İran Cumhurbaşkanı HASAN Ruhani, Ankara’da Beştepe’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ziyaret etti. İkili görüşmenin ardından Türkiye – İran YDİK oturumuna geçildi. İki lider daha sonra ortak basın açıklaması yaptı.

Teröre karşı sıfır tolerans uygulanması konusunda görüş birliği içindeyiz. Bölgedeki sorunlara mezhepçi yaklaşımın yanlışlığı ortada.

Türkiye ve İran, küresel ve bölgesel düzeyde önemli ülkeler. Dolayısıyla halihazırda bölgemizi sarsan terörizm ve mezhepçilik sorunları ile bunlara bağlı olarak ortaya çıkan insani krizlerin üstesinden gelinmesi için birlikte çalışmamız gerekiyor. Ülkelerimizin, Suriye ve Irak başta olmak üzere bölgemizde akan kanın ve yaşanan krizlerin durdurulması için gereken çalışmalara öncülük etmesi şart.

Aramızdaki siyasi diyalogu güçlendirmek suretiyle görüş ayrılıklarını asgariye indirmeyi, müşterekleri azamiye çıkarmayı sağlamamız her şeyden önce ülkelerimizin lehinedir.

Bu şekilde davrandığımızda, bölgemizdeki sorunlara dışarıdan değil, yine bu bölge içinden çözümler geliştirilmesini özellikle sağlamamız halinde bir an önce netice alacağımıza inanıyorum. Bölgenin iki önemli ülkesi olarak bu konuda bizlere önemli bir sorumluluk düştüğünün farkındayız.

“GÜMRÜKLERDE ARTIK KAMYON KUYRUKLARI GÖRMEYECEĞİZ”

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin konuşmasından satırbaşları:

“Misafirperverlikleri için, Sayın Erdoğan’a teşekkür ediyorum. Aşırılıklarla, şiddetle ve terörle mücadele İslam dünyası için çok önemli bir konu. Aynı şekilde İslam dünyasının birliği ve mezheplerin birbirine yaklaştırılması da çok önemli. Bizim kimliğimiz mezhepler değil, bizim kimliğimiz İslam’dır.

Sayın Erdoğan ile iki ülke ilişkilerini bütün boyutlarıyla geliştirme kararı aldık. Gümrüklerde artık kamyon kuyrukları görmeyeceğiz.

Birçok İslam ülkesinde istikrar sağlanamadı, hepsine yardımcı olmalıyız. Ölümler ve savaşlar durdurulmalı. Ülkelerin geleceğini, o ülkenin halkı belirler, bu konuda hemfikiriz. Yemen halkı zalimce bir ölüme mahkum edildi.

Alman İkinci Kanalı ZDF sunucusu Jan Böhmermann, Facebook sayfası üzerinden yayınladığı mesajında “Kamuoyu ve internet yeniden mülteci krizi, kedi videoları, Sophia Thomalla’nın aşk hayatı gibi gerçekten önemli konulara odaklanabilsin diye ekranlara kısa bir süre ara vermeyi kararlaştırdığını” kaydetti. Böhmermann izleyicilere de verdikleri destek için teşekkür etti.

Böhmermann mesajının sonunda kendini bulmak için Segway’iyle Hristiyanlar için kutsal kabul edilen bir hac yolu olan Jakobsweg yollarına düşmeden önce ilk olarak Twerk&Travel ile Kuzey Kore’yi gezerek basın ve sanat özgürlüğü konusunu yeniden açıklayacağını belirtti.

ZDF Genel Müdürü Thomas Bellut mizahçı Jan Böhmermann’a Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile olan hukuk mücadelesinde tam destek sözü vermiş, “Birlikte gerekli tüm mercilere başvuracağız” demişti.

Deutsche Welle 

FIBA Turnuva Komisyonu Üyesi Sergey Çernov, Rusya ve Türkiye’nin de aralarında bulunduğu ülkelerin federasyonlarına 2017 Avrupa Basketbol Şampiyonası’na katılamayacakları yazılı mektupla bildirildiğini açıkladı.

