Neden Türkiye CumhuriYET Merkez Bankası ve neden para yönetimi 6 Kişide

• published: 08 Mar 2015
• views: 0

Anlamıyorum! Hemen her gün aynı soruyla karşılaşıyorum. Tweet ve mail yağıyor. "Neden Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası deniyor. Neden Cumhuriyet derken sonunda 'İ' yok" diye. Ve Merkez Bankası'nın bir yerlere bağımlı olduğunun altı çiziliyor. Bana çok sorulan soruyu Merkez bankası yönetimine ilettim. "Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası denmesinin önemli bir anlamı var" dediler. Ve bir örnek verdiler. "Yargı bağımsızlığını göstermek için Cumhuriyet Savcısı denir. Cumhuriyeti denerek sonuna 'İ' konmaz. Bu bağımsızlığın bir göstergesidir. Merkez Bankası kurulurken de özellikle başına Cumhuriyet ibaresi konarak bağımsızlık vurgusu yapılmak istenmiştir." Evet yargının bağımsızlığı önemlidir. Ancak ben hala Merkez Bankası'nın bağımsızlığını anlayamıyorum. Kim bu yönetim şeklini bize neden empoze etti? İşte bu soru beynimi kurcalıyor hep. Düşünün... Siz meydanlara çıkıyorsunuz, "Ekonomiyi düzelteceğim, gelir dağılımını yükseğe çekeceğim, enflasyonu düşüreceğim" diyerek iktidara geliyorsunuz. Bunun için Para'yı yöneten olmak zorundasınız. Ancak ülkede PARA'yı yönetme işi "Bağımsız, hükümet karışamaz" denerek 6 kişilik Merkez Bankası yönetimine bırakılıyor. Eğer bankadaki 6 kişinin verdiği kararlar ekonomiye zarar verirse hatta batırırsa bunun hesabını "İKTİDAR" veriyor. Bu çelişkiyi anlamakta zorlanıyorum. Ve bir tuhaflık daha. İngiltere ve ABD'de de Merkez bankaları Hükümetlerden bağımsız hareket ediyor. Bu durumu örnek gösteriyoruz. Ama ABD ve İngiltere'deki Merkez Bankalarının sahipleri Rotschild hanedanı. Ve dün İngiltere'de yolsuzluk komisyonu Merkez Bankası'nda likitide ihaleleriyle ilgili soruşturma başlattı. İngiltere'de yolsuzluk yapan patron ABD'deki aynı bankasında da yapmaz mı? Ve çok ilginçtir ABD'deki Merkez Bankası FED, dünyadaki hemen tüm Merkez Bankaları'nın patronu gibi hareket ediyor. Tüm Merkez Bankaları, FED'in yapacağı açıklamalara kilitleniyor. İsviçre'de aynı Rotschild Hanedanı'nın bankasına kendini akredite ettiriyor. Bakıyorsunuz dünyada öyle bir PARA sistemi kurulmuş ki, bağımsız dediğiniz Merkez Bankanız, ABD'deki bir Yahudi patronun bankası FED'in açıklamalarına göre ülke ekonomisinde kararlar alıyor. Bir de işin ilginç yanı neredeyse tüm medya organları birbiriyle akraba olan bu ailelere ait. Müthiş bir yönlendirme aracı var ellerinde. Cumhurbaşkanınız çıkıyor "Faizler inmeli" diyerek Merkez Bankası Başkanını eleştiriyor. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına cevap dün İngiliz Financial Times gazetesinden geliyor. Erdoğanı'ı Merkez Bankası'nı eleştirdi diye yerden yere vuruyor Financial Times. Hani dersiniz, İngiltere'de sabah bayilerden gazete alanlar "Acaba Erdoğan'a haddini bildirdi mi bizim gazete" diye meraktan çıldırmak üzereler... İşte o zaman anlarım Financial Times'ın neden işi gücü bırakıp bizimle uğraştığını. Aynı İngiliz gazetesi Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanına da fanatikliğin tavanında bir üslupla sahip çıkıyor. Onu ve önemli bir ismi daha "Asla dokunamazsınız" noktasında savunuyor. Hatta "Bak dokunursanız Türkiye batar ha ona göre" diye sopa gösteriyor. Bakıyorsunuz Financial Times'ın patronları da Rotschild ve Rockfeller aileleri. Dünyanın en zengin iki bankalar imparatoru neden bizim Merkez Bankası başkanına aşk derecesinde kafayı takmış durumda? Vallahi bunu da anlayamıyorum. Adamların dünyanın her yerinde bankaları, petrol şirketleri, medyaları, binlerce şirketleri var, zamanla yarışıyorlar. Ama gelin görün ki bizim Merkez Bankası'na hemen her gün zaman ayırıyorlar. Bu ne sevda? Hürriyet Gazetesi de Merkez Bankası başkanı ile röportaj yapıyor. "Rahatsız" diye manşet atıyor. Zannediyorsunuz ki beyefendi Cumhurbaşkanı'ndan ve hükümetten rahatsız. Cımbızla bir kelime ustaca çekilip manşete taşınmış. Mesaj verilecek ya! Meğer satır aralarında hastaymış başkan. Neyse Allah şifa versin. O röportajda istifa sinyali veriyor başkan "Ancak istifa edersek ekonomi de çökerse ihale üzerimize kalır" benzeri bir beyanda bulunarak çekincelerini söylüyor. Benim anlayamadığım Türk ekonomisinin geleceği iki kişinin elinde mi? Devletler kişilerle mi hayatta ve ayakta kalır? Sor sor bitmez. Ve şu anda DOLAR'a kimler neden saldırıyor? Kime ne mesajlar veriliyor? Dokunulmazları ve PARA'yı silah yapanları açıklayacak bir yazar, bir üniversite profesörü yok mu bu memlekette? Yoksa var da, cesaret mi yok?