20.12.2008 Cumartesi
Devletin Katillerine Karşı Uluslararası Eylem Günü
12 Aralık 2008 Cuma günü, işgal altındaki Atina Politeknik meclisi, katledilen tüm gençler, göçmenler ve devletin uşaklarına karşı mücadele edenlerin anısına, Avrupa´da ve küresel-ölçekte direniş eylemleri çağrısı yapmayı kararlaştırdı. Carlo Guliani; Fransız banliyö gençleri; Alexandros Grigoropoulos ve dünyanın dört bir yanındaki sayısız diğerleri için. Yaşamlarımız devletlere ve katillerine ait değil! Katledilen kız ve erkek kardeşlerimizin, dostlarımızın ve yoldaşlarımızın anısı mücadelelerimizde yaşıyor! Kardeşlerimizi unutmuyoruz, katillerini affetmiyoruz. Lütfen dünyanın olabildiğince çok yerinde eşgüdümlü direniş eylemleri için ortak bir gün çağrısı yapan bu mesajı çevirin ve yayın.
Orijinal Çağrı Metni | İngilizce Çağrı Metni
haberin tümü
bizim yüzyılımız başlarken...
Merhaba...
Şu an gümbür gümbür Keny Arkana dinlediğimiz İktisat Fakültesi işgalinde, enformasyon noktası olarak kullandığımız mekanda, eldeki verileri derli toplu kılmaya çalışıyoruz.
Ne mümkün! Yarın isyanın 1. haftasına giriyoruz ve bu süre içinde olan bitenlerin bir listesini tutmaya kalksak başa çıkamayacağımız ortada. Diğer yandan insanın kaleme kağıda dokunası gelmiyor. Nefes almayı ve isyanda olduğumuz bilincini bir an olsun yitirmemek, tadını çıkarabilmek için.
Yine de bilgilendirme adına üzerimize düşen tek şey çeviriler değil. Elbette size nasıl hissettiğimi anlatabilmem zor. En azından birkaç gözlemde bulunmak ve size bulunduğumuz noktanın tarihsel ciddiyetini hatırlatmak istiyorum.
Agyos Dimitriosta Halk Meclisinin Özgür Belediyesiyle birlikte başka bir sürece girdiğimizi düşünüyorum. İşgaldeki Yoannina şehri Belediyesini ve Halandri Belediyesini de bu listeye ekleyelim. İlerleyen günlerde yeni belediyelerin de doğrudan demokrasi alanına geçeceğine inanıyorum. İsyanın attığı en büyük adımlardan biri bu. Doğrudan demokrasi, isyandan devrime doğru atılmış en ciddi adım olarak görünüyor gözüme. Bugün yapılan açık toplantılarda tartışılan eylem programlarına baktığımızda, ya da dünyaya Atinadan baktığımızda, sadece biçimsel bir hamleden bahsetmediğimiz de ayan beyan olacak.
300 kadar yoldaşın katıldığı bir genel toplantıda, ifade edilen verilere bakacak olursak, halihazırda Atinanın ticari kapasitesinin yüzde 10u tahrip edilmiş durumda. Toplam nüfusun binde 5inin, politik aktivite içindeki nüfusun yüzde 3.4ünün eylemlerde yeraldığı türünden hesaplar ifade edildi. Bunlar büyük ihtimalle basında yeralan veriler. Yani bir yandan sistem hükmünü sürüyor. Ama yeni olan bu değil. Yeni olan, adım adım ilerleyen isyan.
Her ne kadar dünya egemenleri hükümeti daha sert önlemlere zorlasa da hükümetin yapabileceği fazla birşey yok. Böyle durumlarda çözücü faktör olarak devreye soktukları polis halk tarafından defterden silindi. Hükümet, vahşi bir hayvana sükunet enjekte etmenin yollarını arıyor. Yeni bir ölüm haberinin yıkım olacağını onlar da biliyor. Fakat o ölüm haberi Melbournedan geliyor. Mücadelenin küreselliğini anlatmak isteyenlere, saldırının küreselliğini hatırlatır gibi. Yine 15inde bir çocuk, yine polisler tarafından öldürülüyor.
Danimarkada 62 yoldaşımız gözaltında. Meksikada yoldaşlar polis merkezini patlatıyorlar dayanışma için. İtalya ve İspanyada ilk kıvılcımları çakıyor isyanın. Eylemlerin yapıldığı şehirleri yazmak bile yorucu görünüyor. Ve sizden ricam, bunu Yunanistan isyanı olarak görmekten ve dayanışmaktan vazgeçmeniz. Yunanistanda isyanı bir günde bastırabilirler. Ama ertesi gün Pariste karşılaşacağınız, aynı isyandır. Bu isyan yüzyıl sürecek arkadaşlar. 99 yıl toprağın altına çekilse de 100. yıl yeniden çıkacak ortaya. Bu bizim isyanımız, dünyanın dört yanında yoldaşları ve düşmanları olanların isyanı. Biraz empati, dayanışmacı rolünü unutturacak ve ateşi, içinizdeki ateşi sokağa taşımanız gerektiğini farketmenize yetecek.
Tarihin en net çizgilerle ayrılan sınıfsal isyanı içinde olduğumuza inanıyorum. Dahası, tüketim toplumuna ve teknolojiye karşı bu kadar ciddi bir saldırının daha önce yaşanmamış olduğuna inanıyorum. Bu yüzden, ihtiyarların şiddet edebiyatı karşısında sabırlı olun. Onlar çok acı çektiler ve içleri katranla doldu. Nerede ışık görseler orayı çamurla sıvamaya kalkıyorlar. Bu sefer güneşi sıvamaya kalkıyorlar. Bizim onlardan naçizane farkımız, şiddetin sadece dinamik değil, kinetik de olabileceğini anlamış olmamız.
Yani bütün o doğrudan demokrasi alanları bir günde ortadan kaldırılabilirler. Bunu biliyoruz. Mesele şu ki bunlar bir hafta önce yoktu. Ve sesimize dünyanın dört bir yanından yankı gelmeseydi, isyan bu aşamaya bile gelemezdi.
Hepimiz gördük ki, 3-5 kişi değiliz. Yalnız değiliz. İçinde bulunduğumuz tarihsel noktanın önemi işte bu. Hayallerimizi gerçekleştirebilecek kadar çoğuz. Yeterki kıvılcım çaksın.
Derin bir nefes alın arkadaşlar. Bizim yüzyılımız asıl şimdi başlıyor.
* Yunanistan´da isyana katılan bir anarşistin ilettiği mesaj
Kaynak: http://www.anarsi.org/haber.php?isl=oku&id=250
Yunan polisinin 15 yaşındaki bir anarşisti vurması karşısında Yununistan’ı yangın yerine çeviren anarşistlere bir selam da İstanbul’dan geldi. Bugün saat 14:00’de İstanbul’un en kalabalık yerlerinden biri olan İstiklal Caddesi üzerinde bulunan Yunan devletine ait Konsolosluk binası ve birkaç sokak arkada bulunun vize işlemlerinin yapıldığı bina, anarşistler tarafından kırmızıya boyandı.
