Yüzleşiyoruz Kampanyası'nın ilk eylemi olan mayın karşıtı eylem bugün İstiklal caddesi'nin Taksim girişinde anarşistler, antimilitaristler, antiotoriterler, barış aktivistleri, cinsel ayrımcılığa ve cinsel yönelim ayrımcılığına karşı aktivistler, insan hakları savunucuları, vicdani retçiler, savaş karşıtları ve total retçilerin katılımıyla yapıldı. Eylemde "Hiç kimsenin askeri olmayacağız" pankartı, yüzleşiyoruz kampanyasının logosunun ve mayınların neden olduğu ölüm haberlerinin yer aldığı dövizler taşındı. Kampanya broşürü ve basın bildirisi dağıtıldı. Cadde girişine yerleştirilen mayın maketlerinin ardından basın açıklaması okundu. Basın açıklamasının ardından mayınlara neden karşı olunduğu üzerine megafondan açıklama yapılırken yoldan geçenler "dikkat mayın" diye uyarıldı. Eylem sırasında "bomba değil lokma" sloganıyla da lokma dağıtıldı. Tramvay vatmanı tramvay yoluna döşenen mayınlar polisler tarafından temizlenene dek hareket etmeyi reddetti. Eylem "reddet diren hayır de, askere gitme" sloganının ardından istiklal caddesinin mayınlardan temizlenmesiyle sona erdi.

Yapılan eylem Yüzleşiyoruz Kampanyası'nın ilk eylemiydi. Kampanya süresince her hafta farklı bir yerde, farklı bir eylem gerçekleştirilecek. Altı ay sürecek olan kampanya, ülkede yaklaşık 30 yıldır süren iç savaşın yarattığı ve göz ardı edilen travmaları ve sorunları, bu durumun uzağında habersiz biçimde yaşayan insanlara taşıma amacını güdüyor.

haberin tümü

22 Kasım’da Mardin Valiliği yayınladığı bir açıklamayla Mardin Kızıltepe Turgut Özal Mahalalesinde güvenlik güçleri ile teröristler arasında çatışma çıktığını ve bu çatışma sonucunda 2 kişinin silahlarıyla birlikte öldürüldüğü söylüyordu. Valiliğe göre 155 Polis imdat telefonuna gelen bir ihbar üzerine bölgeye oprerasyon düzenlenmiş ve dur ihtarına uymayan 2 kişi çıkan çatışma sonucunda öldürülmüştü. Valilik açıklaması çerçevesinde olay haber ajanslarından duyurulmaya başlandı.

Ölen “teröristler” İskenderun’a gitmek için kamyonunu hazırlayan 31 yaşındaki Ahmet Kaymaz ve ona yardım eden ilköğretim öğrencisi 12 yaşındaki oğlu Uğur Kaymaz’dı. Ahmet Kaymaz’ın vücudumda 8, Uğur Kaymaz’ın vücudunda ise 13 kurşun yarası vardı. Uğur Kaymaz’ın annesi olayı şöyle anlatıyordu: "Eşim Ahmet şofördü. Ertesi gün yola gideceği için hazırlık yapmak istedi. Kamyona, battaniye, yastık koymak için dışarı çıktı. Uğur da babasına yardım ediyordu. Ayaklarında terlikleri vardı yavrumun. Bir anda silah sesleri duyunca dışarı fırladım. Polisin biri, yavrumun kafasını yere doğru eğmiş ateş ediyordu. Ne istediler bizden. El kadar çocuğu terörist diye tanıtmaya çalışıyorlar."

haberin tümü

4 Kasım'da polis Paraguay'ın San Pedro bölgesinde tarlaları işgal etmiş köylüleri vahşice bölgeden çıkarttı [ fotoğraflar ]. 55 yaşındaki Aurelio Espinosa adlı köylü öldürüldü, 30 köylü tutuklandı. Benzeri çatışmalar ülkenin değişik bölgelerinde de yaşandı. Köylüler ve aileleri, gönderildikleri hapishanelerde insanlık dışı koşullarla ve uygulamalarla karşılaştılar.