FIBA ve ULEB, 2015 yılında kulüpler nezdinde turnuva düzenlemesi ile ilgili kontratı sona erdirmişti. FIBA, ülke federasyonlarına mektup yazarak ULEB’i desteklemeleri halinde milli erkek takımlarının turnuvadan men edileceği yönünde uyarmıştı.

Turnuvaya katılamayacak olan ülkeler şöyle: Sırbistan, Hırvatistan, Slovenya, Bosna Hersek, Karadağ, İspanya, Türkiye, Litvanya, Yunanistan, İtalya, İsrail, Rusya, Makedonya ve Polonya.

CİHAN

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, onayladığı UBP-DP Koalisyon Hükümeti ile; hem Kıbrıs müzakere sürecinde hem de iç konularda uyum içerisinde, Kıbrıs Türk halkı yararına çalışacaklarına inanç belirtti. UBP Genel Başkanı, Başbakan Hüseyin Özgürgün de, Cumhurbaşkanı ile tam bir uyum içerisinde çalışacaklarını ve Kıbrıs Türk halkına hizmet edeceklerini vurguladı.

Akıncı, KKTC Bakanlar Kurulu listesinin onay yazısını Özgürgün’e sunmasının ardından yaptığı açıklamada, yeni hükümete başarılar diledi, işbirliği içerisinde çalışacaklarını vurguladı. Cumhurbaşkanlığındaki görüşme 1 saat 20 dakika sürdü. Görüşmede Kıbrıs müzakereleri, yeni hükümet oluşumu ve yapılacak çalışmalar ele alındı.

Cumhurbaşkanı Akıncı, bir hafta önce Özgürgün’e hükümeti kurma görevini verdiğini anımsatarak, bu sürede Özgürgün’ün gerekli çalışmaları yaptığını ve bugün kendisine sunduğunu söyledi. Görüşmede de gerekli değerlendirmeleri yaptıklarını ve listeyi onayladığını ifade eden Akıncı, yeni hükümetin hayırlı olmasını temenni etti, başarılı çalışmalar diledi.

Önlerindeki dönemin Kıbrıs Müzakere süreci ve iç konular bakımından önemli bir dönem olacağını vurgulayan Akıncı, hükümetin çok rahat bir çoğunluğu olmadığına işaret etti ve iç uyumun büyük önem taşıdığına dikkat çekti. Asıl olanın; topluma en yararlı hizmeti sunmak olduğunu vurgulayan Akıncı, yapılacak işlerin niteliğinin büyük önem taşıdığını, Cumhurbaşkanı olarak kendisinin de halkın genel beklentilerini seslendireceğini kaydetti.

Halkın yararına el birliğiyle hizmet etmek ve alın teri dökmenin görevleri olduğunu vurgulayan Akıncı, onayladığı Bakanlar Kurulu listesini Özgürgün’e sundu.

ÖZGÜRGÜN: UYUM İÇİNDE ÇALIŞACAĞIZ

UBP Genel Başkanı Başbakan Hüseyin Özgürgün de görevi aldığı günden bu yana çalıştığını ve DP ile bağımsız milletvekillerinin de desteğiyle oluşturduğu kabineyi bugün Cumhurbaşkanına sunduğunu anlattı. Listenin de onaylanıp hükümetin atandığını ifade eden Özgürgün, “Devlet yönetiminde mutlaka uyum içinde çalışacağız, devlet zirvesinde büyük bir uyum sağlayacağız ve halk yararına çalışacağız.” dedi.

Cumhurbaşkanı Akıncı ile geçmişte uzun yıllar Mecliste beraber görev yaptığını belirten Özgürgün, Cumhurbaşkanı ile uyum içinde çalışan bir hükümet olacaklarını vurguladı. Özgürgün, Cumhurbaşkanının Kıbrıs müzakere sürecinde de hükümetin tam desteğini alacağını belirterek, hükümetin ülkeye ve halka hayırlı olmasını temenni etti, yeni hükümeti onaylayan Akıncı’ya saygılarını sundu.

