"...Çorlu Askeri Savcısı, daha önceki yargılamalarını öne sürerek, kendisinin oraya örgüt propagandası yapmak amacı ile geldiğini ve buna izin vermeyeceğini bağırarak ve azarlayan bir üslupla söylemiş, bunun üzerine de Savda, bu koşullarda ifade vermemiştir"

"..Koğuşa gelen disiplin subayı olan başçavuş, iki gardiyan ve bir uzman çavuş, Halil’i duvara yüzü dönük halde yaslamışlar, ayaklarını tekmeleyerek yana açtırmış ve vurmaya başlamışlardır. Bu esnada yere düşen Halil Savda’ya “sen vatan hainisin, teröristsin” diyerek onu tekmelemeye devam eden görevliler, Halil’in canı yanması karşısında bağırması üzerine ağzına pis bir tıkacı tıkayarak, onun sesini kesmeye çalışmışlardır. Aldığı darbeler karşısında Halil Savda’nın yüzü şişmiş ve dudağı patlamış ve kanamıştır."

"Halil burada 3 gün boyunca betonda yatırılmış ve kendisine bir battaniye dahi verilmemiştir. Halil Savda, maruz bırakıldığı bu insanlık dışı uygulamaya karşı avukatıyla görüşünceye dek 5 günlüğüne açlık grevi yapmıştır."

haberin tümü

Bilim Eğitim Estetik Kültür Sanat Araştırmaları Vakfı (BEKSAV) Yönetim Kurulu Başkanı ve Atılım Gazetesi Yayın Kurulu Danışmanı Hacı Orman bugün (31 Ocak 2007) Kadıköy'de zorla kaçırıldı.

Görgü tanıklarına göre saat 13:45'te Kadıköy İş Bankası yakınlarında 34 EC 933 plakalı araca zorla kelepçelenerek bindirildi. Orman, kaçırılma sırasında adını, BEKSAV başkanı olduğunu ve kaçırıldığını bağırdı. Görgü tanıkları bunun üzerine İstanbul İHD'ye haber verdi.

Hakkında arama kararı olduğu iddia edilen Orman'ın nerede olduğuna dair henüz bir bilgi bulunmuyor. Indymedia gönüllüleri olarak meslektaşımız Hacı Orman'ın kaçırılmasını kınıyor ve derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz.

haberin tümü

AGOS Gazetesi genel yayın yönetmeni, gazeteci, yazar Hrant Dink, 19 Ocak 2007 Cuma günü, saat 15:00 sıralarında, gazetenin bulunduğu binaya girerken uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürüldü. Saldırgan veya saldırganlar olay yerinden kaçtı. Uzun süredir tehditler alan Hrant Dink'e yapılan bu saldırıyı İstanbul Indymedia gönüllüleri olarak lanetliyoruz ve halklar arasında kışkırtılmak istenen nefrete karşı bir kez daha haykırıyoruz: "Yaşasın halkların kardeşliği"

Olay yerinde toplanan bir grup "Yaşasın halkların kardeşliği", "Faşizme karşı omuz omuza", "Hepimiz Hrant'ız. Hepimiz Ermeniyiz " sloganlarını atarak Taksim'e doğru yürüyüşe geçti. Aynı akşam, Saat 20:00'de, 10.000'i aşkın insan "Hepimiz Hrant Dink'iz" pankartının arkasında Taksim Meydanı'ndan, Şişli'de bulunan AGOS Gazetesi'ne yürüdü.

Hrant Dink’in cenazesi 23 Ocak 2007 Salı günü 100.000'den fazla insanın katıldığı yürüyüşle uğurlandı.

