World Socialist Web Site


Bugün Yeni
Olanlar

Haber ve Analiz
Tarih
Sanat Eleştirisi
Polemikler
Bilim
Bildiriler
Röportajlar
Okur Mektupları

Arşiv

DSWS Hakkında
DEUK Hakkında
Yardım

DİĞER DİLLER
İngilizce

Almanca
Fransızca
İtalyanca
İspanyolca
Portekizce
Lehçe
Çekce
Rusça
Sırp-Hırvat dili
Endonezyaca
Singalaca
Tamilce


ANA BAŞLIKLAR

Dünya ekonomik krizi, kapitalizmin başarısızlığı ve sosyalizmin gerekliliği
SEP/DSWS/TEUÖ bölgesel konferanslarında kabul edilen karar önergesi

Bush, Türkiye’ye Irak’ta PKK’ya saldırması için yeşil ışık yaktı
Türk-Kürt çatışmasındaki tarihsel ve siyasi sorunlar

Asya’da tsunami: neden hiçbir uyarı yapılmadı

Mehring Books’tan yeni bir kitap: Amerikan Demokrasisinin Krizi: 2000 ve 2004 Başkanlık seçimleri

Livio Maitan (1923-2004):
eleştirel bir değerlendirme

  DSWS : DSWS/TR : Haber ve Analiz

Yazıcıya hazırla

ABD’nin Suriye ordusunu bombalaması sonucunda 62 kişi öldü

Alex Lantier
21 Eylül 2016
İngilizce’den çeviri (19 Eylül 2016)

Cumartesi günü, ABD jetlerinin Suriye hükümetinin Deyrizor yakınındaki Al-Tharda dağında bulunan üssünü bombalaması sonucunda en az 62 Suriye askeri öldü, 100 asker yaralandı. ABD Merkez Komutanlığı, dikkat çekecek şekilde, bombardıman IŞİD’e kısa süre sonra üsse saldırıp ele geçirme imkanı sağlamış olmasına rağmen, saldırı için hala özür dilemedi.

Bu katliam, Suriye çatışmasının, ABD önderliğindeki NATO ittifakını Suriye ve Rusya’yı da içeren müttefikleri ile karşı karşıya getirerek topyekün bir savaşa dönüşmesi tehdidi yaratan aleni bir savaş nedenidir. Her şey, ABD’li üst düzey subayların geçtiğimiz hafta açıkça eleştirdikleri Suriye’deki ABD-Rusya ateşkesinin ilk günlerinde gelen saldırının, ABD hükümeti içinde ateşkese karşı olan güçlerce kasten yapılmış olduğu izlenimi uyandırıyor.

ABD ordusunun katliam için resmi olarak özür dilemeyi reddetmesi, son derece pervasızcadır. ABD destekli İslamcı muhalif milislerle savaşan Suriye askerleri, karada, İran, Çin ve Rusya birliklerinden yardım alıyor. Pentagon, Suriye’de güçlü kuvvetleri olmakla kalmayıp, Çin’in ve Rusya’nın durumunda nükleer silah sahibi de olan bu ülkelere, Suriye kuvvetleri ile yan yana operasyon yürütürken kendi askerlerinin de ABD askeri harekatının hedefi olabileceği mesajı veriyor.

Rus yetkililer Washington’dan açıklama talep etmek üzere BM Güvenlik Konseyi’ni acil toplantıya çağırırken, Suriyeli ve Rus yetkililer bombardımanı ABD’nin IŞİD’e yardımı olarak kınadılar. Suriye Dışişleri Bakanlığı, “17 Eylül 2016 günü saat 05.00’te, beş ABD uçağı, Deyrizor Havaalanı’nı çevreleyen Al-Tharda Dağı’ndaki Suriye Ordusu mevzilerine şiddetli bir hava saldırısı düzenledi. Saldırı, bir saat devam etti.” açıklaması yaptı.

Bakanlık, Washington’ı, IŞİD ile suç ortaklığı yapmakla suçladı: “IŞİD teröristlerinin üssü ele geçirmek üzere aynı anda düzenlediği saldırı… bu terör örgütü ile ABD arasındaki eşgüdümü göstermektedir.”