 Hükümeti’nin bakanlar kurulu listesini açıkladı

Özgürgün’ün Cumhurbaşkanı Akıncı ile görüşmesinin ardından basına yaptığı açıklamaya göre UBP; Başbakanlık, Ekonomi ve Enerji, Dışişleri, İçişleri, Sağlık, Tarım ve Doğal Kaynaklar, Bayındırlık ve Ulaştırma ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanlıklarını, DP de Başbakan Yardımcılığı ve Maliye Bakanlığı, Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı ile Turizm ve Çevre Bakanlığı’nı aldı.

KABİNE ŞÖYLE:

Başbakan: Hüseyin Özgürgün, Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı: Serdar Denktaş, Dışişleri Bakanı: Tahsin Ertuğruloğlu, İçişleri Bakanı: Kutlu Evren, Ekonomi ve Enerji Bakanı Sunat Atun, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı: Hamza Ersan Saner, Turizm ve Çevre Bakanı: Fikri Ataoğlu, Milli Eğitim ve Kültür Bakanı: Özdemir Berova, Sağlık Bakanı: Faiz Sucuoğlu, Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı: Nazım Çavuşoğlu, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı: Kemal Dürüst.

CİHAN

‘Times of Israel’ sitesinin haberine göre, Başbakan Binyamin Netanyahu’ya yakın isimlerden Yuval Steinitz, Gazze Şeridi’ne bir liman inşa edilmesi konusunda da anlaşmanın sağlandığını söyledi. Bu adımla, Gazze’nin ihtiyaç duyduğu malzemelerin KKTC’den bölgeye direkt olarak gönderilebilmesi planlanıyor.

İsrail askerlerinin, Gazze’ye yardım götüren Mavi Marmara gemisine 2010 yılında uluslararası sularda düzenlediği saldırıda 10 Türk vatandaşı şehit olmuştu. Bu olayın ardından Türkiye-İsrail ilişkileri en düşük seviyeye gerilemişti. Türkiye’nin talep ettiği özür Netanyahu tarafından 3 yıl sonra dilenmişti. Tazminat konusunda da İsrail olumlu yaklaşırken Gazze ablukasının kaldırılması talebinin ne şekilde yerine getirileceği tartışılıyordu.

CİHAN

İstanbul’da Bahçelievler’deki Metroport AVM’de bugün silahlı bir saldırı yaşandı. Hürriyet’in AVM yetkililerinden aldığı bilgiye göre olay şöyle gelişti:

Emekli bir polis, damadı ile birlikte Metroport AVM’ye gelerek yemek katına çıktı. Bir süre oturan kayınpeder ve damat tartışmaya başladı. Ve emekli polis silahını çekerek damada ateş açtı. Bu sırada çıkan arbedede ise kayınpeder kendini de bacağından vurdu. Tartışmanın damadın emekli polisin kızından ayrılmak istemesinden çıktığı iddia edildi.

AVM yetkilileri yaralı şahısların hastaneye kaldırıldığını belirtirken, kayınpederin durumunun hafif olduğunu damada ise acil müdahale edildiğini bildirdiler.

Sosyal medyada bir anda AVM’ye silahla nasıl girildiğine dair çıkan tartışmalara da değinen Metroport yetkilileri, “Emekli güvenlik görevlisi olduğu için silah taşıma ruhsatı bulunuyor. Bu nedenle güvenlikten silahla geçebildi” dediler.