English | Armenian | Video | Agos Gazetesi | İlk Haber

haberin tümü

Adalet Bakanlığı'nın 22 Ocak 2007 tarihinde yayınladığı genelgedeki F Tipleri ile ilgili olan değişiklikleri olumlu bir adım olarak görülmesi üzerine ölüm orucuna ara verildi.
Adalet Bakanlığı’nın, 'F tipi cezaevleri uygulamasında ortaya çıkan sorunları gidermek' amacıyla yayınladığı genelgeyle F tipi cezaevlerinde daha önce 5 saat süreyle sınırlanan 'hükümlü ve tutukluların 10 kişiyi aşmayacak gruplar halinde sosyal faaliyetler çerçevesinde bir araya gelme' süresi 10 saate çıkarıldı.
Bu adımı olumlu bulan Behiç Aşçı ölüm orucuna ara vermeye karar verdi. DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi ve Türk Tabipleri Birliği Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy, Aşçı'nın bu kararını Şişli'deki evinin önünde açıkladı. Yapılan açıklamalarda genelgenin olumlu bir adım olduğu belirtildi. Bu adımı desteklemek, yeni adımların atılmasını sağlamak için ölüm orucuna ara verildiği fakat tecridin halen devam ettiği ve sürecin takipçisi olmaya devam edileceği vurgulandı.

haberin tümü

6 Mayıs 2006 tarihinde Atina'da düzenlenen Avrupa Sosyal Forum'u sırasında düzenlenen eylemlerde 20 kişi tutuklanmıştı. Tutuklananlardan onyedisi farklı suçlamalarla mahkemeye çıkartıldı. Mayıs 2006'tan bu yana alıkonunan 3 kişiden ikisinin 8 aydır süren tutsaklıklarını protesto ermek için başladığı açlık grevi bir ayı geride bıraktı. Aynı suçlanmaları gibi, tutuklanmalarıda eylemlerin bitmesinden çok sonra oldu ve ortada birkaç kimliği belirsiz polisin tanıklığı dışında onları suçlayacak bir kanıt yok.

Ukraynalı bir göçmen olan anarşist Tarasios Zadorozni, açlık grevine 29 Kasım'da başladı. Diğer tutsak Gerasimos Kyriakopoulos ise 15 Aralık'ta açlık grevine başladı. Ciddi sağlık problemleri başgöstermesi üzerine iki tutsakta ilk önce hapishane hastanesine, Ocak başında ise Nikaea Hastanesi'ne kaldırıldı.

haberin tümü

Erol ZAVAR ’a yardım etmek için henüz çok geç değil ama yarın olabilir.

Erol ZAVAR şu anda Sincan F tipi cezaevinde yatmakta olan bir kanser hastası. Şimdiye kadar 11 ameliyat geçirdi ve cezaevinde tedavi olamayacağı belli oldu. Bütün yetkili organlar, Erol’un hayatta kalması için hiçbir girişimde bulunmuyor.

Bu görünmez cinayetlere sesiz kalmayan “Erol Zavar’a Yaşama Hakkı Koordinasyonu” adı altında bir araya gelen, Erol Zavar’ın eş’i, avukatı, arkadaşları ve duyarlı kişiler, yurt içi ve yurt dışında “Bu Işık Sönmesin!” çağrısıyla yeni bir dayanışma kampanyası başlattılar.

Erol Zavar ve niceleri için hemen şimdi harekete geçelim, tepkisiz kalmayalım.

www.erolzavar.com

heberin tümü

16 Ocak 2007 Salı gecesi, Ankara'daki Kolej ve Bağlar Caddesi’nde yeşil bir Ford Taunus’tan inen kişilerce travesti ve transseksüellere karşı satırlı-bıçaklı saldırılar düzenlendi. Bu saldırılar sonucunda biri Pembe Hayat LGBTT Derneği´nin kurucu üyesi olmak üzere 4 travesti ve transseksüel yaralandı.

Bu saldırılar ilk değildi. Geçtiğimiz Nisan ayında Eryaman’da travesti ve transseksüellere karşı sistematik saldırılar yapılmış, pek çoğu yaralanmış, evleri talan edilmiş ve yersiz yurtsuz bırakılmıştı. Yine üç gün önce Etlik’te ve üç hafta önce Hoşdere Caddesi’nde benzer olaylar yaşanmıştı.

Pembe Hayat LGBTT Derneği son saldırılarla ilgili olarak Kaos GL ile Lambda İstanbul'un da destek verdiği bir basın açıklaması yayımladı.

