Kapitalist iktidarların; muktedirlerin kendi sırça köşklerini yaratmakta zorla kullandığı ezilenler; iktidarların kendilerine reva gördüğü kaderciliğe; sessizlik ve çaresizliğe karşıdan kurucu yanıtlarını üretiyorlar; bir araya gelip örgütleniyorlar. Doğrudan çok boyutlu tahakkümü ve ölümün örgütleniş biçimi olan kapitalizmi yıkacak olan, örgütlü mücadele yolunda üretimden gelen güçlerini kullanmanın farkındalığında, direnişin ve dayanışmanın şenlikli çemberinde ilerliyorlar.
DAVUTPAŞA KATLİAMINA TERSANELERDEN ÖFKE! "Davut paşa katliamının sorumlusu çürümüş düzendir." Davutpaşa’daki iş cinayetinde yaşamını yitiren çoğu işçi 20 kişi’yi anmak ve “işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri’nin alınmasını talep etmek için, Tuzla Gemi tersanesi önündeydik. Burada “Artık Yeter! İş cinayetlerine son – TİB/DER” Yazılı pankartı açarak ajitasyon konuşmaları eşliğinde işçileri toparladık. İşçilerin toparlanmasından sonra basın açıklamasına geçildi.
Açıklamayı TİB-DER Başkanı Zeynel Nihadioğlu okudu. Açıklamada “Bu katliamın sorumluluğu tek başına atölye sahiplerine yüklenemez. Asli sorumlular, yıllardır Davutpaşa’da kaçak işçiliğe, sigortasız ve güvencesiz çalışma ile işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin alınmamasına göz yumanlardır. Yani bu kokuşmuş düzenin sahipleridir. Bu çürümüş ve kokuşmuş sermaye egemenliği altında yaşamı köleleştirilmiş milyonlarca işçi ve emekçi sefalet koşullarına mahkûm edilirken, gerekli güvenlik tedbirleri alınmayarak ölüme mahkûm ediliyor. Dünya’da her gün 5 Bin işçi iş cinayetine kurban gidiyor. Bu korkunç tabloyu yaratanlar, sırça köşklerde yaşıyor, saltanat sürüyorlar. Saltanatlarını işçi kanı üzerine kuranlar katliamlarının hesabını vereceklerdir.
Davutpaşa’da yaşanan patlama ilk patlama değildi. İş güvenliği tedbirlerinin alınmaması sonucu gerçekleşen sayısız iş cinayetinden sadece biridir. Tersane işçileri olarak bizler bu katliamlara hiçte yabancı değiliz. Biz bunu en iyi kendimizden biliriz. İş güvenliği tedbirleri için masraf yapmayan tersane patronları sayesinde 1983 yılından bu güne kadar 100’ü aşkın işçi kardeşimizi iş cinayetlerine kurban verdik.
Dün Davutpaşa’da yaşanan iş cinayeti bu cinayetlerin en ağır bedelli olanıdır. Bu ağır bedeli ödemek zorunda bırakanlar, halen utanmazca hiçbir şey olmamış gibi davranıyor. Davutpaşa’da işçi kardeşimizin mezarını kazanları unutma! Tersanelerden, Madenlere, Fabrikalardan, Atölyelere her yer patronların kar hırsından kaynaklı kan gölüne dönmüş durumda. Bu katliamlara karşı bundan sonra her yer eylem alanına dönmelidir. Katliamları protesto etmek ve katillerden hesap sormak için örgütlenmekten başka yolumuz yok!” denildi. Basın açıklaması esnasında ve sonrasında sık sık “Kahrolsun sermaye iktidarı” “Artık ölmek istemiyoruz.” “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz” sloganları atıldı. Açıklamaya yaklaşık 40 tersane işçisi katıldı.
