedelini ödeyenler ise kamu çalışanları ile sosyal hizmetlere ve sosyal yardımlara bağımlı durumda olan insanlar oldu.
Şimdi, Uzmanlar Kurulu kendilerince hazırlanmış olan yeni vergi planından kaynaklanacak olan gelir kaybının bir bölümünü katma değer vergisini (KDV) yaklaşık olarak 2 puan arttırarak karşılamayı öneriyor. Büyük Koalisyon, daha şimdiden KDVde 3 puan oranında artış yapmayı kararlaştırmış olduğundan, bu toplam olarak 5 puanlık bir artış anlamına geliyor. Sonuçta, servet sahiplerine ve büyük sermayeye yapılan vergi kıyakları, tüketiciler, özellikle de toplumun halihazırda gelirleri çok düşük olduğu ya da hiç gelir elde etmedikleri için vergilendirilemeyen en yoksul kesimleri -işsizler, emekliler ve gençler- tarafından finanse edilecek.
Uzmanlar Kurulu yaptığı önerileri şu şekilde gerekçelendiriyor: "[Vergi oranları] Alman ve yerli yatırımcıların gelirlerini yeniden Almanyada kazanmalarını ve vergilerini yeniden Almanyada ödemelerini sağlamak için [yatırımcılara] belirli yararlar sağlamalıdır."
Almanyada, son on yıl boyunca sermaye sahiplerinin elde ettikleri gelirlerde patlama yaşanırken, ortalama ücret gelirlerinin yerinde saymış olduğu anımsadığında bu sözlerin su katılmamış kinizmi bütün açıklığıyla ortaya çıkıyor.
Alman sendikal hareketiyle bağlantılı olan Ekonomi ve Sosyoloji Enstitüsünün (WSI) bir çalışmasına göre, net ücret oranı (maaş ve ücretlerin gayrı safi gelir içindeki payı) 1960 yılındaki yüzde 56 düzeyinden, bugün yüzde 40ın altına inmiş durumda. Aynı dönem içinde, ücret gelirleri üzerindeki ortalama vergi yükü ise yüzde 6dan yüzde 18e yükseldi.
Buna karşılık, aynı dönemde şirket kârları ve servet üzerinden elde edilen gelirlerin gayrı safi gelir içindeki payı yüzde 24ten yüzde 32ye çıkarken, kârlar ve özel hane halkı servetleri üzerindeki vergi yükü yüzde 20den yüzde 5e indi. Mali şirketlerin kârları üzerinden alınan vergi oranı 1980 yılında yüzde 33 iken, bugün yalnızca yüzde 9 oranında.
Şimdi, Uzmanlar Kuruluna göre, gelirlerde ve servette yapılan bu muazzam yeniden paylaşım sürmeli ve derinleşmeli.
"Ekonominin akil adamları" olarak da tanınan Uzmanlar Kurulu, Doğu Avrupadaki düşük vergi oranlarına sahip ülkelerdekine benzer koşulları yaratmak istiyorlar. Kurul, önerilerinin yaşama geçirilmesinin Almanyayı, Amerikan şirketleri için Avrupada en fazla tercih edilen dördüncü (Slovakya, İtalya ve Polonyanın ardından) ve Britanyalı şirketler için Avrupada en fazla tercih edilen üçüncü yer haline getireceğiyle övünüyorlar.
Alman Maliye Bakanı Peer Steinbrück (SPD) bu uzmanların önerilerini değerlendirmek için zaman istiyor ve bu yılın Temmuz ayında kamuoyuna açıklamak üzere -seçim sonrasında koalisyon ortakları arasında yapılan anlaşmaya göre 2008 yılında uygulamaya konacak olan- kendi vergi reformunu hazırlıyor. Steinbrückün, Uzmanlar Kurulunca yapılmış olan önerilerin birçoğunu benimseyeceğini bugünden öngörebiliriz.
Steinbrück, son raporun hazırlanması için Uzmanlar Kurulunu görevlendirmiş olan ve bir süre boyunca ikili gelir vergisi sistemini hararetli bir biçimde savunmuş olan eski ekonomi bakanı Wolfgang Clementin (SPD) yakın bir dostu.Süddeutsche Zeitungda yer alan bir habere göre, Alman Maliye Bakanlığı içinde de "bu yaklaşıma büyük bir sempati duyuluyor".
Sayfanın başı
Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.
Telif Hakkı 1998-2017
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır
|