MANSUR YAVAŞ KİMDİR?
Mansur Yavaş, 1955 yılında dünyaya geldi. İlk, orta ve lise öğrenimini Beypazarı’nda gördü. 1979 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazanarak öğrenimine devam etti.
1983 yılında fakülteden mezun olan Mansur Yavaş, askeri savcı olarak tamamladığı askerlik sonrası Beypazarı’nda 13 yıl süresince serbest avukatlık yaptı. Siyasete olan ilgisi gençlik yıllarında başlayan Yavaş, 1989-1994 yıllarında Belediye Meclis üyesi, 1994 yılında Belediye Başkan adayı oldu.
18 Nisan 1999 seçimlerinde %51 oy oranıyla 8,500 oy alarak Beypazarı Belediye Başkanı oldu. Tarihî Beypazarı konaklarının restorasyonu ve binlerce yıllık Beypazarı tarihini koruma çalışmalarıyla “2001 Yılının En İyi Yerel Yöneticisi”, Türk Dil Kurumu tarafından Türkçenin korunması nedeniyle verilen onur ödülü, doğa savaşçılarının “Çevre Ödülü” gibi ödülleri aldı. 24 Eylül 2004 tarihinde TÜSİAV tarafından “Yılın Belediye Başkanı” seçildi.
18 Nisan 2004 seçimlerinde %55 oy oranı ve 11 bin oy alarak yeniden Belediye Başkanı seçilen Mansur Yavaş, 29 Mart 2009 tarihinde yapılmış olan yerel seçimlerde Milliyetçi Hareket Partisi’nden Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı için aday oldu.Ancak %27 oy alarak rakipleri İbrahim Melih Gökçek ve Murat Karayalçın’ın ardından üçüncü sırada seçimi tamamladı. Partisi MHP tarafından tekrar aday gösterilmemesi nedeniyle CHP’ye katılması gündeme geldi. 21 Aralık 2013 tarihinde Cumhuriyet Halk Partisi Merkez Yönetim Kurulu kararıyla Cumhuriyet Halk Partisi üyeliği kabul edildi. Ardından 2014 yerel seçimleri’nde Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Aday Adayı ve parti meclisi toplantısında da aday oldu.

Ruhani’yi, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin önündeki caddede karşılayan süvariler, konuk Cumhurbaşkanına protokol kapısına kadar eşlik etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ruhani’yi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin ana giriş kapısında karşıladı. Erdoğan ve Ruhani’nin tören alanındaki yerlerini almasının ardından, 21 pare top atışı eşliğinde iki ülkenin milli marşları çalındı.
Ruhani, Muhafız Alayı Tören Kıtası’nı, Türkçe, “merhaba asker” diyerek selamladı. Törende, tarihte kurulan 16 Türk devletini temsil eden bayraklar ve askerler de yer aldı.
İki ülke heyetlerinin takdimi sonrasında, Erdoğan ve Ruhani merdivenlerde, Türkiye ve İran bayrakları önünde el sıkışarak, gazetecilere poz verdi.
Erdoğan ve Ruhani, törenin ardından baş başa gerçekleştirecekleri görüşmeye geçti.

Sürprizleri sevmeyenimiz yoktur. Tabii ki sürpriz denilince akla insanı öldürüp dirilten türden şakalardan söz etmediğimi anlamışsınızdır. “Sürprize ne gerek var canım, yok yere heyecan, merak…” diyen birilileri varsa etrafınızda, içi geçmiş o kişileri kendi dünyalarında bırakarak, arkanıza bakmadan hızla uzaklaşmanızı tavsiye ediyorum. Sürprizleri sevdiğimdendir ki, hayal gücünün sınırlarını zorlayan, ancak filmlerde göreceğiniz ya da romanlarda okuyabileceğiniz türden hayatın da getirdiği doğal sürprizler peşimi hiç bırakmıyor. Bundan şikâyetçi miyim? “Aksine çok eğleniyorum.” Yaşamı çekici ve eğlenceli hale getirenin bu sürprizler olduğunu düşünüyorum.