TERSANE İŞÇİLERİ BİRLİĞİ
Dünyanın gözü bugün İstanbul'daki Hrant Dink'i anma eylemindeydi. Onbinlerce insanın katıldığı anma daha başlamadan engelleme çabalarıyla karşılaşıldı. Buluşma saatinden bir saat önce Çıplak Ayaklar Kumpanyası'nın Bin Nar gösterisi, önce devletin ardından da etkinliği düzenleyen komitenin baskısıyla engellendi. Geçen yıl AGOS Gazetesinin önünde Hrant'ın vurulduğu yerde, onun vuruluşunu temsilen yerde yatmıştı kumpanya oyuncuları. Bu sene de bin(lerce) kişiyle yapmak istediler bunu. Binlerce nar tanesiyle. Yattığı yerden kalkışını canlandırmak istediler. "Gerekirse biz engeleriz" diyen koordinasyonun sözcüsünün ısrarlı baskıları sonucunda bir basın açıklaması ile gösteriyi ertelemek zorunda kaldılar.
Tek engelleme girişimi bu değildi. Yapılmak istenen etkinlikler birçok teknik engelle zorlaştırıldı. Bütün bunlara rağmen, onbinlerce insan, AGOS Gazetesinin önünde, Hrant'ın vurulduğu yerde buluştu. Buluşan gruplar ve kişilerin cinayeti ve türkiye’deki baskıları kınayan sloganları ve tepkileri sık sık kürsüde bulunan düzenleme komitesinin uyarılarıyla engellenmeye çalışıldı. Bunun yanı sıra polis göstericileri yolun bir tarafına sıkıştırmaya çalıştı. Gösteriyi engelleyemeyen devlet, taciz etmek için elinden geleni yaptı.
Saat 15:00’te 1 dakikalık saygı duruşunun ardından, Hrant Dink'in arkadaşı gazeteci-yazar Oral Çalışlar, Dink'in katledilişinin nedenleri, yaratılmak istenen ortam ve Türkiye’de halkların birbirine boğazlatılmaya çalışılması için yapılan girişimlerle, bu olayın hazin sonuçları, Türkiye'deki demokrasi ve kardeşlik mücadelesi üzerine bir konuşma yaptı. Konuşma sırasında AGOS Gazetesi yakınlarındaki MHP binası civarında bir provokasyon girişimi oldu. Bunun ardından anmanın yapıldığı caddenin Şişli yönünde yolun yarısını kapatan bariyerler göstericiler tarafından devrildi ve caddenin bir kısmı da fiilen göstriye açıldı. Rakel Dink konuşmaya başladığı sırada caddenin polis kuşatması altında olan diğer kısmı da, bariyerlere yüklenen göstericilerle doldu. Rakel Dink'in Türkiye'de özgürlük, adalet, Hrantın katilleri ve tetikçileri üzerine yaptığı konuşma sık sık alkış ve sloganlarla kesildi. Rakel Dink düzenleme komitesinin getirttiği, anonslarla konuşmaların yapıldığı (Şişli Belediyesine ait) aracın üzerinden yapmadı konuşmasını. İronik bir şekilde Rakel Dink AGOS'un penceresinden konuştu. Türkiye'deki Ermenilerin ve bütün insanların özgürlügü için mücadele eden Hrant'ın özgür olabildiği ve özgürlüğünün bedelini ödediği AGOS'un penceresinden. Rakel Dink'in konuşmasının ardından düzenleme komitesi sık sık dağılma çağrısı yaparak etkinliği bitirmeye çalıştı. Katılımcı grup ve kişiler Hrant'ın katli ve demokrasi/özgürlük mücadelesine dair tepkilerini dile getirerek Taksim yönüne yürümeye başladılar. Düzenleme komitesi de bu sırada insanları ters yöne yönlendirmeye çalıştı. Sohbet etmek için kalan grupları bile uyardı komite.
Bütün engellemelere karşın binlerce insan Taksim'e doğru yürüyüşe geçti. Taksim'den sonra İstiklal Caddesi boyunca yürüyen göstericiler, Hrant'ın katilinin Samsun'da yakalandıktan sonra çekilen fotoğraflarında arkasında duran bayrağı penceresinden sallandıran İşçi Partisi binasına ve MHP ile Ülkü Ocakları binalarına saldırdılar. Bu sırada polis etrafa rastgele ateş açtı ve çevrede bulunan bi demiryolu işçisi bacağından yaralandı. Polisin gaz bombalarıyla müdahalesine rağmen uzun süren bir çatışma sonucunda göstericiler dağıldı. 10'dan fazla eylemcinin gözaltına alındığı çatışmada yaralanan polis ve gösterici sayısı bilinmiyor.
haberin tümü
Telekomünikasyon Kurumu(TK) ve
Türk Telekom(TT) internet
üzerinden yapılan tüm işlemleri izleyecek loglayacaklar(kayıt).