Taksim ve Galatasaray yönünden iki ayrı koldan ‘Katil devlet, Katil polis’sloganlar eşliğinde Konsolosluk binasına yürüyüş başlatan anarşistler, POLİS HER YERDE ÖLDÜRÜR yazılı pankartlar taşıdılar. Grubun en ilgi çeken pankartı ise, Liseli A Faaliyet imzalı ‘Biz de 16 Yaşındayız’ pankartı oldu. Yaşıtları bir anarşistin vurulmasına tepkilerini koymak üzere Liseli anarşistler de konsolosluk önündeydiler. Çevreden geçen kişilerin meraklı ve şaşkın bakışları altında anarşisler yanlarında getirdikleri kırmızı boyaları caddeye ve binanın üzerine dökmeleriyle beraber, ortalık bir kan gölünü andırıyordu.
Bir anarşistin bu eylemin neden yapıldığı ile ilgili konuşmasının bitmesinin ardından, içi kırmızı boya dolu ampüller binanın daha üst kısımlarına ve camlarına fırlatıldı. Bu sırada Konsolosluğun tabelasına da anarşist işareti çizen grup, kapısına da Yunanca ve Türkçe ‘Polis her yerde öldürür’, ‘Biz de 16 yaşındayız’ pankartlarını astı.
İstiklal Caddesi’ndeki bu eylemin hiçbir polisle karşılaşmadan tamamlanmasının ardından vize işlemlerinin yapıldığı binaya doğru hareketlenen anarşistler, burda da ampülleri fırlatıp binayı kırmızıya boyadılar. Burada da tek bir polisle karşılaşmayan grup, ‘Polis her yerde öldürür’ sloganları atarak ve herhangi bir gözaltı yaşanmadan dağıldı. Anarşistlerin eyleminin sona ermesinden çok sonra eylem yerine gelen polis, ek incelemelerde bulundu.
İzmir'de, Yunanistan Konsolosluğu'nun tam karşısında yer alan, günlük feribot seferleri için kullanılan İzmir'in ana iskelelerinden biri olan Alsancak İskelesine Anarşist A'larla Atinadaki Ateşi Gör yazılamaları yapıldı.
[ İstanbul ] | [ İstanbul videosu] | [ İzmir ]
haberin tümü
"Atina"dan sokaklardaki barikatlardan ses bekleyen "sesler" var...
* Politeknik'ten herkese merhaba...
Arkadaşlar size olan bitenleri ayrıntılarıyla yazma vaktini ancak bulabildim. 15 yaşında bir gencin polis tarafından infaz edilmesi sonrası (yani 3 gündür) sadece Atina değil, Yunanistan'ın dört bir köşesinde (abartıyorsam bağışlayın) başlayan isyan sürüyor. Şu an ortalık Eksarhia'da sakin ama bugün saat 6'da düzenlenecek yürüyüşle birlikte polis sürülerinin saldırısı da başlayacak. Eksarhia çevresindeki üniversitelerde, özellikle Politeknik'te geceboyu çatışmalar sürüyor. Yarın olması beklenen cenazeye kadar burada işgal sürecek. çarşamba günü ise genel grev var. Öyle sanıyorum ki çarşamba da barikatlarda olacağız. Bugün (8 Aralık) Londra ve Berlin'deki yoldaşlar Yunan elçiliklerini işgal ettiler. Birkaç saat önce de Kerkira adasındaki emniyet müdürlüğü öğrenciler tarafından yakıldı. Pire'de de emniyet müdürlüğü parçalanmış durumda. Dün ülkenin birçok noktasında emniyet müdürlükleri taşlı sopalı baskınlara uğradı. Çevre Bakanlığı, onlarca banka, büyük sermaye mağazası ve polis otosu tahrip edildi.
Eylemlerin dinamik unsuru anarşistler olmakla birlikte, artık kendiliğinden bir karakter aldığını ifade edebiliriz. ve diğer ülkelerden destek eylemlerinin artması yönünde bir beklentinin olduğunu da hatırlatayım. Sanırım yarın sizi tekrar bilgilendirebilirim .
Sesimize ses verin...
*Barikatlardan bir anarşist
**Haber görselinin sağ alt köşesindeki fotoğraf 6 Mart Gecesi polisin katlettiği Alexandros Grigoropoulos.
Diğer isyancıların mesajları ve son haberler için tıklayın
"Ey iktidar sevicileri; güce tapanlar, seçim sandıklarındaki oylarıyla iktidarın tuğlaları! Doğayı insanları; katletmeye; türleri yok etmeye, daha ne kadar devam edebileceksiniz, ya da seyirciliğiniz ne kadar devam edecek? Bu ölümü hissedebiliyor musunuz?"
6 Aralık saat 22.00'da, iki yunan polisi Atina merkezinde, Exarchia meydanı çevresinde devriye sırasında, çevredeki gençlerle münakaşaya girdi. Tartışma sırasında, polislerden biri silahını çekerek 15 yaşındaki bir gence iki el ateş etti. Mağdur Evangelismos Hastahanesi'ne kaldırıldığında yaşama veda etti.
Başta Atina olmak üzere Dünya'nın farklı noktalarında protesto gösterileri ve doğrudan eylemler devam ediyor...
Atina-IMC | Barcelona-IMC | İrlanda-IMC
Fotoğraflar 1 | 2 | - Video 1 | 2
haberin tümü
"Bu başkaldırının yürüyüşü. Dayanışmanın yürüyüşü. Umudun yürüyüşü. Yükselen sesimizin yürüyüşü. Hiç durmayacak bir yürüyüş bu."
Dünya Kadın Yürüyüşü Kervanı, Meksika'daki militarizasyonun durdurulması, siyasi tutsakların sebest bırakılması, cinsiyet ayrımına son verilmesi ve toplumsal hareketlerin üzerindeki baskının kaldırılması talepleriyle 24 Kasım'da Ciudad Juarez'den başladıkları günler süren yürüyüşü 2 Aralık'ta Chiapas, San Cristobal de las Casas'da sonlandırdı.
Sabah saatlerinde Kervan'ın bazı üyeleri bir basın açıklaması yaptı. Toplantıya konuşmacı olarak katılan Imelda karavanın çeşitli Meksika şehirlerine uğranarak yapılan yolculuğu özetledi. Brezilya MMM (Marcha Mundial de Mujeres - Dünya Kadın Yürüyüşü) üyesi Tica, MMM Şili üyesi Anita ve Emakumeen Mundua Martxa EH üyesi Amaia da toplantıya katıldılar.
Yürüyüş boyunca kadına yönelik şiddet ve hak ihlalleri gündeme taşındı. Kadınlar Plaza de la Resistencia'da (Direniş Meydanı) kurdukları mahkemede Meksika devletini kadına yönelik şiddet politikaları nedeniyle yargıladılar, askerler tarafından tecavüz edilen ve öldürülen Doña Ernestina Asensio ve kadınların bedeninin savaş ganimeti olarak kullanıldığı Atenco davalarının sonunda kadın jürisi devletin "suçlu" olduğuna karar verdi.