Paraguay devleti, genetik olarak değiştirilmiş tohumlar üretecek monokültür projesini uygulamak için, sadece üç yıl içerisinde 100.000'den fazla köylüyü topraklarından attı. Paraguay'da topraksız köylülerin ve ailelerin sayısı 400.000'i geçmiş durumda ve bu sayı her geçen gün artıyor. Hükümet Başkanı Nicanor Duata'da köylülere toprak sözü vermişti ama bunu gerçekleştirmeyerek diğer başkanların izinden gidiyor. Duata, 13 milyon hektar toprağın kanunsuz yollardan alındığını ve bu toprakların %90'ının Paraguay nüfusunun sadece %2'sini oluşturan bir kesimin elinde olduğunu açıklmak durumunda kaldı.

Yaşam ve Otonomi Mücadelesi Ulusal Cephesi gerçek bir tarım reformu düzenlemesi, topraklara el konulmasını sağlayan sistemin durdurulması ve tarım alanlarında bölgesel kalkınma konularında kararlı. Topraksız köylüler sürekli olarak polis tarafından tehdit ediliyor. Devlet köylüleri topraklarından çıkartmak için polisi kullanılıyor. Büyük toprak ağaları da topraklarını kurşunlarla ve cinayetlerle koruyacaklarını belirterek, halkı silahlı kabadayılarını kullanmakla tehdit ediyorlar..

Ulusal Cephe 17 Kasım'da tüm ülkede harekete geçip, ana yolları trafiğe kapatacak bir genel grev çağrısı yaptı. Ordu birlikleri de büyük çiftlikleri ve toprak ağalarını korumak için konumlanmaya başladı.

[ Indymedia Uruguay | Red Rural ]

haberin tümü

Cemal Karakuş geçen hafta İzmir'de oturduğu evinden, Necdet Özaktın ise 9 Ekim'de, Ankara'da ailesiyle kaldığı otel odasından sabaha karşı, yoklama kaçağı oldukları gerekçesiyle, polisler tarafından gözaltına alındı.Her ikisi de bir süre gözaltında tutulduktan sonra yoklama işlemlerini işlemlerini yaptırmak kaydıyla serbest bırakıldılar. Cemal, 15 Mayıs 2003 tarihinde, antimilitaristlerin düzenlediği "Militurizm Festivali"nde askerlik yapmayı reddettiğini duyurmuştu. Necdet'in de yıllardır askerlik yapmama yönünde kararı vardı, arandığı ortaya çıktıktan sonra, reddini kamuoyuna duyurmaya karar verdi.

Bugün (28 Ekim Perşembe) her ikisi de, eski retçiler Erkan Ersöz ve Yavuz Atan'ın retlerini yinelerek verdiği destekle İnsan Hakları Derneği İzmir Şubesi'nde bir basın açıklaması yaptılar. Her dört retçi de askerliği ve militarizmin tüm dayatmalarını reddettiklerini duyurdu.

haberin tümü

Yeni Zelanda'da, Wellington kentinde aşırı sağcı/faşist National Front (Milliyetçi Cephe) yürüyüşü karşı eylemler, eşcinseller ve anarşist blok tarafından karşılandı. National Front, şu an kullanılan milli bayrağın Yeni Zelanda'nın sömürgesel mirası olarak kullanmaya devam etmek amacıyla parlamentoya yürüdüler fakat orada önceki geceden beri kendilerini bekleyen anarko eşcinseller ve anarşist blokla karşılaştılar. Eşcinseller dazlakların üzerine yaldız dökerken anarşistler de faşizme karşı sloganlarla karşıladılar "milliyetçi cephe"yi.