ABD ordu-istihbarat aygıtının anlaşmazlık içindeki hiziplerinin bombalamaya ilişkin çelişkili açıklamalarından, ortaya, soğukkanlılıkla hazırlanmış ve gerçekleştirilmiş bir katliam tablosu çıkmaktadır.

İsmi açıklanmayan üst düzey ABD’li yetkililer, basına, Obama yönetiminin Moskova aracılığıyla Şam’a, “Suriye kuvvetlerinin uğradığı kasıtsız can kaybı”na ilişkin üzüntülerini bildirdiğini söylediler. Bununla birlikte, Pentagon’un Ortadoğu’daki operasyonlarından sorumlu olan ABD Merkez Komutanlığı (Centcom), Suriye ordusundan kayıpları için özür dilemeyen göstermelik bir açıklama yayınladı.

Centcom, “Koalisyonun hava saldırısı, koalisyon yetkililerinin Rus yetkililer tarafından, hedef alınmış personelin ve araçların muhtemelen Suriye ordusuna ait olduğu konusunda bilgilendirildiği zaman derhal durduruldu.” açıklamasını yaptı. Açıklama, yavan bir şekilde, “Suriye, çeşitli askeri kuvvetlerin ve milislerin birbirlerine yakın konumda olduğu karmaşık bir durumda. Ancak yetkililer, koalisyon güçlerinin bilinen bir Suriye ordu birliğinin kasten vurulmayacağını söylediler. Koalisyon, bundan herhangi bir ders çıkarılıp çıkarılamayacağını görmek için, bu saldırıyı ve onu çevreleyen koşulları inceleyecektir.” diye devam ediyordu.

ABD savaş uçaklarının kimi bombaladığının farkında olmadığına ilişkin bu tür iddialar, hiçbir şekilde inandırıcı değildir ve medyadaki diğer açıklamalar eliyle yalanlanmaktadır.

İsmi açıklanmayan bir Centcom yetkilisi, New York Times’a, ABD gözetim uçaklarının, savaş uçakları oraya saldırmadan önceki “birkaç gün” Suriye ordu birliklerini izlediğini söyledi: “Yetkili, uçakların araçları imha ettiği ve açık çöldeki onlarca insanı vurduğu saldırının yaklaşık 20 dakika sürdüğünü söyledi. Bundan kısa süre sonra, Katar’daki Amerikan ordu komuta merkezine acil bir telefon geldi… Telefon, Amerikan uçaklarının Suriye askerlerini bombaladığını ve saldırının derhal sona erdirilmesi gerektiğini söyleyen bir Rus yetkilidendi.”

Centcom yetkilisinin açıklamasına göre, ABD jetleri, yine de, saldırıyı sonlandırmadan önce Suriye üssünü birkaç dakika daha bombalamaya devam etmişti.

Deyrizor’daki saldırı, Washington’ın ve müttefiklerinin, barış istemek şöyle dursun, bir ateşkesi ve şiddetin azalmasını istemediklerini göstermektedir. Onlar, NATO güçlerinin Suriye’de 2011’den beri benimsediği stratejiyi izliyorlar: Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad yönetimine karşı IŞİD ya da El Kaide bağlantılı El Nusra Cephesi gibi İslamcı milisleri destekleyerek rejim değişikliği peşinde koşmak. Son saldırı, IŞİD’in Avrupa’da ve ABD’de yinelenen terör saldırılarına girişmesinden sonra bile, ABD ile IŞİD güçleri arasında, savaşı tırmandırmak için hala belirli bir işbirliğinin var olduğunu göstermiştir.

Cumartesi günkü saldırının ardından, ABD’li düşünce kuruluşu yetkilileri, siyasi hasar kontrolü yapmak için hızla medyada boy gösterdiler. Wilson Center’dan Aaron David Miller, New York Times’a, hava saldırılarının, “Washington’ın IŞİD ile işbirliği içinde olduğu yönündeki komplo teorilerini besleyeceği” ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e, “BM Genel Kurul’u öncesinde ABD’yi azarlama” imkanı vereceği uyarısında bulundu.