Chiapas Indymedia
haberin tümü
25 Kasım 2008, Salı günü Britanya devleti biyometrik kimlik kartlarını, ilk olarak göçmenleri zorunlu kılarak dolaşıma soktu. Bu tarihten itibaren yabancı eşler ve Avrupa Kalesinden olmayan herkes öğrenci vizesi başvuru veya yenilemesi yaptırmak için başvurdğunda bir Birleşik Krallık Sınır Şube Merkezine uğrayarakparmak izi vererek polis sorgusundan geçecek. Daha sonra isimleri, fotoğrafları, ulusal kimlikleri ve göçmenlik durumlarının ve biyometrik bir çipte depolanan parmak izi ve dijital fotoğraflarının bulunduğu kimlik kartlarını alacaklar. Tüm bilgiler Birleşik Krallık Kimlik Hizmetleri veritabanında toplanacak. Önümüzdeki üç sene içinde AB dışından gelen diğer gruplar da aynı uygulamaya tabi tutulacak. Kartların maliyetinin 30 Pound olacağı ve tarihi geçmiş bilgileri güncellemeyenlere 1000 Pound ceza kesileceği açıklandı. NO2ID, ABD'de yabancılara yönelik vize şartları zorlaştırıldığında %15'lik bir düşüş yaşandığını, bu uygulamayla birlikte aynı düşüşün Britanya üniversitelerinde görüleceğini duyurdu. Kartların dolaşıma çıkmasının ardından sınır muhafızlarının, kartları içlerinde bulunan biyometrik çipler sayesinde uzaktan okunabildiği ortaya çıktı. Kartların ve veritabanının insanları baskı ve kontrol altında tutmak için kötüye kullanılma ihtimalini halka duyurmak için direniş eylemleri örgütleniyor.
Pazartesi akşamı Leeds'de, NO2ID (Kimliğe Hayır) eylemcileri uygulamaya yönelik direnişlerini göstermek için kart maketini yaktılar. Bunu Salı günü Liverpool'da, Samba grubuyla bildiri dağıtma eylemi izledi. Yine salı sabahı, Newcastle'da en işlek anayollardan birinde, yolcuları dolaşıma giren kart hakkında uyaran, No Borders imzalı bir pankart asıldı. Aynı gün Londra, Croydon'da Sınırlar ve Göçmenlik Şubesinin genel merkezi Lunar House, No Borders ve NO2ID tarafından örgütlenen protesto eylemiyle abluka altına alındı. Birmingham'da Solihull'da bulunan Birleşik Krallık Sınır Şubesi'ni kuşatma eylemi orantısız derecede kalabalık bir polis engeliyle karşılaştı. Cardiff'de de 60 kişinin katıldığı bir kuşatma eylemi vardı. Manchester'da No Borders ve Merseyside eylemcileri bir araya gelerek Liverpool'da Reliance House önünde yeni biyometrik kimlik kartlarını protesto etti.
Eylemler: Liverpool: 1 | 2 | Leeds 1 (video) | Newcastle: 1 | 2 | London: 1 | 2 | Birmingham | Cardiff (video)
Haberler: 1 | 2 | 3 | 4
İngiltere Indymedia | Defy ID | NO2ID | No Borders UK
haberin tümü
ABD'de Şükran Günü sonrasında yapılan "büyük indirim" gününde alışveriş için bekleyen çığrından çıkmış kalabalık bir hipermarket işçisini üzerine basarak öldürdü.
ABD'nin en büyük hipermarketi zinciri Wal-Mart'in New York'taki bir banliyo mağazasının kapıları 28 Kasım 2008, Cuma günü saat sabah 5'te açıldığında, indirim günü için bir süredir dışarıda beklemekte olan 2000 civarında müşteri içeri hücum etti. Kapıyı açan Wal-Mart'ta geçici iþçi olarak çalýþan güvenlik görevlisi Jdimytai Damour, çığrından çıkmış kalabalığın ayakları altında ezildi. Damour'a yardima gelen diğer çalışanlar da ezilme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Wal-Mart yetkilileri, bir calışanın öldüğünu, bu yüzden mağazayi kapatmak zorunda olduklarını duyurduklarında içerideki kalabalıktan "dün sabahtan beri kuyrukta bekliyoruz" itirazları yükseldi. Kendi neden oldukları izdihamda ölen işciye aldırmayan kalabalık alışverişe devam etti.
İzdihamda aralarında hamile bir kadının da bulunduğu en az dört kişi de yaralanarak hastaneye kaldırıldı. Manhattan'ın 20 mil doğusunda, Long Island, Valley Stream'de bulunan mağaza olayın ardından birkaç saat kapalı kaldı. New York eyaletinin en büyük satış ağı olan ve sendikalaşmaya ısrarla direnen Wal-Mart, sendikalar tarafından mağaza açılışında güvenlik bariyerleri ve yeterli sayıda güvenlik görevlisi olmaması nedeniyle ihmal sonucu işçinin ölümüne neden olmakla suçlanıyor.
New York Indymedia
haberin tümü
Uluslararası Artists for Peace topluluğundan bir grup küratör ve sanatçı, temel insani prensipler olan seçme özgürlüğü, barış ve insan haklarına geniş bir çerçeveden bakma temeline dayalı, medeni müdahaleye odaklanan yeni bir uluslararası işitsel-görsel festivalin başarısını duyuruyor/destekliyor.
Çalışmalarına 2007 yılında, büyük bir online sanatsal platformda (www.artmesh.org) başlayan Artists for Peace grubu, sanatın "Barış" temasıyla ilişkili konularla ilgisini destekleyen uluslararası etkinliklerin organizasyonunu gerçekleştirmek amacıyla kuruldu. Grup, varolan tüm sanatsal akım ve tarzları içinde barındırıyor ve daha büyük projeler gerçekleştirmek üzere kardeş organizasyonlarla yakın zamanda birleşti.
FocFest - Freedom of Choice International Film and Video Peace Festival yarışmalı bir etkinlik olmadığı gibi, programı da yapılan uluslararası duyuru sonucunda çok farklı coğrafi ve kültürel arkaplanlara sahip görsel sanatçı ve yönetmenlerden gelen işlerle oluşturuldu. Gösterim üç bölümden oluşuyor: kurgu, deneysel ve video art (enstalasyondan öyküsel kurguya), belgesel (deneysel ve geleneksel) ve animasyon (çizgi film, multimedia ve kuklalar).
Etkinlik kısa vadede Avrupa ve düyanın geri kalanında film ve video sanatı alanında yeni bir işitsel-görsel ve konulu uzman festival ölçütü olmayı amaçlıyor. Festival, Lisbon, Erivan ve İstanbul'da eş zamanlı şekilde yapılan gösterimlerle, üç ülkenin üretimini paylaştığı bir etkinlik olması dolayısıyla önemli bir özellik taşıyor: Etkinliğin eşzamanlı oluşu Focfest'i benzersiz değilse bile en azından dünyadaki en cüretkar ve iyi işitsel-görsel festivallerden biri yapıyor.
