Haftanın seçkin maddesi |
Şizofreni, düşünüş, duyuş ve davranışlarda önemli bozuklukların görüldüğü, hastanın kişiler arası ilişkilerden ve gerçeklerden uzaklaşarak kendi dünyasında yaşadığı, genellikle gençlik çağında başlayan bir ruhsal hastalıktır. Şizofreni sözcüğü, Yunanca ayrık veya bölünmüş anlamına gelen şizo ve akıl anlamına gelen frenos sözcüklerinin birleşiminden gelir. Anlatılmak istenen kişinin iki kişilikli olması değil, aynı anda iki farklı gerçekliğe inanmasıdır. "Gerçek gerçeklik" normal, sıradan bir insanın algılamasına denk düşerken "ikinci gerçeklik" sağlıklı bir insanın anlayamayacağı, çoğu kez belli bir sisteme dayalı bir gerçekliktir. Şizofreninin ömür boyu görülme sıklığı genel nüfusta %0,5-1'dir. Ancak kan bağı olan akrabaları arasında şizofreni hastaları bulunanlarda, şizofreni görülme sıklığı genel toplumdan daha yüksektir. Şizofrenide genetik faktörlerin rolü iyi tanımlanmış olmakla beraber, bu hastalık yalnızca kalıtımsal faktörlerin değil, birçok koşulun bir araya gelmesi ile oluşur. Yani şizofreni genetik ve çevresel faktörlerin rol aldığı oldukça kompleks bir hastalıktır. Günümüzde şizofreni tedavisinde çok yönlü bir yaklaşım yararlı bulunmaktadır. Güncel tedavide temelde antipsikotik ilaçlar kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra psikoterapiler ve diğer psikososyal yaklaşımlara da başvurulmaktadır. Antipsikotik ilaçların şizofrenide dopamin varsayımını doğrular biçimde dopamin üzerinden etki ettikleri düşünülmektedir. (Devamı...) |
|
Günün maddeleri |
Kar, beyaz, parlak, çoğunlukla altıgen şekilli, buz kristallerinden oluşan bir yağış çeşididir. Buz kristalleri 0 °C altında su buharının Yoğunlaşması ile oluşur.
Çok sayıda kar kristal çeşidi olmasına rağmen hepsi altı köşelidir. Kar tanelerinin kristal yapıları birbirinin tıpa tıp aynısı değildir. Mikroskopla büyütülen kar taneleri üzerinde yapılan araştırmalarda, kristal yapıları birbirinin aynı olan iki kar tanesine rastlanmamıştır. Kar kristalleri üzerinde ilk araştırmaları yapan ABD'li Wilson Bentley, gördüğü muhteşem sanat karşısında adeta büyülenmiş ve elli yıl boyunca sürekli kar kristali fotoğrafı çekmiştir. Elde ettiği 6000 resim içinde kristal yapıları birbirinin aynı olan iki kar tanesine rastlayamamıştır. Daha sonraları diğer bilim adamlarının sürdürdüğü çalışmalar neticesinde şimdiye kadar kar tanecikleri arasında aynı büyüklükte, aynı şekilde ve aynı sayıda su molekülü ihtiva eden iki kristal bile bulunamamıştır. Kar kristallerinin şekillerinin çok fazla çeşitlilik göstermesi, popüler olan "birbirine benzer iki tane yok" ifadesine yol açmıştır. İstatistik olarak mümkün olmasına rağmen, yere inerken kristalin maruz kaldığı sıcaklık ve nem çok fazla değişkenlik gösterdiği için aynı şekilde iki kristal oldukça ender oluşur. 1885 yılından itibaren mikroskopla fotoğraflama yöntemi ile ikiz kar kristali arama girişimleri sonucunda bugün binlerce kar kristalinin farklı varyasyonlarını bilmekteyiz. Aynı koşullarda oluşan kar kristallerinin birbirlerine benzer olmaları, oluşum ortamları birbirine ne kadar çok benzerse, o kadar olasıdır. Birbirinin aynısı iki kar kristali 1988 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nin Wisconsin eyaletinde tespit edilmiştir. Çapları 2–4 mm, ağırlıkları ise yaklaşık 0,005 gram olan kar tanecikleri havanın gösterdiği direnç sebebiyle süzülerek (limit hızla) yere inerler. Bu inme sırasında tanecikler birbirlerini ittiklerinden yapışmazlar. Özelliklerini koruyarak yere inerler. Bunlar güneş ışığını tamamen yansıttıkları için beyaz olarak görülürler. Kar yağışı genellikle hava sıcaklığı -4 °C ilâ -20 °C arasındayken olur. Bu yağış, sıcaklık sıfırın altında birkaç derece olduğunda ağır, nemli, ebatları bir santimetreye ulaşan parçalar halinde gerçekleşir. “Lapa lapa kar yağması” tabiri bu durum için kullanılır. Atmosfer ile toprağın sıcaklıkları eşit olursa yüzeye ulaşan kar hemen erimez. Toprak sıcaklığı atmosfer sıcaklığının üzerinde ise, yere düşen kar kısa sürede erir. (Devamı...)