Bu konuda gerekli yasal ve teknik düzenlemeler yapıldı işlem uygulanmaya
başladı. (http://www.tk.gov.tr/Duzenlemeler/Hukuki/Kanunlar/2007/internetsuclari.pdf)
Türkiyedeki
tüm İnternet Servisi Sağlayıcı şirketlere yasa gereği,
(tanımları TK ve TT taradından kesinleştirilmiş) yüksek
konfigürasyonlu bir adet sunucuyu TT ile senkronizasyon sağlanması amacı ile
adaması zorunlu kılındı. Bu minvalde
erişim sağlayıcı şirketler kullanıcılarının kimi sitelere erişimlerini engelleyecekler
ve dahi internetteki tüm faaliyetlerini loglayacaklar. Bu –hash-lenmiş logları bir yıl
saklamak zorundalar.
İzlenmek, loglanmaktan
kaçış yok o zaman bizde fake(sahte) kayıt
verebiliriz. Nasıl mı?
Proxy kullanarak, Proxy konusunda teknik bilgiler çeşitli bilişim portallerinden, arama
motorlarından edinilebilir. İki adet browser(tarayıcı) yükleyin. Biri zaten İntenet
Explorer oluyor, diğeride http://www.mozilla.org./ dan Firefox indirin.
MS İnternet Explorer dan loglanmasında
sakınca görmediğiniz adresleri gezebilirsiniz. Yahoo.
Gmail Hotmail Gazeteler okullar vs vs … Firefox u da Proxy ye göre ayarlayın.
Ayarların nasıl yapilacağına ilişkin bilgi
http://bidb.comu.edu.tr/bilgiler/proxy.htm
Aşağıdaki adreste pek çok proxynin IP si var.
http://www.proxy4free.com/page1.html
http://www.aliveproxy.com/proxy-list/proxies.aspx/Turkey-tr
Türkiye proxyleri ancak güvenilirliği şüpheli tabi. Zamana zaman erişiminin durabilir o noktada da IP değiştirin.
Değiştirdiğiniz IP yi de aşağıdaki adreste test edebilirsiniz.
http://www.ip-adress.com/Proxy_Checker/
Ayrıca sadece sörf yapmak için http://www.anonymouse.org
http://www.trproxy.net/
da kullanılabilir. Ancak bu Proxylerden SSL kullanan sitelere giriş yapılamaz.
4 Aralık 2007(dün), Ankara'da 4. Sulh Ceza Hâkimliği'nde ikinci duruşması yapılan yargılama'da aktivistler beraat ettiler.
İnsan Hakları Derneği Ankara Şubesi'nin Vicdani Ret Çalışma Grubu üyesi 3 kişi hakkında, halkı askerlikten soğutma (318.madde) suçlamasıyla açılan davanın, bugün (04.12.2007) Ankara Sulh Ceza Mahkemesi'ndeki 2. duruşması beraatle sonuçlandı.
Vicdani retçi Halil Savda’ya destek amaçlı bir basın açıklaması sırasında metni okuyan Serpil Köksal ve “ASKER OLMA” pankartını taşıyan İbrahim Kızartıcı ile Şevket Murat Dünşen gözaltına alınmış ve haklarında 318.maddeden dava açılmıştı.
318. maddenin kaldırılmasına ilişkin kampanya halen devam etmekte, kampanyanın bir parçası olmak için imza vermek ve/veya kend belirleyeceğiniz biçimde katılmak istiyorsanız istiyorsanız ad-soyadınızı yazarak 318ehayir@savaskarsitlari.org'a bir email atın.