Artık hakaret, taciz, tecavüz, dayak, gasp, ölüm ve şantaj korkusuyla yaşamak istemediklerini belirten travesti ve transseksüeller, her hafta Perşembe günü saat 19:00’da Yüksel caddesinde insan hakları anıtının önünde buluşuyorlar.

haberin tümü

Röportaj: Gökhan Gençay – Emre Özkapı

Neo-liberalizmin küresel saldırısına karşı dünyanın her coğrafyasından karşıdan kuruculuk ve direniş içeren yanıtlar üretiliyor. Son yıllarda yaygınlaşan özelleştirme politikaları, yol açtığı toplumsal işsizlik dalgasıyla bu direniş hareketlerinin gündemlerinin en önemli başlığı haline gelmiş durumda. Bu soruna yanıt olarak Latin Amerika’dan yükselen yatay örgütlenmiş, yaşamsal talepleri ekseninde minör politika üreten hareketler kendi özgün karşılıklarını var ediyorlar. Arjantin’den, Brezilya’dan, Uruguay’dan asi sesler yükseliyor.

Bu toplumsal isyan çığlıklarını, alternatif yaşam pratiklerini bizzat yerinde gözlemleyen Metin Yeğin, içeriden vakıf olduğu tüm bu gelişmeleri “ Patronsuzlar” ve “ Topraksızlar” adlı kitaplarıyla Türkiyeli okurlarla paylaşıyor. Metin Yeğin’le Amerika kıtasının güneyindeki onurlu insanların kendi emekleriyle yazdıkları tarihlerini, salt seçimler ekseninde kazanılmış parlamento başarılarına endeksleyen ana akım sol anlayışın dışında sahip oldukları erdemleri, olanakları analiz eden bir söyleşi gerçekleştirdik. Fabrika işgallerinden, mahallelerde üretilen kolektif yaşam alanlarına her biçim ve yöntemi masaya yatırdık.

*( Express dergisinin Aralık 2006 sayısında kısaltılarak yayımlanan söyleşinin orijinal metnidir.)

G: İlk başta neo-liberal özelleştirme politikalarının Latin Amerika özelinde yakın tarihini kısaca özetleyerek başlayalım. Kitaplarında bahsettiğin coğrafyalarda iktidarların ve sermayenin ezilenlere dayattığı modeller neyi barındırıyor?

Metin Yeğin: Şimdi aslında Latin Amerika neo-liberalizmin bir laboratuarı durumunda. Her zaman çok bilindiğinin aksine, esas olarak Thatcher ve Reagan’la değil, Allende hükümetinin devrilmesiyle Pinochet diktatörlüğüyle neo-liberal uygulamalar başladı. Dolayısıyla, benim gerek Patronsuzlar, gerek Topraksızlar’da bütün anlattığım öyküler, neo-liberal travmanın ortaya çıkardığı sonuçlar, şu anda bizde de uygulanmakta olan politikaların eseri. Yani bizde uygulanmakta olan özelleştirme sadece burada uygulanmadı, dünyanın her yerinde uygulandı...

Söyleşinin tümü

Federal ve devlet otoritelerinin uyguladığı katı baskıya meydan okuyan yüzbinlerce Oaxacalı 10 Aralık’ta uluslar arası eylem günü ve sekizinci büyük gösteri için sokakları geri aldı.  138 politik tutsağın serbest bırakılması,  kayıp olan kişilerin ortaya çıkartılması, federal polis kuvvetlerinin ve vali Ulises Ruiz’in acilen Oaxaca’yı terk etmesi için düzenlenen gösteride 385.000 insan Oaxaca şehrinin ana caddelerini doldurdu.

Son gelişmeler: APPO | Chiapas IMC | CML | Indybay | NYC IMC | El Enemigo Común

Ulusal dinleme turunu yeni sonlandıran EZLN, Oxaca ile dayanışmak için 22 Aralık’ta 'uluslararası eylemler’ düzenlenmesi için çağrı yaptı.

haberin tümü

Cumartesi günü Danimarka’nın başkenti Kopenhag’da Jagtvej 69 adresindeki gençlik merkezi Ungdomshuset’nin kapatılmak istenmesine karşı düzenlenen protesto gösterisine saldıran polisle göstericiler arasında çıkan çatışmada 300 gösterici gözaltına alınırken, 2 göstericide ciddi bir biçimde yaralandı. Ayrıntıları ve son gelişmeleri Danimarka Indymedia’dan takip edebilirsiniz.

