Osmanlı Tokadı Hakkında İlginç Bilgiler
Vlog Kanalıma Göz Atın: https://www.youtube.com/c/CavitPancarVLOG1
Diğer sosyal medya hesaplarından beni takip edebilisiniz. :)
https://www.instagram.com/cavitpancar/
https://www.facebook.com/PancarTarlasiVideolari/
https://www.younow.com/CavitPancar
https://twitter.com/CavitmiPancar
Yeniçeriler Hakkındaki videom https://www.youtube.com/watch?v=lJzucpAPwlU
Akıncılar Hakkındaki videom https://www.youtube.com/watch?v=NWYhzCJ2Aq8
Osmanlı Tokadı
Osmanlı tokadı silahsız bir savaş sanatı olarak literatürde yerini almış durumda. Ancak bu kavramın ne zaman ve nasıl ortaya çıktığı bilinmiyor. Bir rivayete göre acı kuvveti dillere destan olan Osmanlı Beyliği'nin kurucusu
Osman Bey’in bir tartışma sırasında hiddetlenerek attığı bir tokat sonucu, tokadı yiyenin oracıkta ölmesi üzerine söylenmeye başlanmış olduğu iddia ediliyor.Tarihçi
Murat Bardakçı’ya göre ise Osmanlı tokadı sözü 4. Murat'ın 1632'deki 'Ayak Divanı'nda
Sadrazam Hafız
Ahmet Paşa'nın kendisine saldıran iki yeniçeriyi iki tokatla öldürmesinden gelmekte
...Ancak kavram olarak ne zaman ortaya çıkmış olursa olsun,Osmanlı tokadı, Osmanlı Ordusunda görevli askerlerinin silahsız savunma ya da saldırı durumunda her zaman kullandıkları ve geliştirdikleri bir vuruş türü olmuştur. Etkili şekilde atıldığında öldürücü olabilen Osmanlı tokadı, çıkardığı ses dolayısıyla da oldukça zarar verici olabiliyor, bunun yanında kulağa denk geldiğinde, kulak zarını patlatabiliyordu.
Elin her iki yanıyla da yapılabilen ve muhatabını sersemleten, duruma göre bayıltan ya da öldürebilen bu tokat tekniğini özel olarak kullanan bir askeri sınıf yoktu ve bütün askerler arasından bileğine güvenen babayiğitler bu tekniği kullanırlardı. Osmanlı tokat tekniği tek bir biçimde uygulanmazdı ;
Duruma,yere,düşmanın zırh yapısına ve dövüşün gidişatına göre uygulanan çeşitli teknikleri mevcuttu. El ve kolun açısız, omuzdan hızla hareketiyle hedeflenen noktaya el ile yapılan temasla yapılır,en çok yüzün her iki yanına ve enseye; Bilek veya dirsek kırılmadan, omuzdan güç alınarak, büyük bir hızla atılırdı. Ancak asıl Osmanlı tokadı, burnu hedef alacak şekilde, yüzün tam ortasına, avuç içini germeden, burun ucuna denk gelecek şekilde atılırdı. Bu şekilde, kafatasının göz çukurları arasında kalan kısmını kırarak beynine saplanır, böylece ölüme yol açardı. Böyle bir tekniğin uygulanmadığı durumlarda bile, hızlı ve çok sert biçimde atıldığı ve çok kuvvetli bir tokat olduğu için, boyun kırılmasına yol açarak da öldürebiliyordu. Ayrıca Osmanlı tokadının çıkardığı ses bile muhataplarını psikolojik olarak çökertmeye yetiyordu. Bu vuruş tekniğini uygulayabilmek için kuvvetli pazular,güçlü omuz ve boyun kaslarıyla birlikte bu pazuları son derece hızlı bir şekilde kullanabilecek yeteneğin de geliştirilmiş olması gerekiyordu.Ancak tüm bu teknikler ağır idmanlar, cirit,güreş vb. gibi savaş oyunları ve kılıç kullanma,yay germe talimleriyle, kanlı savaş meydanlarında pişen Osmanlı askerleri için rahatlıkla uygulanabilecek tekniklerdi .Osmanlı ordusunda yer alan her yeniçeri Osmanlı tokadının tekniklerini bilir,küçük yaşta yeniçeri ocağına alındıklarından itibaren yağlı mermerleri tokatlayarak yapılan idmanlarla kendisini geliştirirdi. Osmanlı tokadı, bir yeniçerinin kılıcından sonra en güvendiği silahıydı.Savaş esnasında sıkça görülen, silahın elden düşmesi veya kırılması gibi durumlarda Osmanlı tokadı yeniçerinin tek silahı haline gelirdi.Ancak Osmanlı tokadı daha çok Akıncılar sınıfı içinde yer alan deliler adı verilen efsanevi savaşçılarla özdeşleştirilmiştir.Deliler, at üzerinde veya yaya olarak, ordunun en önünde yer alırlar, savaş sırasında en önden gidip, ellerinde sadece bir kalkanla hatta kimi zaman o bile olmaksızın sadece çıplak elle sille tokat düşmana saldırırlardı.İri yarı ve güçlü,20-25 yaş arasındaki gözünü budaktan sakınmayan yürekli ve korkusuz gönüllüler arasından seçilen deliler, ıslatılmış mermer üzerine çıplak elle tokat atarak talim ederlerdi.Zamanla avuç içleri nasır tutar ve iyice kuvvetli hale gelirdi. Bu tokatların muhatabı sadece düşman askerleri değil, askerlerin atları da olurdu…Osmanlı’nın savaştığı topraklarda yapılan araştırmalarda bulunan bir çok at ve insan kafatasında tokat izlerinin olduğu gözlenmiştir. Kazılar esnasında kafatası içine yani beyne doğru göçmüş insan iskeletleri hatta metal miğferlerde bile el izlerine rastlanmıştır
. Bu izler de 600 yıl boyunca 3 kıtada düşmanı titreten Osmanlı tokadının ne denli şiddetli bir vuruşa sahip olduğunu göstermektedir…