Hakkari, Yüksekova'daki çatışmaların ardından birçok kentte eşzamanlı faşist saldırılar gerçekleşiyor. 21 Ekim 2007, Pazar günü İstanbul, Taksim'de, Alperen Ocakları, Ülkü Ocakları ve Türk Gençlik Birliği üyesi birkaç yüz kişilik grup TKP il binasına girmeye çalıştı. Polis tarafından engellenen faşist grup Taksim Meydanı'na doğru yürüyüşe geçerek DTP ve Öcalan aleyhine küfürler etti. Taksim Meydanı'nda tekbir getiren gruptan şu ana kadar kimsenin gözaltına alınmadığı öğrenildi. İstanbul'da, DTP Bahçelievler, Gaziosmanpaşa ve Bağcılar ilçe binaları faşistler tarafından kuşatıldı. DTP GOP İlçe binası civarında 200-300 kadar ülkücü faşist sloganlar atarak bekleyişini sürdürdü. Bağcılar DTP ilçe binası önünde de gruplaşmalar gözlendi. DTP Bahçelievler ilçe binasına yürüyen bin faşist ise, polis tarafından engellendi, dağıtıldı. Ancak faşistler ara sokaklarda beklemeye devam etti.
Ümraniye, Örnek Mahallesinde toplanan 500 kişilik bir grup olayları protesto etti. Grup içerisindeki provokasyon yaratmak isteyen birileri tarafından 1 Mayıs Mahallesine yönlenen kitle Cennet durağında polis barikatıyla karşılaştı. Polisin cennet durağını kapamasına rağmen Dereyolu denen bölgeyi açık bırakması üzerine kitle buradan Dereyolu tarafına doğru yürüyüşe geçti. Faşistlerin mahalleyi basacağı duyumunu alan antifaşist gençlik ve mahalle halkı çok geçmeden mahallenin belli bölgelerinde toplanmaya başladı. Mahallelinin toplanması üzerine polisin kitleyi durdurduğu gelen haberler arasında. Mahalle halkının toplanmasının ardından binlerce polis 1 Mayıs Mahallesi Merkezde aşşağıya doğru indi. Tüm sokak başladını tutan polisin provokasyon peşinde olduğunu bilen halk sağduyuyla yaklaştı ve ara sokaklara çekildi. Yer yer ara sokaklarda toplanan halkı polis gaz bombaları atarak dağıttı. 1 Mayıs Mahallesinde şu an sıkıyönetim var, caddeye bakan tüm sokaklar polis tarafından tutulmuş durumda. Akşam saatlerinde ise TKP Tuzla ilçe binasına kimliği belirsiz kişilerce molotof kokteyli atıldı.
Bursa’da gündüz saatlerinde toplanan 1000 kişilik bir faşist güruh DTP il binasına saldırdı. Polisin engelleyemediği grup il binasına girerek camları kırdılar ve binanın içine zarar verdiler. Bursa Temel Haklar ve Özgürlükler Derneği de, saat 17.00 civarında Heykel’den dernek binasına doğru yürüyüşe geçen 150 kişilik faşist bir güruhun saldırısına uğradı. Samsun'da da şehir merkezinde kalabalık halde yürüyüşe geçen faşist güruh saat 18.00 civarı Temel Haklar ve Özgürlükler Derneği ve TKP binalarının önünde birikerek provokasyonlarını sergilediler. Şehir merkezinde farklı noktalarda yürüyen faşist sürülerin ortak bir noktada birleşecekleri haberleri yayılıyor. Malatya’da ise otogarda haberleri izleyen 9 Kürt genci zafer işareti yaptıkları bahanesiyle 300 kişi tarafından linç edilmeye çalışıldı. Saldırı üzerine 6 gencin kaçtığı, 3'ünün ise polis tarafından gözaltına alındığı bildiriliyor. Erzurum ve Elazığ’da ise yine gündüz düzenlenen gösterilere katılanlar DTP il binalarına saldırılarda bulunarak maddi zarar verdiler. Akşam saat 20:30 sıralarında Antalya’nın Manavgat İlçesi’nde DTP binası ülkücüler tarafından ateşe verildi. Çıkan yangın nedeniyle DTP binası kullanılamaz hale gelirken, parti yöneticileri ifade vermek üzere karakola çağrıldı. Eskişehir'de 22:00 sularında, görgü tanıklarınca 10-15 kişi olduğu söylenen ve ellerinde üç hilal bayrakları taşıyan faşist bir grup, kent merkezinde bulunan Eskişehir Halkevi’nin önüne gelerek, tekbirler eşliğinde Halkevi’ne saldırı düzenlendi. Saldırıda Halkevinin tüm camları kırıldı ve ayrıca Halkevi, perdeleri dışarıdan ateşe verilmek suretiyle kundaklanmak istendi. Faşist saldırganlar kısa süre Halkevi önünde saldırıyı sürdürdükten sonra kaçtı. Saat 23.00 sıralarında Türkiye Komünist Partisi (TKP) Eskişehir il binası kundaklanmak istendi. Mersin'de de SDP il binası faşist bir grubun saldırısına uğradı. Kent merkezinde ve üniversitede faşistlerin saldırgan eylemlerinin sürdüğü bildiriliyor.