Bu, sinik bir propagandadır. Üst düzey ABD’li yetkililer ve gazeteciler, Suriye muhalefet milislerini desteklerken, onların terörist karakterinin bütünüyle farkındaydılar. New York Times’tan C. J. Chivers, 2012’de bir dostluk videosunu, Suriye kentlerinde bomba yüklü kamyonlar patlatan Tevhid Aslanları’na ithaf etmişti. Bu grup, Suriye genelinde katliamlar yapan, aralarında Suriye’deki operasyonları ancak Avrupa’da birbirini izleyen terör saldırıları gerçekleştirdikten sonra geçtiğimiz yıl hedef alınan IŞİD’in de bulunduğu ABD destekli onlarca muhalif milisten biriydi.

ABD hükümetinin baskın hizipleri savaş istiyor ve Moskova’nın stratejisi (Suriye’deki ABD askeri operasyonlarına yardım ederken Washington’la ateşkes anlaşmaları müzakere etmek ve Esad’ı desteklemek) bütünüyle iflas etmiş durumda. Özellikle ABD işçi sınıfı içindeki savaş karşıtı duyarlılığa seslenmeye karşı olan ve bundan korkan Kremlin, ABD’nin savaş yönelimiyle ABD hükümeti ile görüşmeler üzerinden baş etmeye çabalıyor. Bu strateji, Rus yetkililerin ABD ordusunun ateşkese muhalefeti karşısında neredeyse itiraf etmek zorunda kaldıkları üzere, başarısız olmuştur.

BM Güvenlik Konseyi’nin Moskova’nın çağrısıyla gerçekleştirdiği acil toplantının ardından, Rusya’nın BM temsilcisi Vitali Çurkin, saldırının “son derece kuşku uyandıran” zamanlamasına dikkat çekerek, ABD saldırısının, ABD ile Rusya’nın aracılık ettiği ateşkesi raydan çıkarma yönünde kasıtlı bir girişim olduğu suçlamasında bulundu.

Çurkin, “Bunun, tamamen yürürlüğe girmesi beklenen Rusya-ABD düzenlemelerinden sadece iki gün önce yaşanması, oldukça anlamlıdır ve kaza sonucu değildir.” dedi ve ekledi: “Ortak Uygulama Grubu’nun çalışmasının 19 Eylül’de başlaması bekleniyordu. Yani ABD, Deyrizor’da ya da başka bir yerde, El Nusra’ya veya IŞİD’e etkili bir saldırı yapmak istiyor olsaydı, iki gün daha bekleyebilir, ordumuzla koordineli çalışabilir ve doğru insanları vurduğundan emin olabilirdi… Onlar, bunun yerine, bu pervasız operasyonu yapmayı tercih ettiler. Hava saldırısının, Ortak Uygulama Grubu’nun faaliyetini raydan çıkarmak ve onun etkin hale gelmesini fiilen önlemek amacıyla yapıldığı sonucunu çıkarmak gerekir.”

Bu değerlendirme, İsrail istihbaratıyla yakın bağlara sahip olan DEBKA File haber sitesi tarafından yinelendi. DEBKA File, “Pentagon ve ABD ordusu, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un 12 Eylül günü Cenevre’de üzerinde anlaştığı Suriye’de askeri işbirliği anlaşmasının uygulanması konusunda Başkomutan Barack Obama’nın emirlerini izlemiyor.” diye yazdı.

Yayın, ABD’li üst düzey savunma yetkililerinin, anlaşma şartlarının Rusya’ya, “ABD Donanması’nın ve Hava Kuvvetleri’nin gerçek savaş alanı koşullarında uyguladığı savaş yöntemlerini ve taktiklerini incelemek için” gereğinden fazla “fırsat” verdiği yönündeki kaygılarını aktardı. Bu yüzden, Pentagon, anlaşma Kerry tarafından kabul edildikten sonra bile ona karşı çıkıyor: “Washington’daki kaynaklar, Savunma Bakanı Carter’ın, Kongre’nin yürürlüğe koyduğu bir yasaya karşı hareket edemeyeceğini savunduğunu bildiriyorlar. O [Carter], Moskova’nın, Ukrayna’nın Kırım bölgesini ilhak etmesi sonucunda Rusya ile ordular arası tüm ilişkileri yasaklayan yasaya gönderme yapıyordu.”

 

Sayfanın başı

Okuyucularımız: DSWS yorumlarınızı bekliyor. Lütfen e-posta gönderin.



Telif Hakkı 1998-2015
Dünya Sosyalist Web Sitesi
Bütün hakları saklıdır