Hopa davasında herkese tahliye

Ankara Adliyesi önü Hopa davasına sahip çıkan toplumsal muhalefetin buluştuğu bir miting alanına dönüştü. Binlerce kişi "Hepimiz eşkıyayız" diyor

Aigio, Yunanistan: Yoksulluk, sefalet ve 'kazara' yanan evler

3 Kasım 2011, Perşembe günü Patras'ın Kuzeydoğusunda bulunan Aigio kentinde kimliği belirsiz kişiler (büyük ihtimalle neo-Nazi faşistler) onlarca göçmenin barındığı bir evi ateşe verdi. Geceyarısı 02:00'den biraz önce Farazouli ve Platonos caddeleri civarında ‘Rodopoulou barakaları' olarak bilinen bölgede yangın çıktı. Binada yaşayan 30'a yakın göçmenin bir kısmının oturma izinleri de vardı. Yangın binayı tümüyle kullanılamaz hale getirdi. Bina sakinlerinden az üç göçmen vücutlarındaki çeşitli yanıklar sebebiyle bölgedeki hastanelere sevk edildi.

Lefkoşa, Kıbrıs: Göçmen açlık grevcileriyle dayanışmaya çağrı

24 Ekim Pazartesi günü, toplam 65 kişinin kaldığı merkez cezaevinin 10 numaralı bölümündeki 52 göçmen tutuklu, açlık grevine başladı. Suçları: Kıbrıs’ta yasadışı ikamet. Talepleri: Devlet tarafından bastırılan temel haklarının inkar edilişine son vermek.

Yunanistan, 20 Ekim: Genel grevin ikinci günü

Yunanistan'da genel grevin ikinci gününe, parlamento binasını kuşatmaya çalışan eylemciler ve onları engelleyen işbirlikçi Stalinist PAME/KNE arasındaki çatışmalar damgasını vurdu. Parlamento binasının önündeki polis bariyerlerini korumak için ellerinde sopalarla mevzilenen ve hiçbir eylemci grubun bariyerlere yaklaşmasına izin vermeyen PAME sendikası ve YKP'nin (KKE) gençlik kolu KNE üyelerinin provokasyonu, anarşistlerin alana girmesiyle birlikte çatışmaya dönüştü. Polis özellikle öğleden sonra ve akşam saatlerinde hedef gözetmeksizin topyekün saldırıya geçti, metro istasyonlarına sığınanlar dahi polis saldırısına maruz kaldı. Dimitris Kotsaridis adındaki 53 yaşında bir gösterici yoğun kullanılan gaz bombalarının etkisiyle kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti.

Yunanistan, 19 Ekim: Genel grevin ilk günü

Yunanistan'da genel grevin ilk gününde tüm ülkede onbinlerce insan sokaklara ve meydanlara çıktı, eylemleri bastırmak için sadece Atina'da 10.000 polis görevdeydi. Ülke çapında çok sayıda devlet binası, sendika merkezi ve resmi kurum işgal edildi.

Önceki eylemlerde de halkın Parlamentoya ulaşmasını engellemek için polis tarafından kurulan demir-pleksiglas bariyerler Vasilissis Sofias Caddesinde, çiçekçilerin bulunduğu Louloudadika kavşağına yerleştirildi.

15 Ekim: "Küresel Değişim" için işgal eylemleri dünyaya yayıldı

15 Ekim'de Wall Street İşgaliyle başlayan lidersiz, barışçıl, antikapitalist işgal hareketini tüm dünyaya yaymak için "Küresel Değişim" sloganıyla örgütlenen 15 Ekim küresel eylem gününde milyonlarca insan, namı diğer "%99" sokaklardaydı.

Kabil: ABD işgalinin onuncu yıldönümü protesto edildi

7 Ekim 2011, Cuma günü Kabil'de ABD'nin Afganistan'ı işgalinin onuncu yıldönümü Afganistan Dayanışma Partisi'nin örgütlediği bir eylemle protesto edildi. Afganistan Dayanışma Partisi (SPA) 10 yıldır süren ABD işgaline dair bir basın açıklaması yayınladı:

İşgalcilere ve onların köktendinci uşaklarına karşı halkın mücadelesi kazanacak!

Bugün 7 Ekim, Afganistan'ın ABD ve müttefikleri tarafından işgal edilmesinden bu yana on yıl geçti; bu işgalin kara bir tarih olan 27 aralık 1978'deki Rus işgalinden bir farkı yok. Rusların ham hamlesinden ders alan ABD dünya halklarını bu işgale fikren hazırlamak için devasa propganda makinasını kullandı ve ardından kurnazşılşa "terörle savaş", "yeniden yapılanma", "demokrasi", "insan hakları" vb.sahte kavrammları kullanarak ülkemizi işgal etmek için Birleşmiş Milletler'de 40'tan falza ülkenin onayını aldı. Ortaçağ zihniyetli Taliban rejimini birkaç hafta içinde devirdi ve yerine kurduğu dünyanın en yozlaşmış ve insanlık dışı devletini umutsuz halkımıza dayattı.