[ atilim.org | halkinsesi.tv | ozgurgundem.net | sendika.org | 1mayismahallesi.net ]
haberin tümü
Aotearoa/Yeni Zelanda'nın çeşitli kentlerinde 15 Ekim 2007, Pazartesi günü sabaha karşı 300'den fazla polisin katıldığı operasyonlarda 17 barış ve ekoloji aktivisti göz altına alındı. Auckland, Whakatane, Ruatoki, Hamilton, Palmerston North, Wellington ve Christchurch'de arama izinleriyle baskınlar yapıldı. Polis ayrıca sorgulamak üzere 60 kişiyi arıyor. Gözaltına alınanların tümü Tino Rangatiratanga barış ve ekoloji hareketinin üyeleri.
Polis 6:00'da Auckland'de "A Space Inside" adındaki anarşist sosyal merkeze [ arama izni ] ve Wellington'da Community Centre'a saldırıldı [ polis saldırısının videosu ]. Ruatoki kentinde, Tuhoe köyü birkaç saat boyunca polis tarafından kuşatıldı, hiçbir aracın köye girişine izin verilmedi ve içi çocuk dolu bir okul otobüsü dahil pek çoğu polis tarafından arandı.
Daha fazla bilgi: Tame Iti'nin avukatı Annette Sykes ile video röportaj | TV3 haber videosu | Lütfen güvenlik kültürünü hatırlayın
[ Aotearoa Indymedia ]
haberin tümü
Yerli halk örgütleri 10 Ekim 2007, Çarşamba günü Kolombiya'da çeşitli noktalardan bir dizi yürüyüş başlatıyor. Köylerinden ve sokaklardan toplanarak birleşen yerliler başkente varmayı amaçlıyorlar. Kongrede geçenlerde onaylanan, talihsiz Yerli Statüsü ve aktarımların azaltılması gibi tüm yerlileri ve Kolombiyalıları tehdit eden halk karşıtı yasaların feshedilmesini sağlamaya çalışacaklar.
Eylemci gruplar TLC'yi (Tratado de Libre Comercio - Serbest Ticaret Anlaşmaları) ve yerli ekonomisini ve yerli halkları yok eden devlet politikalarını reddediyor. Dahası Başkan Uribe ve Başkan Yardımcısı Santos'un istifalarını talep etmek ve halkçı, demokratik bir hükümet için mücadele etmek için Kolombiyalıları bilinçlendirmeyi hedefliyorlar. Yürüyüş çağrısına rejimin cevabı sert oldu, ACVC'nin (Asociación Campesina del Valle del río Cimitarra, Cimitarra Nehri Vadisi Yerli Derneği) dört lideri gözaltına alındı. Öncesinde yürüyüş ve onu düzenleyen örgütler hakkında, fiziksel tehdit ve saldırılara varan kara propaganda kampanyası yürütüldü. Yerli grupların aktif olarak duyurduğu son iki olayda Miranda (Cauca) yerel komünal lideri Carlos Alberto Urbano öldürüldü ve ASORCAFE (Asociacion De Cafeteros Del Oriente Caucano - Doğu Cauca Kahve Üreticileri Derneği) lideri Yovanny Pilimue suikaste uğradı.