İSTEYİN VE BIRAKIN…

Bundan 3 yıl önce, gayet iştahlı ve sinir bozacak kadar da zayıf olan bir arkadaşım, Hollywood yıldızlarının vazgeçilmez tercihi olan, dünyanın tartışmasız en ünlü şefi Wolfgang Puck’ın, rüya şehir Beverly Hills’te açtığı restaurantı Spago’ya gitmek için haftalar öncesinden rezervasyon yaptırdığını anlatmıştı. Tabi amacı, onca yolu yemek yemek için gitmek değildi. Farklı lezzetler arayışı konusunda tutkun olan arkadaşım, iş için gittiği Beverly Hills’te, ünü okyanusları bile aşan bu şefin merak uyandıran lezzetlerini tatmak, belki bir an için o dünyanın parçası olmak istemişti… “Deneyimlerini mutlaka benimle paylaş” demiştim. İstanbul sınırları dışına çıkma lüksü olmayan Hatice için deneyimleri dinlemek bile heyecan verici olacaktı:))) İçten içe “keşke ben de gidebilseydim” dediğimi hatırlıyorum. Tebessüm etmenize neden olan, kendi halinde, her zamanki ritminde atan kalbinizi şaşkına uğratan insaları çoğaltın hayatınızda. Onların varlığı ile renkler daha canlı, güneş daha parlak, bahar daha aşk tadında… Siz, siz olun çok istemekten çekinmeyin. Tüm kalbinizle isteyip, hırsa yenik düşmeden isteklerinizi hayata bırakırsanız, hayat size, isteğinizi en güzel şekilde ve zamanda sunuyor olacak. Tıp ki benim bu örnekte yaşadığım gibi. Geçtiğimiz Cuma akşamı bir arkadaşımın zarif daveti ile kendimi bu ünlü restaurantta buldum. Nasıl mı? Henüz ışınlanma teknolojisi gelişmedi ve ben de Amerika’ya gitmedim. Eee… “Peki, nasıl?” diyenler için keyifli okumalar diliyorum. İş bu insanlardan birinin bana yaşattığı unutulmaz deneyim…

Spago’nun spesiyalleri arasında; mercanköşk ve parmesan reggiano ile servis edilen Kokulu Bezelye Çiçekli El Yapımı Agnolotti, acılı domates – bayırturpu ile servis edilen Mavi Yengeç ve Kanada Istakozu “Louis” Kokteyli, Geleneksel Garnitürlü Pekin Usulü Izgara Ördek, tatlı soya sosu, kızartılmış susam yağı, jasmine pirinç pilavı ile servis edilen Hong Kong Usulü Levrek Buğulama, Tatlı Soya Sosu Terbiyeli Kuzu Pirzola ve Hunan Usulü Patlıcan gibi lezzetler bulunuyor. Ana menüyü bütünleyen tatlılarda mevsim meyveleri dikkat çekerken, oldukça yaratıcı ve esprili bir yaklaşımla hazırlanan tatlı servislerindeki sürprizlere de hazırlıklı olmanız gerektiğinizi unutmadan söylemek isterim.

ÜLKELER VE YEMEKLER 

Geçmişten gelen bohem tat: Dedovnik

Asıl adı Medovnik, “Med” Çekce bal demek. Ballı yarı ıslak kek şeklinde tanımlayabileceğimiz bu tatlı ile dostluğum 13 yıl öncesine dayanır. Onunla 1920’lerin Great Gatsby müziklerinin çaldığı buram buram tarih kokan muhteşem bir Bohem kafede tanışmıştım. O gün kahvemin yanında Prag’da ki yalnızlığıma arkadaş olurken gönlüme de yerleşen ilk Çek olmuştu. Daha sonra öğrendiğime göre, tarihte ki ilk ballı kek tarifleri Antik Yunanlılara kadar uzanırmış. Daha sonrasın da Avrupa’da önce dini cemaatlerle ilişkilendirilmiş, sonrasında ise günlük hayatın parçası olmuş, hatta Slovenya’da ballı kek hamurları kızların çeyizliklerine kadar girmiş. Şeker, sanayileşmeyle birlikte balın pazar payının büyük bir kısmını elinden alsa da Doğu Avrupa ülkeleri ballı gıdalarına ve tariflerine sadık kalmışlar. Özellikle de Ballı Kek tarifleri orijinalliğinden ödun verilmeden belki küçük püf noktaları eklenerek nesilden nesile aktarılmış.