Lizbon (Portekiz) Fábrica do Braço de Prata 04, 05 ve 06 Aralık
Erivan (Ermenistan) NPAK / ACCEA - Armenian Center of Contemporary Art 04, 05 ve 06 Aralık
Istanbul (Türkiye) Çıplak Ayaklar Kumpanyası Studio 06-07 Aralık
Not: Bu festival tamamen sponsorsuz, kişilerin kendi çabalarıyla düzenlenmektedir.
artistsnpeace.org/focfest.htm | focfest.wordpress.com | focfest.ning.com | ciplakayaklar.com
haberin tümü
DİSK ve KESK'in çağrısıyla yapılan, sendikalar, meslek odaları, siyasi hareketler ve kitle örgütleri tarafından desteklenen "İşsizliğe, Yoksulluğa ve Zamlara Karşı, Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi" Ankara'da yüz bine yakın katılımla gerçekleştirildi. 1000'e yakın otobüsle Ankara'ya gelen işçi ve emekçiler sabah saatlerinde Ankara Garı önünde bir araya geldi. Kortejlerin en önünde bulunan “İşsizliğe, yoksulluğa ve zamlara karşı, emek, barış ve demokrasi için birleştik” yazılı pankart Sıhhiye Meydanı'na ulaştığında Ankara Garı'nın önündeki grupların bir kısmı halen yürüyüşe başlamamıştı. Mitingin ses aracı, Ulaştırma kavşağında köprü altından geçerken Eğitim Sen Ankara 2 No'lu Şube Başkanı Tuğrul Çulfa başını köprüye çarparak yaralandı. Sağlık durumunun ciddi olduğu belirtilen Çulfa, kaldırıldığı Ankara Numune Hastanesi'nde ameliyata alındı. Aracın şoförü gözaltına alınırken kazayla ilgili olarak soruşturma başlatıldı.
Miting konuşmaları devam ederken alanın girişindeki polis barikatında üzerini aratmak istemeyen ve polis barikatına yüklenen Anarşist Blok ve arama noktasında polisin el koymak istediği pankartlarını vermeyen SDP korteji polisle çatışmaya girdi. Polisin cop ve biber gazı kullandığı çatışmalarda eylemciler polise taş ve sopalarla karşılık verdi. Çatışma sırasında polis barikatı tamamen dağıtıldı, Atatürk Caddesi'nde iki şerit arasında bulunan cam bariyerler kırıldı, bölgede bulunan otobüs durakları ve belediye otobüsleri tahrip edildi, bazı işyerlerinin camları kırıldı. Çevik kuvvetten yaralanan polisler olduğu gözlenirken plastik mermiyle yaralanan bir eylemcinin bacağının kırıldığı öğrenildi. Polisin geri çekilmesinin ardından kortejler polis tarafından üzerleri aranmadan alana girdiler. Miting Grup Kybele, Moğollar grubundan Taner Öngür ve Bandista'nın müzik dinletisiyle sona erdi.
DİSK | KESK
haberin tümü
Barış ve Haysiyet Yolculuğu koşucuları Güney’de Tierra del Fuego, Kuzey’de Alaska'dan başlayan güzergahlarında, yüzlerce yerli topluluğa uğrayarak, hiçbir araç kullanmadan yaya olarak yaptıkları kutsal yolculuklarının sonunda, 21 Kasım 2008, Cuma günü Panama kanalında Kuna halkının topraklarında buluştular.
Avrupalı sömürgecilerin kıtaya ulaşmalarının 500. yıldönümü olan 1992’den bu yana dört yılda bir yapılan yolculukta, yerli kültürleri güçlendirmek ve kültürlerini paylaşmak, tüm uluslara barış getirmek ve yerli halkları birleştirerek Kartal ve Akbaba'nın Kehanetini gerçekleştirmek amaçlanıyor. Bu seneki yolculuk, kaynakların kesilmesi ve imar tehdidi altındaki yerlilerin Kutsal Mekanları de kapsıyordu. Yolculuğa San Diego'dan beş koşucu katıldı, Gaby ve Oscar Güney güzergahından, Ymoat, Arturo ve Abel de Kuzey güzergahından yolculuğa katılarak, geçtikleri yerlerdeki toplulukların gelenek ve mücadelelerinin yanı sıra kendi izlenimlerini yerli perspektifiyle aktardıkları yazılarını, video ve ses kayıtlarını ve fotoğrafları internet blog'larında yayınladılar.
Koşucular Güney güzergahında, Mapucha bölgesindeki Chaiten yanardağının küllerinin üzerinde koştular; Tilcara topluluğuyla İnkaların yeni yılı karşıladıkları Inti Raymi (Güneş Festivali) kutlamalarına katıldılar; Peru'da Titicaca gölünde yüzen adacıklarda yaşayan Uros topluluklarına uğradılar; El Valle del Chota'da Afro-Ekvator topluluklarını renkli dans kostümleriyle izlediler; Kutsal Mekanları ve gelenekleri yok olmayla yüz yüze getiren turizmin ağır faturasına tanıklık ettiler ve kalbin büyümesiyle zaman geçitlerini ölçen yaşlılarla tanıştılar. Kuzey güzergahında ise, Alaska'daki Kutsal Mekanları kirletmesine ve topraklarına el koymasına karşı mücadele eden Athebascan topluluklarına uğradılar; kaynak kesintilerinin yerli topluluklarda yarattığı yıkıma şahit oldular; İngiliz Kolombiyası'nda Wet'suwet'en ve diğer yerli topluluklarının Shell'e karşı mücadelelerine tanık oldular; Kanada ovalarındaki kabilelerin Güneş Dansı ve diğer geleneklerinin karşılaştığı baskılara dair hikayeleri dinlediler; Güney Dakota'da Bear Butte (Ayı Tepesi) ve Wounded Knee (Yaralı Diz) kutsal mekanlarına uğradılar; Minnesota'da ekolojik restorasyon çalışması yapılan Round Lake (Yuvarlak Göl) ve White Earth (Beyaz Dünya) mahallerine uğradılar; Berkeley Oak Grove'daki meşe koruluğunu korumak için yapılan ağaçta oturma eylemine katıldılar ve Bolivya'da, El Salvador'da yolculuklarını destekleyen yerli devlet başkanı Evo Morales'le buluştular.
Barış ve Haysiyet bağlantıları: Koşucuların haber ve Blog'ları | Abel'in Blog'u | Barış ve Haysiyet web sitesi | Myspace
haberin tümü
Lambdaistanbul’un kapatılma kararı bozuldu! Evet, kapatılmadık ama nasıl? 2006 Mayıs ayında başlayan dernekleşme sürecimiz İstanbul Valiliği’nin adımızı ve tüzüğümüzü hukuka, ahlaka ve Türk aile değerlerine aykırı bulmasıyla mahkemeye taşındı. 6 celse atlattık ve İstanbul 3. Asliye Hukuk Mahkemesi, bilirkişinin lehimize verdiği rapora rağmen hakkımızda kapatılma kararı verdi ve adalet arayışımıza bugün Yargıtay cevap verdi. Geç gelmiş adaletin tanıklari olarak örgütlenmemizin ahlaksızlik olmadığını haykırıyoruz.
Evet, adalet çok geç geldi. Oysa, Ankara’daki kardeş örgütlerimiz olan Kaos GL ve Pembe Hayat Dernekleri hakkında da hukuka, ahlaka ve Türk aile değerlerine aykırı oldukları gerekçesiyle Ankara Valiliği tarafından Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunulmuştu. Ama adalet burada farklı işledi ve İstanbul 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin verdiği kararın aksine buradaki Yerel Mahkeme ve Savcılık kapatılmama kararlarını çoktan vermişti. Nasıl oldu da aynı yasalardan bu denli farklı iki karar çıkabildi?