Toplantı | Video | Kuzey Cauca'da paramiliter şiddet | Magdalena'da gözdağı | Tolima'da gözaltı
[ Kolombiya Indymedia ] haberin tümü
İstanbul, Anadolu yakasında, 1 Mayıs Mahallesinde 9 Ekim 2007, Salı günü, sabaha karşı 20'ye yakın ev polis tarafından basıldı, 12 kişi gözaltına alındı. İki sivil polisin dövüldüğü, silah ve kimliklerinin alındığı iddiasıyla düzenlenen operasyon saat 01:45 sıralarında başladı. İstanbul’un çeşitli bölgelerinden Çevik Kuvvet takviyesi alındığı gözlenen operasyona, Özel Harekat polisleri de katıldı. Sivil polislerin arabalarını Pazar sokağına park ederek buradan yönettiği ifade edilen operasyon sırasında, mahallenin tüm giriş çıkışları araç trafiğine kapatıldı. 3001. Cadde’ye çıkan tüm sokakların da tutulduğu operasyon yaklaşık 3 saat sürdü.
Başta Son Durak bölgesi olmak üzere mahallenin çeşitli bölgelerindeki evlere baskın düzenleyen polisler aralarında 1 Mayıs Mahallesi Güzelleştirme Derneği yöneticilerinin de bulunduğu 12 kişiyi gözaltına aldılar.
Ev baskınlarının yanı sıra, polislerin 1 Mayıs Mahallesi Güzelleştirme Derneği, Pir Sultan Abdal Derneği, Şükrü Sarıtaş Parkı ve bir internet cafeye giderek buralarda arama yaptığı ve aramalar sırasında karşılaştığı kişileri gözaltına aldığı gözlendi. Avukatlardan alınan bilgiye göre, gözaltına alınan kişiler halen İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’nde tutuluyor.
[ 1mayismahallesi.net ]
haberin tümü
Danimarka, Kopenhag'da bundan altı ay önce 25 yıldan bu yana işgal evi olan bir sosyal merkez, Ungdomshuset (Gençlik Evi), yeni sahipleri olan tutucu Hıristiyan bir gruba verilmek üzere polis tarafından tahliye edilmişti. Kentte üç gün ve gece boyunca süren isyan, gözlemcilere göre Danimarka'nın 2. Dünya Savaşından bu yana yaşadığı en ciddi iç güvenlik kriziydi, 750 eylemci gözaltına alındı.
Geçtiğimiz haftasonu Kopenhag sokakları dramatik sokak eylemlerine sahne oldu, 6 Ekim 2007, Cumartesi günü sayıları 3000 - 10000 arasında değişen eylemciler "G13" adında ikame bir sosyal merkezi işgal etmek için koordineli şiddetsiz eylemlere katıldı. Eylem bir kaç istisna hariç şiddetsiz olmasına rağmen polisin sert saldırısına uğradı. Anaakım Danimarka medyasına göre 436 kişi gözaltına alındı, bu sayı tek bir polis operasyonu için yeni bir rekor. Gözaltına alınanlar arasında İngiltere, Finlandiya, Fransa, Almanya, Hollanda, İtalya, Lüksemburg, Norveç, Polonya, İspanya, İsveç ve Türkiye vatandaşları da var. Akşam saatlerinde G13 basın grubu bir bildiri yayınlayarak eylem gününün sona erdiğini açıkladı.
Ungdomsuhet'in tahliyesinden bu yana geçen altı ay boyunca, polisin zaman zaman sokakların kontrolünü tümüyle bıraktığı şiddetli isyanları da içeren sürekli bir eylemlilik vardı. Mücadelenin politik gücünü yükseltmek için eylemciler basit bir plan çıkardılar: Ungdomshuset'e karşılık ikame olarak kabul edilebilecek büyüklükte bir yerin halka açık olarak, yenilenmiş halk desteğiyle şiddetsiz mücadele yöntemiyle işgal etmek. Eylem gününü örgütleyenler açık bir özgüvenle başlangıç noktalarını, planladıkları tüm taktikleri ve işgal etmeyi planladıkları binanın yerini (eski bir su işleri binası) önceden açıkladılar. G13 temsilcileri, kent meclisine dair şüpheciliklerini korumalarına rağmen, Perşembe günü vali Ritt Bjerregaard ile görüşecek.