Terörizm ve İslamcı köktendincilik, bu iki gayri insani fenomen son kırk yıldır ABD'nin gizli ve açık politikalarıyla palazlanarak bir canavar haline geldi, sadece Afgan halkını cehalet, suç ve barbarlıkla dolu bir yangın yerinde yaşamaya mahkum etmekle kalmadı, aynı zamanda diğer birçok ülkeyi de etkiledi. ABD devleti, Afganistan'ın yıkımına giden yolu döşemek için köktendinci suç örgütlerine ve çetelere finansal ve askeri destek sağladı.

15 Ekim'de dünya halkları ayaklanıyor

15 Ekim'de tüm dünya halkları sokaklara ve meydanlara çıkacak. Amerika'dan Asya'ya, Afrika'dan Avrupa'ya 82 ülke, 951 şehirde insanlar haklarını savunmak için, gerçek demokrasi talebiyle ayaklanacaklar. 15october.net web sitesinde yapılan açıklamada şiddetsiz bir küresel eylem çağrısı yapılıyor:

"İktidar güçleri halkın büyük çoğunluğunun taleplerini göz ardı ediyor ve sadece belli bir azınlığın çıkarlarına hizmet ediyor, ekolojik yıkımların bedelini ise hepimiz ödüyoruz. Bu dayanılmaz durum artık sona ermeli.

Facebook bizi gözetliyor

2004'te yaygın kullanıma açılan Facebook, aradan geçen 8 yılda 800 milyon kullanıcıya ulaşarak dünyanın en büyük internet şirketlerinden birine dönüştü. Özel yaşamlara ilişkin bu büyüklükte bir bilgi toplama ve yayma aygıtına, bireylerin özgürlüklerini kısıtlamak isteyen devletlerin ve/veya büyük şirketlerin ilgisiz kalması düşünülemezdi. Nitekim başlangıçtan beri kalmadılar. Facebook'un kuruluş ve genişleme aşamasında Paypal'ın eski CEO'su ve sağcı görüşleriyle bilinen - CIA'nın paravan bilgi işlem şirketlerinde yöneticilik yapagelmiş - Gilman Louie'den sağlanan 500 bin Dolarlık destek veya şirkete kuruluş aşamasında 12.7 milyon Dolar sağlayan Accel Partners'ın başındaki James Breyer'ın yine CIA tarafından kurulan paravan bilgi işlem şirketlerinin yöneticiliğini yapmış olması söz konusu şüpheleri artırdı.

Tutuklu gazeteciler: Adalet Bakanlığı kimi kandırıyor

Adalet Bakanlığı 25 Ağustos 2011'de yayımladığı bir raporla cezaevlerinde tutuklu veya hükümlü olarak tutsak edilmiş 63 gazeteciden yalnızca 4'ünün gazetecilikle ilintili suçlardan ötürü içeride tutulduğunu ileri sürdü. Söz konusu 63 kişi'nin 59'unun gazetecilikle ilgisiz konularda tutsak edildiğini belirten Adalet Bakanlığı raporu doğruları eksik aktarıyor, bu ise kamuoyunda yanlış algı oluşmasına neden oluyor.

Adalet Bakanlığı raporunda 63 gazeteciden 59'unun gazetecilikle ilgisiz nedenlerle hapsedildiği ileri sürülmektedir. Bu bilgi yanlıştır. 63 gazeteciden 61'i doğrudan gazetecilik eylemlerinden ötürü tutsak edilmiş, hapsedilmiş. Ayrıntısı gazetecilerin teket teker ele alındığı bu raporda bulunabilir.

Aynı raporda 63 gazeteciden bahsedilmektedir. Oysa söz konusu 63 gazeteciden ikisi (Ensar Tunca ve Hıdır Gürz) raporun yayımlandığı tarihten önce cezaevinden tahliye edilmişlerdi. Bakanlık aradan geçen haftalara karşın bu yanlış bilgiyi güncelleme gereği duymamıştır.

Adalet Bakanlığı raporunda 63 gazeteciden 18'inin sarı basın kartı sahibi olmasını bu karta sahip olmayanlar gazetecilik mesleğini gereğince yapamazlar imasıyla söz konusu etmiştir. Bu ülkede tutsak edilen gazetecilerin çoğunun; Evrensel muhabiri Metin Göktepe'nin, Özgür Gündem muhabiri Hafız Akdemir'in; sosyalist yazar ve gazeteci Sabahattin Ali'nin sarı basın kartı olmamıştı. Ama onlar düşüncelerinden ve yazdıklarından ötürü faili hiç de meçhul olmayan şekillerde öldürüldüler. Dahası çoğu gazetecinin üçotuz paraya anaakım basın kuruluşlarında ömür tüketmesi ve sözleşmeli / güvenceli iş yaşamından mahrum kılınması, onların muhabir olsalar da ilgili yönetmeliğin gereklerini yerine getirmelerini engellemektedir, Bakanlık iyi niyet taşısa bunun ayrıntılarını hapsettiği gazetecilere; örneğin bu uğurda mücadele verdiği için önce Doğan Holding sonra diğer holdingler tarafından aforoz edilen tutsak gazeteci Ahmet Şık'a sorarak öğrenebilirdi elbette.

Sayfalar