Tekrarlıyoruz. Anayasanın eşitlik maddesine cinsel yonelim ve cinsiyet kimliği ifadeleri eklenmedikçe, bu tip önyargılardan beslenen kararların varlığı kaçınılmaz olacak, eşitsizlik, ayrımcilik ve yoğun insan hakkı ihlalleri devam edecek.
Ama nihayet, adalet yerini buldu. Yargıtay’in Lambaistanbul LGBTT Dayanışma Derneği hakkında verilmiş olan kapatılma kararını bozmasıyla artık daha güçlüyüz. Şiddet gören, işten atılan, dışlanan, izole edilen, sosyal haklarından mahrum bırakılan bizler, artık sesimize ses katacağız, LGBTT (lezbiyen, gey, biseksüel, travesti, transseksüel) hareketi olarak eşitlik hakkımızı daha yüksek bir sesle haykıracağız.
LGBTT Hakları Platformu
İzmir Travesti ve Transseksüel İnisiyatifi
Kaos GL Derneği
Kaos GL İzmir Oluşumu
Lambdaistanbul LGBTT Dayanışma Derneği
MorEL Eskişehir LGBTT Oluşumu
Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği
Piramid LGBTT Diyarbakır Oluşumu
haberin tümü
İstanbul Kadın Platformu'nun, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü nedeniyle Taksim Meydanı'nda başlattığı yürüyüş polis barikatıyla engellendi. İstiklal Caddesine girmelerine izin verilmeyen kadınlar eylemlerini Taksim'de sürdürdü. Eyleme katılan kadınlar polisin tutumunu eleştirerek basın açıklamasının okunmayacağını anons ettiler.
"Erkek egemenliğine, kapitalizme kadınlar direniyor" pankartının arkasında eyleme katılan yüzlerce kadın "Jin Jiyan Azadi", "İş yerinde taciz ve tecavüze hayır", "Cinsel işkenceye son, sorumlular yargılansın", "Artık yeter", "Yaşasın kadın dayanışması" yazılı dövizleri ve şiddet sonucu hayatını kaybeden kadınların fotoğraflarını taşıdı, eylemde sıklıkla "Kadınlar özgür olsa, dünya yerinden oynar", "Yaşasın kadın dayanışması" sloganları atıldı. Bütün engellemelre rağmen 2 saat süren 25 Kasım eylemi çekilen halaylarla sona erdi.
haberin tümü
İstanbul Indymedia - BBM: Abdi İpekçi Parkı'nda 3 gündür yapılan eyleme katılım nasıldı? Sivil toplum örgütleri sizlerle dayanışma içine girdi mi?
Behiç Aşçı: Burada toplam 300 insan vardı, bunlardan 115 kişi açlık grevi yaptı. Bu Adalet Bakanlığına bir uyarı eylemiydi, Biliyorsunuz Abdi İpekçi Parkı yedi yıl süren ölüm orucu direnişiyle birleşmiş, simgesel değeri olan bir yer, bir mesaj vermeye çalıştık Bakanlığa. Cumartesi günü basın açıklaması yapılırken KESK ve sivil toplum kuruluşları buradaydı. buradaydı, aydınlar ve sanatçılar geldiler, bütün katkılar değerli ve önemliydi. Elbette Kasım ayındayız, hava çok soğuk, polis buraya çadır kurulmasını istemiyordu, ve zaten çadır kurdurmamak için buradalar, ama buna rağmen aileler çok dirayetli. kararlı, sabırlı, 3 gün oturdular burada, gerçekten hayran olmamak mümkün değil. Şimdi toparlanıyorlar. Adalet Bakanlığından bir randevu talebimiz vardı, şimdi ondan cevap bekliyoruz. Bu da yaptığımız eylemlerden bir tanesiydi, bir uyarı eylemiydi. Bizim kararlılığımız ve hedefimiz sohbet hakkını uygulatmak yönünde. Bu hakkı uygulamamak diye bir şey yok. Bakanlık bunu uygulamak zorunda. Dolayısıyla bu noktada mutlaka eylemlerimizi yapmaya devam edeceğiz.
İstanbul Indymedia - BBM: Sohbet hakkının uygulanmamasıyla ilgili bugün Adalet Bakanlığına bir heyet gitti. Bu görüşmeden ne gibi sonuçlar alındı?
Behiç Aşçı: Görüşmeye Tayad'dan 4 aileyle gidildi, 2 de avukat arkadaşımız vardı, ben de katıldım. Önce Adalet Bakanlığına gittik fakat danışmadan geri geldik, danışmayı geçemedik. Randevunuz yok, kimseyle görüşemezsiniz, sizi içeri almayacağız dediler. Sonra cezaevleri müdürlüğüne gittik, Orada zaten bizi bekliyorlardı, orada da şöyle bir şey dediler, "Avukat Behiç Aşçı içeri giremez, süren bir davası var biz onunla görüşmeyiz". Bunun üzerine Tayad'lı aileler içeri girdiler, Cezaevleri genel müdür yardımcısı Hüseyin Kuraç'la görüşmüşler ve bu bürokrat ta aynı şeyleri söylemiş. Sohbet hakkının kullanılabilmesi için yeterli personel bulunmadığını, yeteli personel alımı için 1009 bütçesine kalem konulduğunu, yeterli personelin alınmasından itibaren 2009'da sohbet hakkını uygulamaya başlayacaklarını söylemiş. Tabii bunlar ne kadar inandırıcı, bizim bu sözlere güvenimiz kalmadı artık.
Video
TAYAD
haberin tümü
KESK ve DİSK'in çağrısıyla 29 Kasım'da Ankara'da gerçekleştirilecek olan "İşsizliğe, Yoksulluğa ve Zamlara Karşı Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi"ne destek giderek artıyor. Türk Tabipleri Birliği, TMMOB, Çiftçi Sen, Alevi Bektaşi Federasyonu, Tüketici Dernekleri Federasyonu, Mülkiyeliler Birliği, İnsan Hakları Derneği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, Alevi Kültür Dernekleri, 68'liler Dayanışma Derneği, 78'liler Federasyonu, Devrimci 78'liler Federasyonu, AKA-DER, BATİS, DHF, ESP, Halkevleri, KBAK, SEH, SODAP, TÖP, CHP, DSİP, DSP, DTP, EHP, EMEP, ÖDP, SDP, SHP, Sosyalist Parti ve TKP 29 Kasım'da gerçekleştirilecek olan mitinge katılacaklarını açıkladılar.
KESK | DİSK
haberin tümü
Atina'da 1973 yılında öğrencilerin diktatörlüğe başkaldırdığı 17 Kasım her sene olduğu gibi bu sene de eylemlerle anıldı. 3 gün süren etkinliklerin ardından Yunanistan'ın bütün kentlerinde, ama özellikle de cunta'yı yönettiği ve örgütlediği suçlamasıyla ABD Büyükelçiliği'nin hedef alındığı Atina'da sokak eylemleri düzenlendi.