Faşistler polis eskortu eşliğinde bölgeyi terk etmek için hareketlenmeye başladıklarında 2000 kişilik çokkültürlü yürüyüş de alana ulaşmıştı ve faşistler dört bir yandan kuşatıldılar. National Front nereye kaçmaya çalışsa bloklar o bölgeyi kapatarak faşistlerin alandan çıkmasını engelledi. Sonunda National Front iki anti faşist grubun arasında kaldı ve tasnyon birden yükseldi, bu sırada faşistlerden biri bir eylemciye yumruk savurdu ve suratında bir biri ardına patlayan yumruklarla karşılık gördü. Eylemciler ayrıca National Front liderinin arabasının üzerinde de tepindi, lider arabayla uzaklaşırken aracın tahrip edilen bir çok parçasının yolsa düştüğü gözlendi. Bu arada polise yumruk atan bir kızı polisler gözaltına almaya çalıştı fakat başarılı olamadılar. Süregiden arbede sırasında başka bir eylemci gözaltına alındı. Bunun üzerine yaklaşık 40 kişi eylemcinin derhal salıverilmesi için polis karakolunu işgal etti ve bu sırada bir kişi daha gözaltına alındı. İki eylemci de haklarında işlem yapılmasının ardından, bir kaç saat sonra serbest bırakıldılar.

[ Yeni Zelanda Indymedia | Multicultural Aotearoa | Fairies Fighting Fascists ]

haberin tümü

Avrupa Sosyal Forumu 17 Ekim 2004 Pazar günü kitlesel bir yürüyüş ve bir dizi otonom eylemle sona erdi (Palyaçolar ve Pro-kapitalist blok). Yürüyüşün savaş karşıtı bir karakteri vardı ve ASF'na katılmayan çok sayıda insanın katılımına sahne oldu [ haberler ve fotoğraflar: 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 ].

16 Ekim cumartesi günü, Londra Belediye başkanı Ken Livingstone ASF'ye katılarak yapacağı konuşmayı iptal etmek zorunda kaldı. Anarşist, otonomcu ve otkökü grupların oluşturduğu Beyond ESF (ASF'nun Ötesi) 250-300 eylemci ile resmi ASF'na katıldı ve kürsüyü ele geçirerdi. Eylemciler kürsünün üzerine "Ken'in partisi, savaş partisi" ve "ASF, başka bir dünya satılık" pankartlarını astılar. Eylemden kısa bir süre önce Ken Livingstone ASF'da yapacağı konuşmayı iptal ettiğini duyurdu.

17 Ekim Pazar günü anti-kapitalist bloktan bir grup eylemci King's Cross istasyonunda alıkonuldu ve yürüyüşe katılmaları engellenmeye çalışıldı [ 1 | 2 | 3 | Global Project ]. Sonuçta çıkmalarına izin verildi ve Trafalgar meydanına ulaştıklarında bazıları kürsüye ulaşmaya çalıştı, bazılarına göre ise amaçları kürsüyü yerle bir etmekti. Polis, muhtemelen organizasyon komitesiyle işbirliği halinde, aralarında bir indymedia gönüllüsü de bulunan bazı eylemcileri gözaltına aldı.

Dayanışma eylemleri için çağrı yapıldı ve bir grup Palyaço Charing Cross polis karakolunu işgal etti. Gözaltına alınanların arasındaki Yunanlı bir eylemci Pazartesi günü mahkemeye çıkarıldı. ASF organizasyonu ve yürüyüş sırasında gerçekleşen olaylar bir çok tartışmaya neden oldu [ Raporlar: 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 ]

[ İngiltere Indymedia | Günlere göre ASF haberleri: Perşembe | Cuma | Cumartesi | Pazar ]

haberin tümü

Gazze şeridinin Kuzey bölgesinde, İsrail ordusunun (İsrail Askeri Kuvvetleri tarafından "Pişmanlık Günleri" olarak adlandırılan) saldırısında onlarca Filistinli öldürüldü, yüzlercesi de yaralandı.

İsrail'in iki hafta önce başlattığı operasyon sırasında 130'dan fazla Filistinli öldürüldü. Katledilen Filistinlilerin en az 30'u 18 yaşın altındaki çocuklardan oluşuyor.