|
Clint Eastwood, (d. 31 Mayıs 1930, San Francisco), ABD'li sinema oyuncusu, yönetmen, yapımcı, besteci.
Clint Eastwood, 31 Mayıs 1930'da çelik işçisi babanın oğlu olarak dünyaya geldi. 1950'li yıllarda B sınıfı filmlerde haftalık 75 dolarlık bir ücretle yan karakterleri oynadı. Bazı stüdyolar, adem elmasının çok çıkık olduğu gerekçesiyle kendisine rol vermediler. Eastwood, oyunculuk konusundaki kararlılığını koruyarak ve oynadığı filmlerden arta kalan zamanlarında yüzme havuzları için çukur kazarak hayatını devam ettirdi. İlk çıkışını, 1959-1966 yılları arasında yayınlanan Rawhide adlı TV dizisindeki Rowdy Yates karakterini canlandırarak yaptı. Ancak Eastwood'un asıl çıkışı, 1964 yapımı A Fistful Of Dollars ve takiben 1965 yapımı For a Few Dollars More filmi ile olmuştur. 1966 senesinde, aynı serinin son filmi The Good, The Bad And The Ugly ile Eastwood, artık dünya çapında tanınan bir aktör haline geldi. 1971 yılında Play Misty For Me ve The Beguiled filmleri ile büyük bir başarı yakaladı. Yine 1971 yapımı Dirty Harry isimli filmde, kendi yöntemleri ile suçluları yakalayan müfettiş Harry Callahan rolü ile, o güne dek canlandırılmamış olan "kendi başına buyruk" polis karakteri imgesini geliştirdi. 1980'li yıllarda, iyi yapımlarda oynamış olmasına rağmen, önceki yıllar kadar büyük çıkışlar yapamadı. Ama 1990'ların başında, gerek yönettiği, gerekse oynadığı filmlerle sinema dünyasına yeni sürprizler kazandırdı. 1992'de yönettiği ve oynadığı Unforgiven adlı film ile en iyi yönetmen Oscar'ını kazandı ve en iyi aktör ödülüne aday gösterildi. Eastwood bu güne kadar, 60'tan fazla film ve TV yapımında oynamış, 30 film yönetmiş, 25 filmin yapımcılığını üstlenmiş, 10 filmin müziklerini bestelemiş ve soundtrack'lerine imza atmıştır. (Devamı...)
|
|
|
Günün seçkin resmi |
|
|
|
Kızıl sincap (Sciurus vulgaris), sincapgiller (Sciuridae) familyasından Avrasya'ya özgü, ağaçlarda yaşayan bir kemirici türü.
Başının tepesinden kuyruğuna kadar uzunluğu, 34 cm ila 43 cm , ağırlığı 250 ila 340 g olur. Kızıl sincaplar iğne yapraklı ormanlarda yaşarlar, ama geniş yapraklı ormanlarda da yaşayabilirler.
|
|
|
|
|