Her yıl olduğu gibi polis caydırıcılığı hedefleyen bir güç oranıyla sahnedeydi, çoğunluğu kara blok etrafında odaklanmış 15.000 eylemciye karşılık 8.500 polis görev yaptı Atina sokaklarında. Polis, cezaevlerindeki 7.000 tutuklunun açlık grevini desteklemek için yapılan dayanışma eylemlerinin yayılmasından da çekinerek, günler öncesinden anaakım basını kullanarak insanlara protesto eylemlerine katılmama çağrısı yaptı, açlık grevinin başlangıcından bu yana, başta devlet binaları ve bankalar olmak üzere, onlarca hedefi anarşistlerin gece gündüz durmaksızın süren saldırılarına maruz kaldı.
17 Kasım 2008, Pazartesi günü Atina kent merkezi sivil ve resmi polislerin kuşatması altındaydı, sokaklarda sürekli arama yapıldı, tüm metro çıkışlarında kontrol noktaları kuruldu ve çıkışlarda uzun kuyruklar oluştu. Atina yeniden bir askeri diktatörlüğün hakimiyeti altında gibi görünüyordu fakat ne bu baskılar ne de sağanak yağmur eylemcileri, özellikle de anarşistleri eylemlere katılmaktan alıkoyamadı, son yıllarda en kalabalık kara blok eylemlerinde bile ancak 2.000 kişi toplanırken 17 Kasım'da bu sayı bir kaç katına çıktı. Eylemin başından itibaren isyan polisi kara blok etrafında kuşatma oluşturdu, bu durum karşısında anarşistler dayanışmaya yönelik polis karşıtı sloganlara yöneldiler.
Hem kara blok hem de ABD Büyükelçiliğinin sıkı polis korumasında olmasına ve polisin provokatif ve baskıcı tutumuna rağmen yürüyüş Büyükelçilik hedefine ulaştı ve aynı anda bir isyana dönüştü, eylemciler isyan polisini taş, şişe, molotof kokteyli ve yangın bombası yağmuru altında bıraktı ve bir kez daha herkese bir hatırlatmada bulundular, her ne kadar demokrasi maskesi de taksa, diktatörlük diktatörlüktür.
Fotoğraf ve videolar: 1 (Atina) | 2 (Atina) | 3 (Atina) | 4 (Atina) 5 (Atina) | 6 (Larisa) | 7 (Larisa) | 8(Heraklion, Girit) | 9 (Heraklion, Girit) | 10 (Hanya, Girit) | 11 (Hanya, Girit) | 12 (Hanya, Girit) | 13 (Kalamata) | 14 (Serez) | 15 (Patra) | 16 (Ioannina) | 17 (Nikosya, Kıbrıs) | 18 (Tüm Yunanistan) | 19 ( Video haber özeti)
Atina Indymedia
haberin tümü
Yunanistan'da, Korfu adasının güneyinde yer alan Lefkimi'de yeni inşa edilecek açık çöplüğe isyan eden yerel halkla polis arasında çıkan çatışmalar sürüyor.
Lefkimi sakinleri 20 Kasım 2008, Cuma günü öğleden sonra, Atina tarafından dayatılan açık çöplük inşaatına karşı bir eylem daha gerçekleştirdi. Buldozerlerin inşaat sahasına gitmesinin engellendiği oturma eylemi sırasında halk, geçen sene başlayan çevre mücadelesinin ardından bölgede konuşlandırılan çok sayıda isyan polisinin (MAT) saldırısına uğradı. İsyan polisi halkın üzerlerine silahlı araçları sürmekle tehdit edince yerli halktan kadınlar aracın önlerine geçti. Polis şiddet kullanarak karşılık verdi ve göz yaşartıcı gaz kullanarak saldırdığı kadınlardan birini gözaltına aldı.
Bunun üzerine eylemciler isyan polisine saldırdılar, polis minibüsünü ateşe verdiler ve iki polisi rehin alarak silahlarına el koyduktan sonra çırılçıplak soyarak dalga geçtiler. Lefkimi halkınýn katılımyla, gözaltına alınan kadının tutulduğu polis karakolunun önünde başkaldırı çağrısı yapıldı: "Artık sadece yerel menfaatleri değil, herkesin insan haklarını tehdit eden bu saldırılara karşı Korfu adasında genel bir başkaldırının zamanı geldi."
Libcom.org
haberin tümü
Yunanistan cezaevlerinde 7000'den fazla tutuklunun katıldığı 18 günlük açlık grevi, Adalet Bakanlığı'nın taleplerin bir kısmını kabul etmesiyle, 20 Kasım 2008, Cuma günü sona erdi. Bakanlık, 2009 Nisan'ında cezaevlerindeki tutukluların yarısını serbest bırakacağı sözünü verdi.
20 Kasım 2009 Perşembe günü, Yunanistan Cezaevleri'ne dair 45 maddelik kapsamlı bir cezaevi reform programına dair taleplerinin gerçekleştirilmesi amacıyla açlık grevine başlayan 7000’in üzerinde tutuklunun mücadelesi ve cezaevlerinin dışındaki dayanışma hareketlerinin pek çok şehirde düzenlediği kitle yürüyüşlerinin karşısında, Adalet Bakanlığı'nın eylemcilerin taleplerinin çoğunu kabul etti ve gelecek Nisan'da tutuklu sayısının mevcut olan 12.315'ten, 6.815'e indirileceğini, böylelikle cezaevlerindeki tutuklu sayısının yarıya azaltılacağını açıkladı.
Tutuklular Komitesi'nin yaptığı açıklama:
Adalet Bakanlığı tarafından parlamentoya gönderilen değişiklik tasarısı; isteklerimizin bir kısmını içeren biçimiyle kabul edildi. Başbakan, mevcut tutukluların duyurulan oranında derhal salıverilmesi üzerine verdiği sözleri somutlaştırmalı ve taleplerimizin bütünüyle ilgili somut adımlar atmalıdır. Biz tutuklular, bu iyileştirmeleri, mücadelemiz ve toplum tarafından gösterilen dayanışma sayesinde atılan bir ilk adım olarak görüyoruz. Yine de henüz bütünüyle sorunlarımızı çözmekten uzak bu değişiklikler. Müadelemizi her şeyden önce onurumuz için sürdürmeliyiz. Ve onurumuzu hiçbir bakana, hiçbir aldatmaya hediye olarak sunacak değiliz. Hiçbir keyfi uygulamaya, intikamcı cezaevi transferine ve disiplin suçu terörüne göz yummayacağız. Dimdik ayaktayız ve ayakta kalmaya devam edeceğiz. Parlamentonun yatılan ceza hususundaki 4/5 oranını tamamen kaldırmak, birikmiş disiplin suçlarının hapis cezasına eklenmesini iptal etmek, izin günü saysıında gerçek bir genişleme sağlamak ve bütün kategorilerdeki tutukluların şartlı salıverilmisini mümkün kılmak üzere harekete geçmesini talep ediyoruz. Dahası, halihazırda adalet bakanlığı tarafından kabul edilen cezaevlerindeki şartları iyileştirme yönündeki (çocuk hapishanelerinin lağvedilmesi, uyuşturucu bağımlıları için terapi merkezlerinin kurulması, hapis cezasına karşılık sosyal hizmetlerde çalışma uygulaması, cezaevlerindeki hastane hizmetlerinin geliştirilmesi, tutukluların durumunu iyileştirecek Avrupa yasalarının yunan yasalarına entegrasyonu, vb.) taleplerin kısa sürede yasalaşmasını istiyoruz. Son olarak, her ne sebeple olursa olsun bizimle birlikte direnen dayanışma hareketine dahil olan her bileşen, parti, siyasi çevre ve militana teşekkürlerimizi iletiyoruz ve bu insanlık dışı çöplüklerin yok edilmesi için, tüm taleplerimiz kabul edilene kadar mücadeleye devam edeceğimizi duyuruyoruz.