Daha fazla bilgi için: Ungdomshuset.Info (da) (İngilizce) | Wikipedia'da Ungdomshuset | Infoshop'da Ungdomshuset

haberin tümü

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi ve Vicdani Retçi Halil Savda tutuklandı. Yargıtay'ın daha önceki kararı aleyhte bozması nedeniyle, 7 Aralık'ta Çorlu'da yapılan mahkeme, Hali Savda'nın tutuklu olarak yargılanmasına karar verdi.

Mahkeme 22 Aralık 2006 tarihine ertelendi. Destek için Çorlu'ya gidenler bir eksik olarak geri döndüler.

haberin tümü

Doğan Holding'in Emeğe Saygısında Adımlar...

Doğan Holding… Ülkenin ordudan ve hükümetten sonra belki de en etkin erk odağı… 1979’da Milliyet gazetesini satın alarak basın alanında patronluğa ilk adımını atan Aydın Doğan 1979 – 2006 sürecinde onlarca dergi, gazete, radyo ve televizyona sahip oldu. Türkiye’deki toplam reklam gelirlerinin iyimser tahminlere göre %40’ına, daha gerçekçi tahminlere göreyse üçte ikisine hükmeden holding, uzun süre bankacılık alanında da yer aldı, fakat daha sonra bu alandan (Dışbank’ın Fortis grubuna satılmasıyla) çekildi.

2005 itibarı ile Aydın Doğan dünyanın en büyük 1313. şirketi olan Doğan Holding ile en büyük 1503. şirketi olan Poaş’a sahipti. Nakliyecilikten basın imparatorluğuna uzanan bu yolların nasıl yüründüğüne ilişkin öyküler düzmek bu metnin sınırlarını aşacaktır. Diğer yandan, bu konuda sorumluluk üstlenecek kişilerin ne solcu(!) Emin Karaca’nın Karakutu Yayınları’ndan çıkan kitabında yaptığı gibi, ne de solcu(!) Tuncay Akgün’ün 2003’te Yeni Harman’da yaptığı gibi fazlasıyla iyimser ve övgüler düzücü bir hayranlık duymaması; eleştirel ve bilimsel bir tutum takınmaları önkoşul olacaktır şüphesiz.

Bu yazının konusu, Aydın Doğan’ın yasalara aykırı olarak işten attırdığı bir basın emekçisi ile ilgili. Basın emekçilerini, gazetecileri “bir balon içerisinde toplu iğne” olarak gören bir işverenin, tekelleşmeye başlamanın da sağladığı özgüvenle, çalışanlarını sömürmesi garipsenecek bir tutum değil… Mahkemelerin çıldırtan yavaşlığı ve mahkeme ücretlerinin Aydın Doğan gibi ‘dev’lere karşı hakkını aramak isteyen örgütsüz emekçilerin boynunu bükedurmasının ne yazık ki garipsenesi olmayışı gibi… Devir artık Ertuğrul Özkök benzeri kalemlerin patronları için hükümet yetkilileri ile pazarlıklara kalkışma devri ne de olsa…

Aydın Doğan’ın hukuka aykırı bir biçimde işten attığı Ahmet Şık’la yapılan söyleşinin mürekkebi henüz kurumamıştı ki, yıllarını Aydın Doğan’ın ‘solcu’ gazetesi Radikal’in kültür, sanat, çevre haberlerine harcamış bir ağabeyin daha aynı gazeteden, benzer aşağılayıcı bir tutumla kapı önüne konduğunu öğrendik… “Bu filmi daha ne kadar izleyeceğiz?” mikrofonunu bu kez İbrahim Günel’e uzattık… Günel’in anlattıkları, basının adım adım ve kimlerce nasıl yozlaştırıldığının bütünlüklü bir özeti gibi aslında…

İstanbul Indymedia / Bağımsız Basın Merkezi’nin gerçekleştirdiği söyleşi

Haberin Tümü