Birleşmiş Milletler'in Orta Doğu barış dörtlüsü, Avrupa Birliği, ABD ve Rusya, İsrail'in Gazze'de nüfusun en yoğun olduğu bölgelere yönelik vahşi saldırıları karşısında sessiz kalmayı sürdürüyor. İsrail ordusu "çekilmiş" olmasına rağmen, Batı Şeria ve Gazze Şeridinde sivil halka yönelik savaş suçları işlemeye devam ediyor.

[ Filistin Indymedia | palsolidarity.org ]

haberin tümü

12 Ekim'de Venezüella'daki çeşitli halk hareketleri Karakas'ın merkezinde bronz bir Kolomb heykelinin önünde toplanarak (eski Kolomb günü) "yerli direnişi günü"nü kutladılar. Eylemciler anıtı pankartlar ve yazılamalarla doldurdular ve heykele tırmanarak Kolomb'un boynuna bir ağır balık ipi geçirdiler. Yüzlerce eylemci ipi çekerek heykeli altındaki mermerle birlikte zorlanmadan yere devirdiler. Heykel Karakas sokaklarında dolaştırıldı, bir ağaca asıldı ve ardından parçalandı. ("devrimci" belediye başkanı Freddy Bernal'ın komutasında bulunan) Karakas'ın "devrimci" polisi çok geçmeden bölgeye geldi, göz yaşartıcı gaz ve silahlarla eylemcilere saldırdı. Polis karşılaştığı güçlü direnişe rağmen heykelin parçalarını toplamayı ve beş kişiyi gözaltına almayı başardı. Bunun üzerine yürüyüş Bernal'in çalışma binasının önüne yöneldi ve gözaltına alınanların derhal serbest bırakılması için bir protesto eylemi gerçekleştirildi.

Küresel eylem gününde "Pachamerikan" (kıtasal) direnişle ve Venezüella'daki otonom hareketlerle dayanışmak amacıyla Londra, Amsterdam, Atina, Porto Riko, Bolivya, Kolombiya, Panama, El Salvador, Meksika, Zimbabwe ve daha pek çok yerde dayanışma eylemleri gerçekleşti. "Devrim içinde devrim" tanımında olduğu gibi, Venezüella'daki devrimciler tüm kıtada ve dünyada diğer hareketlerle dayanışma içinde daha birçok otonom, sivil eylemler gerçekleştirmeyi amaçlıyor.

Gözaltına alınan beş kişi halen cezaevinde. Devlet yetkilileri eylemi "düzenleyenlere" karşılık eylemcileri salıverme pazarlığı yapıyorlar. 30'a yakın insan gözaltındakilerin serbest bırakılması için eylemin sorumluluğunu almaya ve cezaevine girmeye hazırlanıyor. Belediye başkanı Freddy Bernal gözaltıların ardından yaptığı resmi bir açıklama ile eylemi "anarşi" olarak niteledi ve heykelin tamir edilerek Plaza Venezuela'daki yerine yeniden yerleştirileceğini belirtti.

[ Porto Riko Indymedia | Hands Off Venezuela | Aporrea.org | Venezuela Analysis ]

haberin tümü

13 Ekim 2004 Çarşamba günü bir Rackspace çalışanı “şu an öğrendiğimiz bir habere göre mahkeme kararı açıklandı ve Londra’daki sunucularınız GMT saatiyle 17:00’de yayına dönecek. Elime geçen bilgileri yetkim dahilinde aktarmaya çalışacağım” şeklinde bir açıklama yaptı.

Geri dönen harddisklerin orijinaller olduğu doğrulandı ama durdurmanın ayrıntıları hala net değil; hardiskleri kim, neden ve hangi mahkeme kararıyla aldı? Indymedia halen Rackspace şirketinin halen bir sus emri altında olup olmadığı konusunda bir bilgiye sahip değil.