Libcom.org | Atina Indymedia
haberin tümü
3 Kasım 2008, Pazartesi günü Yunanistan cezaevlerindeki tutsaklar yemek boykotuyla başladıkları protesto eylemlerini 7 Kasım'da açlık grevine dönüştürdüler. Tutsakların talepleri arasında daha iyi yaşam ve sağlık koşulları, disiplin cezalarının iptal edilmesi, ziyaret saatlerinin artırılması, polis gözetimindeki göçmenlerin durumlarının iyileştirilmesi, temyiz hakkının suistimal edilmesinin önlenmesi bulunuyor.
Yetkililer tutukluların taleplerine terör ve baskıyla karşılık verdi, protestolara önderlik eden tutuklular daha da fazla psikolojik şddet ve disiplin cezalarıyla karşı karşıya kaldıkları diğer cezaevlerine gönderildi, devlet parlamentodaki sol partilerin temsilcilerini de kullanılarak krizi hafifletilmeyi amaçlıyor.
Diğer dillerde Yunanistan cezaevlerindeki tutukluların talepleri: İngilizce | Almanca | Rusça | Arnavutça
Cezaevi protestolarıyla ilgili video ve fotoğraflar: 1 | 2 | 3 | 4 | 5
Dayanışma eylemleri: 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8
Atina Indymedia
haberin tümü
Dünyada ekonomiler yerle bir olurken, devletler, özellikle politik karşıtlarına ve direnişçilere karşı daha da baskıcı bir hale geliyor. Bu bölgesel değil, küresel bir gözlemdir. Bu eğilim Meksika, Atenco'dan kadın ve erkeklerin adaletsiz yargılanması ve cezalandırılmasında da görülüyor. Devletin bu baskılarının temelinde Mayıs 2006'da, Meksika, Texcoco'da çiçekçilere yönelik polis saldırısına karşı gerçekleşen halk direnişi var. 3 ve 4 Mayıs 2006'da, iki gün boyunca iki taraf copa karşı taş, mermiye karşı molotof kokteyli kullanarak kıyasıya çatıştı. Devlet halkın bir kısmını durdurmayı başardığında, halk birkaç polis ajanını rehin alarak gözalatına alınan yoldaşlarının serbest bırakılmasını talep ettiler. Polis bunun üzerine 200 kişiyi döverek, cinsel yönden taciz ederek, tecavüz ve işkence ederek gözaltına aldı. İki genç erkek öldürüldü.
Bu mücadeleler Texcoco ve San Salvador Atenco köylerinde gerçekleşti. Atenco, 1910'daki Meksika Devriminden öncelerine dayanan bir direniş geçmişine sahip. Devlet, gözaltına alınan bu 200 kişi arasında özellikle örgütleyici ve liderlere odaklandı, devlet baskısına ve yerli halkın topraklarına el konulmasında karşı gelişen halk direnişini yok etmek için haklarında ağır cezalar istendi. 2001'de Atenco'daki yoksul yerli halk, topraklarına eski Meksika devlet başkanı Vincente Fox tarafından el konulmasını engellemek amacıyla Halkın Toprak Savunma Cephesi'nde (Frante de Pueblo por Defense de Terra - FPDT) örgütlendi. İstediklerini başardıklarında bir hareket haline geldiler. Yakınlarındaki Texcoco'da çiçekçilerin korunmasına yönelik direnişe de bu grup öncülük etti ve devletin saldırıları da özellikle bu gruba yönelikti.
Mayıs 2006'daki sokak çatışmalarından bir sene sonra FPDT'nin ileri gelen üç önderi, Ignacio del Valle, Felipe Alverez, ve Hector Galindo 67,5 yıl ağır hapse mahkum edildi. 2007'nin Ağustos ayında "nacho" del valle Atenco direnişi nedeniyle 45 yıllık ayrı bir ceza daha aldı. Bu nedenle ceza alan sadece o değildi, Oscar Hernandez, Alejandro Pilon, Julio Espinosa, Pedro Reyes, Juan Carlos Estrada, Jorge Ordonez, Narciso Arellano, Ines Rodolfo Cuellar, ve Eduardo Morales de Atenco direnişindeki rolleri nedeniyle 32'şer yıl hapis cezası aldılar. Çiçekçilerden Patricia Romero'da 4 yıl hapisle cezalandırıldı, Patricia, babası ve oğlu kefaletle salıverildiler.
Halk Cephesi üyeleri ve diğer Atenco'lu eylemciler halkları ve özgürlükleri için mücadele etmeye kararlılar. Sizi mücadelelerine destek vermeye çağırıyorlar. Atenco'daki politik tutsakların özgürlüğü için açılan imza kampanyasına contraimpunidad gmail.com adresi üzerinden katılabilirsiniz.
Atenco 13'lüsüne özgürlük!
23 Ekim 2008, Mumia Ebu Cemal
Daha fazla bilgi: Atenco 13 web sitesi.| Salón Chingón'da Atenco 13 hakkında bir video "Romper el Cerco" (Kuşatmayı kırmak). | Manu Chao'nun Atenco ziyareti| 18 Nisan 2008'de ABD büyükelçiliği önünde yapılan Mumia ile dayanışma eylemi | Dec. 6 Intl. Day of Action for Mumia | San Romero de Las Américas Kilisesi'nin açıklaması | FreeMumia.com
haberin tümü
ABD'de ilk siyah başkanın seçiliği tarihi seçimlerin kutlamalarına eşcinsel evliliklerinin yasağına ilişkin bir dizi kararla ilgili duygusal protestolar ve daha geniş bir perspektife yönelik çağrılar karıştı.
Kaliforniya'da seçmenler %52.5'luk bir çoğunlukla aynı cinsiyetten olanların evlenmesine izin veren eyalet kanununda değişiklik yapılmasını kabul etti. Benzer önergeler Arizona ve Florida'da da yasalaştı. O günden bu yana Los Angeles ve San Fransisco'da bir protesto dalgası başladı, sivil toplum örgütleri kanunun uygulamaya geçmesini engellemek için birleşti.
Diğer cephelerde de eylemlilik vardı, hayvan hakları eylemcileri Kaliforniya'da hayvanların dar kafeslerde üretilmesi gibi hak ihlallerini yasaklayan 2 No'lu Önergenin kabulünün bir zafer olarak duyurdu. Hollywood, New York, ve New Orleans'da Barack Obama'nın zafer kutlamaları sürerken eylemciler toplumsal çağrıları ön plana taşıdılar.