Eylem gününün zaman akışı | Fotoğraf:1 | 2
[ Danimarka Indymedia (en) ]
haberin tümü
Yenibosna’da Yürüyüş Dergisi’nin dağıtımını yapan HÖC’lülere silahla saldıran polis, 1 kişiyi yaraladıktan sonra mahallede terör estirdi. 7 Ekim günü saat 14.00 sıralarında, Yürüyüş Dergisi’nin dağıtımının bitmesi ile dağılmaya başlayan HÖC’lülere polis saldırarak arkadan ateş açtı. Açılan ateş sonucu Ferhat Gerçek isimli bir HÖC’lü sırtından yaralandı. Ferhat Gerçek’e yardım etmek isteyen HÖC’lülere ise polis cop ve gaz bombalarıyla saldırdı.
Polis, yaralanan HÖC’lüye su vermek isteyen ve polisin saldırısına müdahale ederek HÖC’lüleri sahiplenen halka da gaz bombası atarak saldırdı. Zafer Mahallesi’ne kadar saldırıyı sürdüren polis 15 HÖC’lüyü gözaltına aldı. Sırtından yaralanan Ferhat Gerçek’in nerede olduğu ise bilinmiyor.
Ayrıca Bahçelievler Temel Haklar ve Özgürlükler Derneği’nin etrafını kuşatan polis dernekte aramak yapmak istedi. Dernek şubesi önünde toplanan bir grup, barikat kurarak pazar kasalarını ateşe verdi. Eylemciler polisin panzerler ve gaz bombalarıyla saldırısına taş atarak karşılık verdi, çok sayıda eylemci gözaltına alındı.
[ halkinsesi.tv ]
haberin tümü
70'li yıllardan günümüze – özellikle Avrupa'da- sistemin verili ahlaki,fiziki, gündelik yaşam kodlarına karşı özgürlükçü alternatifler yaratan ve bunu pratiğe geçiren grupların çabaları tahayyyül evrenimizi geliştirmeye devam ediyor. Komünar paylaşımın ve ortaklığın en samimi biçimiyle var kılınmasının değerli örneklerinden biri olarak işgal evleri de böylesi bir çabaya denk düşüyor. Yeryüzünün dört bir yanında, sistemin dayattığı normları 'kişisel olan politiktir' şiarıyla kırmayı hedefleyen işgalcilerin deneyimlerini gözlemliyoruz. Mülkiyet ilişkilerine ve tahakküme karşı doğrudan isyanı içeren bir deneyimin öznesi olan bu insanlar, yaygın medyada genellikle polis saldırılarına karşı direnişleriyle kamuoyuna sunuluyor, işgal evi perspektifinin arkasında yatan kolektivist zihniyet bilinçli olarak gözlerden uzak tutulmaya çalışılıyor.
Bu deneyimin içinden bir özneyle işgal evi pratiğinin örgütlenişini ve sorunlarını gündemleştirmenin elzem olacağını düşünerek halen Amsterdam'da bir işgal evinde yaşamakta olan Türkiyeli aktivist Esin Belit Sağ ile konuştuk.
söyleşinin tümü
Pek az anlaşılan, fakat oldukça iyi donanımlı bir grup olan Nijer Deltasına Özgürlük Hareketi (MEND) 2006 yılında Nijerya devletine ve petrol şirketlerine, eşitlikçi yapılanma ve çevresel adalet talepleri karşılanmadıkça sürecek geniş çaplı bir savaş ilan etti. Bugüne kadar geçen süreçte MEND Nijerya'nın petrol üretim kapasitesinin %25'ini yok etti, eş zamanlı olarak tüm dünyada petrol fiyatları yükseldi. Baharda seçimlerin ardından ilan edilen geçici ateşkes ise 23 Eylül'de sona erdi; MEND sözcüsü Jomo Gboomo, Philedelphia'lı bağımsız gazeteci Peter Bloom'a gönderdiği bildiride "Bu gece, 23 Eylül Pazar, saat 24'den itibaren fabrika saldırılarına ve yabancı çalışanları kaçırma eylemlerine başlayacağız." diyerek, geçici ateşkesin sona erdiğini açıkladı.
Son bildiriler: 1 | 2
haberin tümü
İstanbul-bbm [ sayfabaşı ]
|