TARİF: İşte insanın bal ile imtihan edildiği, iradenin kifayetsiz kaldığı, Prag’ı ziyaret etmenin başka bir nedeni olan ünlü ballı kek tarifi: 450 gram un 180 gram pudra şekeri 180 gram tuzsuz tereyağı 1 yumurta 1 çay kaşığı kabartma tozu 6 yemek kaşığı bal 4 yemek kaşığı krema 1 çay kaşığı toz kakao 200gr un haline getirilmiş kurabiye 200gr ceviz (üst kaplama için) Isıya dayanıklı bir kapta bir el mikseri ile tereyağı, şeker, yumurta, bal ve kremayı 5 dakika kadar karıştırın. Ayrı bir kapta un, kabartma tozu ve kakao tozunu karıştırın. Sonra kuru malzemeler ile ıslak malzemeyi karıştırın ve plastik örtü ile kaplayıp 10 dakika bekletin. Bu noktada güzel bir kurabiye hamuru gibi olmalı ve bunu yapışmaması için parşömen kâğıdı üzerine serin. Parşömen kâğıt üzerine 20 cm çapında daire çizin ve 7 adet aynı büyüklükte hamur kesin. 350 derecede 6 ila 7 dakika boyunca her birini pişirin. Krem karamel 200 gram tuzsuz tereyağı ve 200 gram dövülmüş cevizi 3 saat boyunca tatlandırılmış yoğunlaştırılmış sütü (marketlerde teneke ile satılır) tenekesinde kaynatın. Zamanlama kesin değil, ama koyu karamel haline gelene kadar kaynamalıdır. Kutu yeterince soğuyana kadar açmayın. Bir gün önce kaynatın daha iyi olacaktır. Süt karamelize olduktan sonra tereyağı ile karıştırın. Bu pasta tabakalarının kaplanması için kullanılacak. Gizli İçerik Şeker 1 yemek kaşığı, 150 ml su, 50 ml Rom (Kullanmak zorunda değilsiniz. Espresso kahve de olur) Yuvarlak pişen parçaların arasına krem karameli koyarak yapıştırın, ve en üstünü karamel ile kaplayın ve toz haline getirilmiş kurabiye ve ezilmiş ceviz karışımı ile dekore edin. Buz dolabında bir iki gün beklerse tadı daha güzel olacaktır. Gönüllere işleyecek nice tatlarla tanışmak üzere… EYLEN SÜER 

HAYATIN TADI TUZU SAĞLIK

BAHAR geldi; hava ısınmaya, çiçekler açmaya, içimiz kıpır kıpır olmaya başladı. Güneşin kendini göstermeye başladığı bu bahar günlerinde, bol bol ‘Doğal D Vitamini’ almanın da zamanı geldi. Uzmanlar uyarıyor. D vitamini eksikliği sadece kemikleri etkilemiyor, kandaki kalsiyum ve fosforun normal sınırlarda kalmasını sağlayarak, kemik erimesini önleyen D vitaminini eksiltip, erimeyi tetikliyor. Kalsiyum ve fosfor emilimini düzenleyerek kemikleri ve dişleri güçlendiren, sinir, bağışıklık ve sindirim sistemine iyi gelen, bağırsakların çalışmasını sağlayan, en önemli vitaminlerden biri olan D vitamini ihtiyacımızın yüzde 95’ini güneşten karşılıyoruz. D Vitamini alması gerekenler; Çocuklar, alerjisi, astımı olan çocuk ve erişkinler, kemik ağrısı çekenler, güneş görmeyen yerde yaşayan ve çalışanlar, karaciğer ve böbrek hastaları, kemik erimesi olanlar, 50 yaşın üzerindekiler, bebeler ve emziren anneler. D Vitamini eksikliğini gidermek için 5 adım: D vitamini sentezleyen ışınların deriye direk temasını sağlamak, somon, lüfer, sardalya, uskumru, ringo, ton balığı gibi yağlı balıklar tüketmek, ve ilaç takviyeleri almak.