Rochester, NY - Savaşkarşıtı ve savaş malülleri örgütleri bir koalisyon oluşturarak şu açıklamayı yaptı: "Neredeyse iki yıldır anketler Amerikan halkının çoğunluğunun Irak'taki savaşın bitmesini istediğini gösteriyor. Savaş Ortadoğuya "demokrasi getirmedi". Ne Irak halkının yaşamını iyileştirdi ne de bölgedeki şiddette bir azalma sağladı. Aslında tam tersini yaptı. Daha fazla bilgi: Rochester Savaşkarşıtı Hareketinin 2008 seçimlerine dair açıklaması
New York, NY - Seçimin ertesi sabahı yüzlerce gazete kutusuna ön sayfası "Anketlerde Kapitalizm Kazandı" manşeti olan sayfalarla değiştirilmiş gazeteler bırakıldı. Daha fazla bilgi: Tüm ABD'de anaakım basını hedef alan eylemler
Fort Collins, CO - Sabah saatlerinde kent merkezinde bir binanın çatısına "hayallerimiz seçim sandıklarınıza sığmaz" yazılı bir pankart asıldı. Daha fazla bilgi: Seçim sabahı Fort Collins'de pankart eylemi
Chicago, IL - 2003'den bu yana Kongrede Illıonis 5. bölge temsilcisi olan ve Yıllardan bu yana barış çağrılarının ve protestoların odağında yer alan Rahm Emanuel, Obama'nın Beyaz Saray'daki ekibinin başına getirilecek isim olarak duyuruldu. Daha fazla bilgi: Savaş çığırtkanı, göçmen karşıtı, NAFTA destekçisi, Beyaz Saray Personel Şefi olarak duyuruldu
Yorumlar: Barack'ın şifresini çözmek - Nicholas Powers | Irklar-ötesi Amerika illüzyonu - Aman Gill | Seçim tepkileri ve iki partililik tartışması - Dich Gardner | Seçimler hakkında halka bir mektup ABD Indymedia
haberin tümü
Larnaka, Kıbrıs, 29 Ekim 2008 - Özgür Gazze Hareketi, Dignity (Haysiyet) adlı teknenin İsrail'in tehditlerine rağmen 27 yolcu ve mürettebat ile Gazze saatiyle 8:10'da Gazze'ye ulaştığını bildirdi. Yağmur altında limana yanaşan tekne Gazze'lilerin sevinç gösterileriyle karşılandı.
Tayfalardan David Schermerhorn teknenin Gaze'ye yanaşmasından bir saat önce karayı telefonla arayarak "Akdeniz'de tam bulundukları noktadan başlayan bir gökkuşağı" oluştuğunu söyledi. Bir gün önce İsrail ordusu teknenin İsrail karasularına girdiği anda durdurulacağını, tekneye zarar verileceğini ve teknedekilerin gözaltına alınacağını açıklamıştı.
Eylemin örgütleyicilerinden Huveyde Araf yaptığı açıklamada "Dünyanın geri kalanının korkutulup sindirildiği halde bir kere daha gayrımeşru ve yasadışı bir uygulamaya karşı koymayı başardık. Küçük teknemiz uluslararası topluma adımlarımızı takip etmeleri ve Gazze halkına bir yaşam koridoru açmaları için büyük bir çığlık." dedi. Filistin Yasama Konseyi üyesi Mustafa Barguti ise "Filistin halkına uygulanan adaletsizliklere karşılık, adalete inanıyoruz ve İsrail'in kuşatmasını yarmaya devam edeceğiz. İşgal Filistinlileri böldü ama şiddetsiz direniş bizleri birleştirdi." dedi. Özgür Gazze Hareketi'nden Usame Kaşo da son üç ay içinde ikinci kez sevinç içinde olduğunu açıkladı ve "Bizler şiddetsiz ve etkin bir hareket oluşturarak Filistinlilerin karşılaştığı adaletsizlikleri duyurarak İsrail Ayrımcılığını sona erdirecek güçteyiz. Biz Özgür Gazze Hareketi olarak yeni bir sözlük oluşturuyoruz, yeni kelimeler eklemek Filistinlilere, İsraillilere ve Uluslararası kamuoyuna kalmış." dedi.
Dördüncü Cenova Konvansiyonunun kolektif cezalandırmayı ve sivil halka yönelik zulmü yasaklayan 33. Maddesini çiğneyen ABD destekli İsrail ordusu 1.5 milyon insanı Gazze'ye hapsetti. ABD ve İsrail devletleri bu uluslararası yasaya karşı olduğunu bildikleri halde Gazze üzerindeki kuşatmayı sürdürüyorlar. Her iki devlet de daha önce Birleşmiş Milletler ve Dünya Mahkemesi gibi uluslararası kuruluşlardan uyguladıkları hak ihlalleri hakkında pek çok uyarı aldılar.
Gazze yasal açıdan uluslararası gözlemcilerin de izlediği özgür seçimlerde demokratik biçimde seçilmiş Filistin Devleti'nin hakimiyeti altında. Fakat son dönemde Batı Şeria ABD ve AB'nin desteği ve İsrail tarafından "makul ortak" olarak tolere edilen farklı ve yasadışı bir otoritenin hakimiyeti altında. Gazze halkı aşırı yoksulluk ve İsrail ordusunun saldırıları ve cinayetleriyle karşı karşıya yaşamını sürdürüyor. Ekonomi yerle bir olmuş halde. İsrail hiçbir ürünün giriş ya da çıkışına izin vermiyor ve insanların ulaşım özgürlüğü engelleniyor, en insani durumlarda bile müsamaha gösterilmiyor. Filistin Basın Merkezi (PMC) haberlerinde 2006 başlarında başlayan kuşatma sırasında 260'dan fazla Filistinli sivilin İsrail'in tedavi amaçlı yurtdışı seyahatlerine izin vermemesi nedeniyle öldüğü açıklandı. Gazze Parlamentosu üyesi Cemal El-Kudari İsrail kuşatmasına son vermek amacıyla kurulmuş bir halk komiyesinin başkanlığını yürütüyor. Uluslararası basına yaptığı açıklamada bir sonraki adım olarak kuşatmanın "havadan, bir uçakla" delineceğini duyurdu.
Daha fazla bilgi: "Haysiyet ve Umut Gazze'deki İsrail kuşatmasını kırdı" | İsrail hücumbotları Filistinli balıkçı teknelerine saldırdı | Özgürlük savaşçıları denizde: Remzi Kisya işgal altındaki Gazze Şeridinden bildiriyor, Filistin'den canlı, 30 Ekim 2008 | İsrail Gaze sağlık konferansını kuşatmaya çalıştı, Electronic Intifada haberi, 31 Ekim 2008 | The Electronic Intifada | Uluslararası Ortadoğu Bağımsız Basın Merkezi (en) | Filistin Haber Ağı (en/ar/he/fr) | WAFA - Filistin Haber Ajansı (en/ar/he/fr) | Ma'an News (en/ar)
Özgür Gazze Hareketi | Filistin Indymedia | Kıbrıs Indymedia | Fotoğraflar haberin tümü
İstanbul-bbm [ sayfabaşı ]
|