Harddiskler “hack”lenmiş olarak kabul edilerek harddisklerde bulunan bilgiler tek tek gözden geçirilecek, bu nedenle yayında olmayan sitelerin yayına başlaması zaman alacak.

haberin tümü

8 Ekim Cuma günü ABD'li bir şirketin İngiltere'de barındırdığı Indymedia sunucularının kapatılmasını İtalya ve İsviçre devlet istihbarat örgütlerinin talep ettiği ortaya çıktı. Sunucuda yirmiden fazla indymedia sitesi, çeşitli radyo yayınları ve diğer projeleri barındırılıyordu. Mahkeme kararının nedenleri ve sunucuların şu an kimin elinde olduğu halen Indymedia tarafından bilinmiyor.

İtalyan haber ajanslarına ve AFP'nin (Agence France-Presse) FBI sözcüsü Joe Parris'le yaptığı röportaja göre FBI, İtalya ve İsviçre'nin talepleriyle harekete geçti. Parris AFP'ye yaptığı açıklamada "mahkeme kararı, yasal yardımlaşma anlaşmasına göre üçüncü bir ülke adına alınmıştır." dedi.

Rackspace şirketi de yaptığı açıklamada Karşılıklı Yasal Yardımlaşma Anlaşması (Mutual Legal Assistance Treaty - MLAT) çerçevesinde alınan bir karara uyarak sunucuları kapattığını duyurdu. MLAT anlaşması, uluslararası terörizm, adam kaçırma ve kara para aklamalarla ilgili soruşturmalarda devletlerin birbirleriyle yardımlaşmalarının hukunu düzenliyor. Mahkeme kararı Rackspace şirketinin konu hakkında yorumda bulunmasını da yasaklıyor.

Indymedia, iki sunucusunun devre dışı bırakılmasının üzerinden 24 saat geçmiş olmasına rağmen kararın gerekçeleri hakkında halen bilgilendirilmediğini açıkladı. İki sunucunun kapatılması nedeniyle tüm dünyada 20'den fazla Indymedia sitesinin ve konuyla ilgisiz çeşitli projelerinin yayınları aksıyor. Indymedia, bu son derece saldırgan operasyonun iletişim ve ifade özgürlüğüne dünya çapında ciddi bir tehdit oluşturduğunu düşünüyor. Indymedia, kapatılan sitelerin her geçen gün işlem dışı olmalarının ve Indymedia'nın yenilenemez verilerinin ulaşılamaz durumda olmasının dünya çapında Indymedia projesine büyük maddi zararlar vereceği için sunucuların derhal geri getirilmesi konusunda ısrarlı.

haberin tümü

7 Ekim 2004 Perşembe günü ABD otoriteleri Rackspace şirketine Indymedia web sunucularını teslim etmeleri için federal bir emir iletti. Londra'daki şubesinde 20'nin üzerinde Indymedia sitesi için barındırma hizmeti veren Rackspace karara uydu ve kapatılması istenen siteleri sunucularından kaldırdı ve böylece siteler internetten ulaşılamaz hale geldi. Aynı zamanda çeşitli radyo yayınlarının, BLAG ve diğer bir çok materyalin barındırıldığı ek bir sunucu da Rackspace tarafından devre dışı bırakıldı.

Mahkeme celbi Indymedia değil de Rackspace adına olduğu için bu hareketin nedeni Indymedia açısından net değil. Indymedia gönüllüleriyle konuşan Rackspace şirketi "emirle ilgili Indymedia'ya hiçbir bilgi veremeyeceklerini" açıkladı. Indymedia açısından ABD yetkililerinin ABD dışındaki bir sunucuyu neden ve nasıl kapattırabildiği de anlaşılmaz bir durum.

Durumdan etkilenen yerel bağımsız basın kolektifleri şunlar: Amazon, Uruguay, Lilles, Marsilya (tüm Fransa), Euskal Herria, Liege, East & West Vlaanderen, Antwerp (tüm Belçika), Belgrad, Portekiz, Prag, Galiza, İtalya, Brezilya, İngiltere, Almanya Indymedia'nın bir kısmı ve küresel Indymedia radyo sitesi.

[ Daha fazla bilgi | basınla ilişkiler: imc-press@indymedia.org ]

haberin tümü