‘TAT’LI BESLENMENİN YOLU GÜNEŞ 

Güneşte kuruyan meyveler de D vitamini deposudur. Besinlerin kurutulması, fazla sularının uçurularak, onları bozan küçük canlıların, faaliyet gösteremeyecekleri bir duruma getirilmesidir. Açık havada kurutma, güneşte ve gölgede olmak üzere iki şekilde yapılabilir. Kurutulacak sebze ve meyvelerin kurutmaya uygun olgunlukta olmasına (ham ya da fazla olgun olmamasına) dikkat etmek gerekir. Domates dışındaki sebzeler sıcak ve gölge yerlerde, domates ve meyveler ise güneşte kurutulur. Kurutma işlemi ne kadar uzun sürerse, besin kaybı da fazla olacağından kurutma için en sıcak mevsim seçilmelidir. ÖZLEM SÜER

TAT’LI TARİF:

İklimi rutubetsiz olan yerlerde sebze kurusunun da daha güzel olduğunu, bu nedenle Güneydoğu’nun birçok ilinde lezzetli kuru dolmalıkların bulunduğunu belirten Darendeli Fadime Ulu Teyzemiz’den haftanın ‘Tat’lı Tarifi’ni aldık. Kuru Dolma MALZEMELER 2 Patlıcan, 2 Biber, 2 Kabak Kurusu, 1,5 çay bardağı pirinç 3 Soğan, 2 Diş Sarımsak Domates, Biber salçası 1 yemek kaşığı, Tuz, karabiber, kırmızı biber, Kuru Nane, Varsa nar ekşisi yoksa limon, Zeytinyağı Yapılışı: Malzemeler bir kapta sevgiyle karıştırılır. Kuru dolmalıkları, kaynar su ile 15-20 dakika kaynatın. Kuru dolmalıkların ne çok sert, ne çok yumuşak olması lazım. Yıkadığınız pirinçleri bir saat kadar ılık suda bekleterek süzün. Soğan ve sarımsakları ince doğrayın. Pirinç, soğan, sarımsak, salça ve baharatları iyice karıştırın. Kuru dolmalıkları yarıya kadar doldurun, çünkü pirinç şişer ve taşabilir. Pirincin cinsine göre 35 -40 dk. arası pişirilebilir. SOS: Zeytinyağı, sarımsak, salça, kuru nane, nar ekşisi (zevke göre). Sos döküldükten sonra tencere 1-2 taşım daha kaynatılır. Afiyet, sağlık ve can olsun!

SURİYELİ KADIN CENAZESİ GÖRÜNTÜSÜ VERİLDİ

Morg etrafında bekleyenler ve gazetecilere cenazeyle ilgili, “Bir Suriyeli kadın cenazesi alıyoruz” açıklaması yapıldı. Bu yolla gazetecilerin takibinden kurtulmak isteyen aile, tabutun üzerine de eşarp örttü. Cenaze aracı da verilmediği için sivil plakalı bir kamyonete konulan cenaze Mersin’e doğru götürüldü. Tarsus-Adana-Gaziantep Otoyolu’nda cenaze aracını takip eden gazeteciler, yolda denetim yapan polisler tarafından durdurulurken, cenazenin bulunduğu kamyonet ise Mersin yönüne devam etti.

NEKROFOBİ HASTASI BABA KATILMADI

Gazetecilerin takibi engellenen Suphi Altındöken’in cenazesi Mersin sınırları içerisinde nerede olduğu gizli tutulan bir mezarlığa götürüldü. Annesi Naciye Tan ile kız kardeşi ve bazı yakınlarının katılımıyla cenaze gece karanlığında dini işlemler yapılarak defnedildi.

Aynı saldırıda vurulan ve Adana’da hastanede tedavisi süren baba Necmittin Altındöken’in de cenaze törenine Nekrofobi hastası (Ceset görüldüğünde ya da ölüm düşüncesiyle ortaya çıkan aşırı korku) nedeniyle katılmadığı bildirildi. Baba Necmittin Altındöken’in aslında oğlunun cenazesine katılmayı çok istediği ancak Nekrofobi hastalığı, sağlık sorunları ve güvenlik endişesiyle bu isteğinden vazgeçtiği vurgulandı. Baba Altındöken’in geçen yıllarda kaybettiği annesinin cenaze törenine de bu hastalığı nedeniyle katılamadığı ifade edildi.