AKP’liler savaşı şenlik sanıyor. 45 uçakla Kürdistan’da 400 noktanın bombardımanını da bir eğlence partisi gibi gördüler. Kürt gençlerinin katledilmesini, ormanların yakılmasını, tarihin ve toprağın barajlarla sular altında bırakılmasını da hobi olarak tanımlıyorlar.
Örneğin; Tayyip Erdoğan kendi özel ekibi ile devletin bütün olanaklarını kullanıp oğlunu, kızını, damadını eşini korumayı; yaptığı hırsızlıkları gizlemeyi; Roboski, Gezi ve diğer zamanlarda özel emirlerle yaptığı katliam talimatlarını unutturmayı hesap ediyor. Bunun için etrafındakilere “Ben ve ailem gidersek hepiniz gidersiniz” diyerek onları da kendi suçlarına ortak etmiş durumda.
Erdoğan’ın etrafındakiler de plan üzerine plan, oyun üzerine oyun kurgulayıp sahneliyorlar. Tutuklama, gözaltı, linç etme, katletme, bombardıman, psikolojik savaş uygulama kısacası ne kadar pis faşist oyunlar varsa hepsi şu an tedavüle sokulmuş durumda.
Bunun tipik örneği AKP’li milletvekili Yasin Aktay’ın sevinerek paylaştığı şu twett; “TSK’den rica ediyorum üç f16 Cihangir üzerinden alçak uçuş yaptırsın...” Yani HDP’ye oy verenlerin katlini istiyor AKP’li Yasin Aktay. Ve bombardımanların, tutuklamaların ve katliamların yapıldığı zamanlarda bunu ağzı kulaklarına vararak sağda solda paylaşıyor. Tipik AKP zihniyetini ifaden eden cümle bu...
Bu zihniyetin Güney Kürdistan’da da yansıması var. Örneğin Rudaw televizyonu... 45 savaş uçağıyla Kürdistan topraklarının 400 kez bombalanmasını ağzı kulaklarına vararak karşılayanlardan biri de tecavüzcü, katliamcı DAİŞ çetelerine ve AKP’ye sempati ile bakan Rudaw televizyonundan Oeyd Reshavay isimli işbirlikçi faşist bir tip “PKK yok edildi, şimdi Kandil köylüleri Kandil’de rahatlıkla dolaşabilirler” şeklinde mesajlar yazıp dağıtıyor.
E eşbirlikçilik ve teslimiyetçilik zihniyetini Kürdistan’a yerleştiren siyasal geleneğin temsilcisi KDPnin başındaki Mesut Barzani ile Neçirvan Barzani de kalkıp “Türk devleti, AKP haklı” diyerek bombardımanı “normal” karşılamaları yetmezmiş gibi AKP’nin katliamcı politikalarına daha fazla destek verip işbirlikçiliği geliştireceklerini söylemişler. Barzani’nin söylediklerini Aynen Davutoğlu’nun ajanslarda yer alan cümleleri ile buraya nakledelim: Hava saldırılarına ilişkin Güney Kürdistan Başkanı Mesud Barzani ile bir görüşme yaptığını belirten Davutoğlu, yapılan görüşmelerle ilgili şunları söyledi: “Dün NATO Genel Sekreteri ile güvenlik konularını konuştuk. Bugün Sayın Barzani ile görüşmemiz oldu. Cumhurbaşkanımız ve benim temaslarım sürecek. Barzani ile 1 saat konuştuk. Barzani Türkiye’nin operasyonlarının haklı nedenlere dayandığını ifade ettiler. Teröre karşı Türkiye ile beraber çalışmaya hazır olduklarını, işbirliği ile katkı sağlayacaklarını ifade ettiler. Temasların sürmesine karar verdik. Mutabakat açıklandı. Şimdi önümüzdeki günlerde bu mutabakatın nasıl uygulanacağıyla ilgili olarak düzenlemeler yapılacak.”
AKP medyasının ağzı salyalı yazarları ve muhabirlerinin yaptığı haber ve yorumlarda zaten fazlasıyla faşist ruh hali olduğunu da unutmamak gerekir.
Kısacası Tayyip Erdoğan ve AKP’deki şurekası ile Kürt işbirlikçi siyaseti Kürdistan’a yapılan bombardımanı, kitle katliamlarını, orman yangınlarını gayet normal görmektediler. Bunun bir tuhaflığı yok. Çünkü siyasal ve toplumsal karakterleri buna çok uygun. Ama yanıldıkları temel bir durum var. O da AKP’nin ve Tayyip Erdoğan’ın Kürt düşmanlığı politikalarının sert bir kayaya çarptığıdır.
Yani Erdoğan ve işbirlikçileri sanıyor ki Kürtler AKP ve Türk devleti önünde diz çökecek, Erdoğan ve işbirlikçileri de istedikleri gibi yol alacaklar. Malesef büyük bir yanlış.
Yüzlerce, binlerce kişiyi tutuklayarak serhildanları önleyeceğini, 400 hedefi bombalayarak gerillayı yok edeceğini, katliamlar uygulayarak Kürtleri teslim alacağını düşünenler varsa buyursunlar yakın tarihe baksınlar. Çok uzağa gitmeye gerek yok 14 Temmuz 1982’de Amed zindanına, 15 Ağustos 1984’de Eruh-Şemzînan baskınlarını, 1990’lardaki serhildanları, 1999 uluslararası komplo sürecinden sonrasında ortaya çıkan Kürt fedailiğini, 2010-2012’deki kısmen hayata geçirilen Devrimci Halk Savaşı sürecini, Rojava Devrimini, Kobanê direnişini ve en önemlisi de 17 yıldır tek başına bir hücrede bir halkın önderinin dimdik direnişine bakın... Bakın ve göreceksiniz ki Kürdistani olan evrenseldir, evrensel olan Kürdistani’dir ilkesi ve ahlakı ile direnişin karakterini göreceksiniz. Ve bu direniş öyle bir şahlanacak ki; bütün öfkelerin toplamı, bütün acıların bilgeliği ile ayağa kalkacak ve kendisini yok etmek isteyenlerin üzerine yürüyecektir. Yani savaşı şenlik olarak görüp kendinden geçenleri kendisine getirecek olan Kürt öfkesinin direniş karakteri olacaktır. Sadece zaman, yani oluşun kendisini gerçekleştireceği süreç olarak zaman gerekli bunun için... Ve çok geç olmayacak bütün bunlar...
0 Yorum